Diyorlar ki;

AK Parti'de siyaset yapmak için "Dava adamı" olmak tek başına yeterli bir argüman değil.

İlla ki "birilerinin adamı" olmanız gerekiyor.

Böyle bir tespit

Doğrudur, yanlıştır bilemem.

Sadece şunu hatırlatmak isterim.

Recep Tayyip Erdoğan'ın olduğu yerde, menzili şaşırıp "birileri" ve "adamları"nın peşine takılanların başına gelenler görüldü. Hemen herbiri öyle ya da böyle tarih sayfasından silindi.

Hala bundan ibret alınamamış ve "hizipcilik" peşinde koşuluyorsa, kişisel hırslar için "dava adamları"na tuzak kurulmaya çalışılıyorsa; onları da bekleyen akıbet farklı olmayacaktır.

Yıllardır şunu gördüm.

Kimler ne tuzak kuruyorsa, günün birinde aynı tuzağa kendileri düşüyor.

Eski Mısırlıların av aracı olarak kullandığı bumeranga benziyor bu. Birini alt etmek için atıyorsunuz, ama dönüp dolaşıp geliyor ve sizi de vuruyor bir şekilde.

Sadece vakti, saati, saniyesi bilinmiyor.

Hem ne söylüyor Kitap;

"Onları şimdilik bırak! Dünyada yesinler, içsinler, eğlensinler, keyiflerine göre yaşasınlar. Yakında yaşadıkları hayatın nasıl sonuçlandığını görecekler."

...

Ezcümle;

Dünyada iktidar içersinde iktidar olma savaşları dün vardı, bugün de olacak, yarınlarda da devam edecek.

Olmasaydı iyiyle kötüyü, güzelle çirkini nasıl ayırt edecektik.

Ayriyetten hiç iş düşmeyeceği için İblis'i de yaratmazdı El-Hakk dimi!

O vakit gökten üç elma düşsün;

"Sağ elime güneşi, sol elime ayı verseler, ben yine bu davadan vazgeçmem” diyenlerin yolundan yürüyerek dünyayı aşanların başına!

Selametle..