Böyle diyerek birilerinin beni çok öfkelendirdiğini, onlara sövüp-sayacağımı sanmayın.
Dedikodu üretip iftiralar atsalarda  ne seviyelerine düşerim, ne de kendimi hırpalarım!
O eskidenmiş diyeceğim ama, hayata bakışım ve yaklaşımım dün böyleydi, bugünde böyle.
Yarınlarda da değişmeyecek. 
Örneğin en son karşılaştığım bir olayı aktarayım size.
Geçen gün bir bürokrat aradı;  "Bizim burada bir müdür yardımcısı var, senin hakkında atıp tutuyor" dedi.
Adını söyledi, "Tanımam, etmem" karşılığını verdim.
Beni tanımayan birinin, hakkımda ahkam kesmeye hakkı olmadığını da ekleyerek, "Allah akıl sağlığı versin o kardeşimize" ifadesini kullanarak kapattım mevzuyu..
Bürokrat arkadaşın aktardıklarına takılı kalsam var ya, "Ulen gerizekalı. Tanımadığın biri hakkında neden atıp tutuyorsun" düşüncesine kapılır, selam sabahının olmadığı adamın yüzüne tükürür, gırtlağına yapışırsın!..
***
Neyse konumuz bu değildi. Sadece yazının başlığı böyle olunca geldi aklıma yazmak.
Nokta koyup gerçek gündemimize dönelim.
Biliyorsunuz bugün günlerden 31 Mayıs.
Size birşeyler çağrıştırıyor mu bilemiyorum ama, bugünün ayrı bir özelliği ve güzelliği var.
Hemde genç-yaşlı, kadın-erkek, çoluk-çocuk hepimizi çok yakından ilgilendiren.
Bugün "Dünya  Sigarasız Günü"
Başka deyişle "Sigarayı Bırakma Günü"
İşte bu nedenle çok mu çok önemli bugün.
Bunu 40 yıllık tütün bağımlısı olarak söylüyor, yazıyorum.
İşin gerçeği bende umursamazdım önceleri bu günü.
Şimdi öyle mi?
Hayır.. 
Ne kadar çok önemliymiş, anlamlıymış meğerse bugün.
Yeni yeni anlamaya başladım bende. 
Demek ki hayatın her günü, her anı ayrı birşeyin önemini kavrıyor, ayrı bir tecrübe kazanıyor insanoğlu.
***
Sigara denilen zıkkımı abartısız 40 yıl boyunca içtim.
Arkadaşlarla birlikte okuldan kaytarıp, Karatepe Mevkii'ndeki buğday tarlaları, üzüm bağları içine saklanarak sigara içtiğimiz günler geliyor gözümün önüne.
Filtresiz Birinci, Üçüncü, Bafra sigaraları vardı. Filtreli sigaralar pahalıydı, almaya paramız yetmezdi. 
Bir paket Üçüncü sigarasını bitirmek 30 dakikayı bulmazdı. Biri sönmeden diğerini tüttürür kara tren gibi duman çıkarırdık!
Okulda yöneticiler neredeyse hergün üst araması yapardı. Sigara paketini yakalattınız mı vay halinize.  Okul harçlığıyla aldığınız sigara paketinden olduğunuz gibi, kızılcık sopasının yalazı avuçlarınızı yakıyordu!
Teneffüslerde tuvaletleri duman götürürdü. Ara sıra baskınlar olurdu ama, kimi öğretmenler görmemezliğe gelirdi!
Çocuk yaşlardayız ama, sigara içmekle "adam" veya "delikanlı" olmuş hissi oluşuyordu bizlerde.
O yıllar öyleydi maalesef. 
Güzel olan tarafıysa şuydu o dönemin.
Keza sokakta sigara içerken gördüler sizi. 
Yaşınızda küçük. Vay halinize o zaman..
Çünkü gören kişinin kim olduğu hiç önemli değil. 
Adam tuttu mu kulağınızı, koparacak sanırdınız.
Şimdi öyle mi?
Sıkıysa bir denemeye kalkın, bakın o çocuk sizi ne yapıyor!
***
Demek istediğim şu;
40 yıl boyunca içtim şu zıkkımı.
Ne hastayız dedik, ne yastayız. Bırakmadık hiç.
Ta ki, içimize çekecek nefesi bulamadığımız altı ay öncesine kadar.
Şimdi dönüp bakıyorumda sigara içtiğim günlere, kendime acıyorum.
"Ulen Ramazan.. Sen ne kadar gerizekalı bir adammışsın ki, 40 yıl boyunca bu sigarayı içmişsin."
İşin gerçeği bu. 
Düşünsenize akıllı bir adam, hiç 40 yıl boyunca kendi canına kast edebilir mi? Yahutta hergün kendi kendine zehir enjekte edebilir mi?
Ben ettim maalesef. 
İşte bunun için sigara içtiğim 40 yılı gerizekalılığıma veriyorum.
Neyse boşverin gitsin..
Bugün günlerden neydi ona bakın siz..
...