Seçim günü yaklaştıkça heyecan da artıyor.

Balıkesir’i temsil eden milletvekili adaylarının hepsi elbette çok değerli…

Her birinin başarılı olmasını can-ı gönülden diliyorum.

Keşke kadın adaylarımız daha çok olsa…

15 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimleri için adaylığı ilan edilen milletvekili adaylarımız kampanya çalışmalarına başladılar.

Her biri kendince tanıtım faaliyetlerini gerçekleştirecek; görüşlerini, düşüncelerini, yapacaklarını mahalle mahalle, sokak sokak, kapı kapı gezerek anlatacak.

Sonuçta, vatandaşa kim kendini en iyi anlatabildiyse oyları o alacak.

Kararsız seçmenler de olacaktır her zamanki gibi…

Kimisi vaatlere göre oy kullanacaktır.

Kimisi adayın samimiyetine oy verecektir.

Kimisi -bir de bunu deneyeyim- mantığıyla hareket edecektir.

Değişecektir kriterler.

Mesela geçmişte kararsız bir arkadaşımla konuşurken, “bu seçimlerde anketlere bakarak” oy vereceğini söylemişti.

Ben ise bir milletvekili adayında üç şeye önem veririm.

BİR: Ne yapmak istiyor; “Amacı” ne?

İKİ: Nereye varmak istiyor; “Hayalleri” ne?

ÜÇ: Bunları yaparken hangi ilkelere göre hareket ediyor; “Değerleri” ne?

Bunlardır benim ölçütlerim.

Ben milletvekili adaylarımızın önce Balıkesir ile ilgili “hayallerine” bakarım.

Hedeflerine, bu hedeflere hangi yollarla ulaşacağına bakarım.

İlkelerini, doğrularını öğrenmeye çalışırım.

Ayrıca adaylarımızdan milletvekili olduklarında sorunlarımızı çözmelerini de beklemiyorum.

Böyle bir beklentim yok. Kimsenin de olmamalı.

Çünkü her vatandaş kendi sorununa kendi sahip çıkmalı.

Çözümü başkalarından değil “kendisinden” beklemeli…

Milletvekilinin görevi de bizim sorunlarımızı çözmek değil, bizim onları çözmemiz için gereken ortamı yaratmak olmalı…

Milletvekilimiz gelsin benim sorunumu çözsün.”

Hayır.

Toplum olarak böyle söylemek, bunu beklemek, zaman kaybından başka bir şey değil.

Her toplum kendi sorununu “ortak akıl” üreterek kendi çözebilir.

Şimdi adaylardan bir talebim var.

Milletvekili adaylarımız bizlerden oy isterken, yalnızca kendi tabanlarına yönelik politikalar yapmasınlar.

Ayrımcılığa gitmesinler.

Kimseyi kötülemeden, herkesin düşüncelerine saygı göstererek, amaçlarını, hayallerini anlatarak oy istesinler.

Çünkü “sen-ben” kavgalarının kimseye bir şey kazandırmadığını, hatta çok şeyler kaybettirdiğini geçtiğimiz yıllarda gördük.

Bunları tekrar yaşamak istemiyoruz.

Ve unutulmasın ki “milletvekilliği makamı”, insanların oylarıyla, umutlarıyla, beklentileriyle gelinen makamlardır.

Bu umudu tutulmayacak boş vaatlerle vermeye çalışırsanız, seçildiğinizde bize ve şehrimize yaşatacağınız tek şey büyük bir hayal kırıklığından başka bir şey olmayacaktır…