Ne söylüyorsan ona inanırsın bir süre sonra; yalanda olsa gerçek de olsa. Bu yüzden atalarımız “BİR ŞEYİ 40 KERE SÖYLERSEN OLUR" demişlerdir. Hep merak etmişimdir bu siyasiler hep aynı şeyleri söylemekten sıkılmıyorlar mı diye? Hayır, sıkılmıyorlar çünkü: söylediklerine inanıyorlar. Bu iş başka türlü olmaz zaten. Başkası sizi başarıya götüremez. Mesela siyasete yeni başlayan birinde biraz mahcubiyet, efendilik, biraz çekinme vardır. Ama zaman geçtikçe sesi daha gür çıkmaya başlar. Hayt huyt demeye başlar. Neden mi? Söylediklerine inanmaya başlamıştır da ondan. Kısa süreli bu değişim sosyal psikoloji bilim dalında yeni bilgiler sunabilir bize. Bence siyasetçiler üzerinden uzun bir araştırma yapılmalı. Neyse konuyu saptırmayayım yine. 40 kere ye bile kalmadan ikinci, üçüncü mitingde havaya giriyorlar. Siyaset acayip bir şey… Nedir siyaset? Siyasetçi kime denir?   Siyaset, belli bir toplumda çatışma halinde olan çıkarların uzlaştırılması faaliyetidir. Siyasetçi, uzlaşmayı sağlayan kişilerden oluşur.
***
İyi Siyasetçi olmanın dört koşulu vardır diyen Emre Kongar’dan aldığımız bir alıntıyı ekleyelim;
Birinci koşul: Lidere yalakalık konusunda sınır tanımamaktır. Lideriniz dünyanın en namuslu, en akıllı, en dürüst ve en başarılı kişisidir. Başında bulunduğu ve sizin de mensup olduğunuz partiyi ülkedeki 1.parti konumundan, Meclis dışında kalacak düzeye bile düşürmüş olsa, bu, onun başarılarına karşı iç ve dış düşmanların ihanetleri sonunda ortaya çıkmış olan, yani, iç ve dış konjektörün ürettiği bir sonuçtur. Sakın bu konuda liderinize toz kondurmayın. Onu eleştirenleri geri zekâlılıkla ve hainlikle suçlayın. Yönetimde bulunduğu sırada yolsuzluk yaparken suçüstü bile yakalanmış olsa, bunu ona karşı düzenlenmiş olan bir komploya bağlayın. Asla namusu ve dürüstlüğü konusunda kimseye ödün vermeyin.
***
İkinci koşul: Soyut bir seçmen dalkavukluğudur. Seçmen, aynen müşteri gibi her zaman haklıdır, bunu asla unutmayın. Zaman zaman “Benim memurum işini bilir” ya da “Ben Müslüman’ın zengin olanını severim” gibi ifadelerle onlara yol gösterin. Yalnız, bunu yaparken soyut düzeyde kalmaya ve somut olarak kimseyle ilişki kurmamaya dikkat edin, sakın en büyük payı almadan, kimseye yararınız dokunmasın.
***
Üçüncü koşul: Somut çıkarları, size bu çıkarları sağlayanlarla paylaşmaktır. Sakın aç gözlü olmayın. Rüşvet ve yolsuzluk kazançlarınızı tek başınıza cebinize atmaya kalkışmayın. Bu avantaları hem sizin bunları kazanmanıza göz yuman, hatta sizi bunları kazanacak düzeye getiren üstlerinizle, hem de bu tezgâhları kurmanıza yardımcı olan yandaşlarınızla paylaşın. Unutmayın, bütün yolsuzluklar, paylaşma aşamasındaki anlaşmazlıklardan dolayı dışarı sızar.
***
Dördüncü koşul: Sorun çözmek yerine, sorun üretmektir. Aslında bu son koşul başarılı bir politikacı olmanın en önemli öğesidir. Esas başarı, sorun çözmekle görevli olan politikacıların, sorun çözer gibi görünüp sorun üretebilmeleridir.
Halk, yani, seçmen kızsa da bunun bir önemi yoktur. Çünkü sizin bir dahaki seçimlerde seçilip seçilemeyeceğinize seçmen değil, lideriniz karar verecektir." (1)
***
EE ne oldu şimdi siyaseti- siyasetçiyi tanımladık da! Yazının sonunu neye, nasıl bağlayacaksın diyorsunuz değil mi? Söyleyeyim. Siyaset pis iş… Parti liderlerini ve siyaseti fazla ciddiye alıp ta çevrenizle gereksiz tartışmalara girmeyin. İkinizde haklı, haksızsınız çünkü! Siyaseti sadece halklar tartışır. İşi yapanlar değil! Kendi yaptıkları işi eleştirme zahmetinde bulunmazlar. Sadece nutuk atarlar. Söyle ahlaklıyım, böyle iyiyim derler. Başkalarını kendilerine göre itham ederek prim kazanırlar. Ben olursam daha iyi olur, başkası daha iyi yapar demeyin. Düzen böyle!!! Aksini yaparsan Allah muhafaza faili meçhul bir cinayete kurban gidiverirsin! 
--------------------------
GÜNÜN SÖZÜ:
--------------------------
"İnsanları yasa ve ceza ile yönetirseniz, onlar bir daha yanlış yapmayacaklar, ancak şeref ve utanma duygularına da sahip olmayacaklardır. İnsanları erdemle ve ahlak kuralları ile yönetirseniz, o zaman onlar hem utanma duygusuna sahip olacaklar, hem de doğruyu yapmaya çalışacaklardır." Konfüçyüs 
 (1) hasanhinisli.blogcu.com