Bilinçli ve yerinde kullanıldığında
sağlıktan ticarete hayatımızın
hemen her alanında
sayılamayacak kadar avantajları olan
sosyal paylaşım ağları
aynı zamanda
iki yüzlü
namussuz
pespaye
yaratıkların
nefretlerini dışa vurduğu
şer odaklarının insanları birbirine düşürdüğü
kadrolu/taşeron trollerin işaret edilecek kişi veya kurumları linç için cıyan gibi pusuda bekleştiği
terör örgütlerinin propaganda aracına dönüştürdüğü
tam bir lağım çukuru!



hemen her gün
bir değil, onlarca, hatta yüzlerce
müptezel
hayasız
iğrenç
mürai
ortaya çıkıp
haysiyet cellatlığı yaparak
bir masumun yüreğini parçalıyor.
hayatlar kararıyor, ocaklar sönüyor!
sinsi yaratıklar da mal bulmuş mağribi gibi
mürailerin paylaşımlarına dört elle sarılıp
haysiyet cellatlığına yardım ve yataklık ediyor
!
kimi isimlerin özel hayatlarına yönelik tek kullanımlık ve anında yaygınlaştırılan paylaşımlar
sosyal medyadaki çirkinliğe/çirkefliğe son örnektir.



elbet
namussuzluk yapmak
nefretinden başka hiçbir özelliği olmayanlara mahsus
tur
lâkin böyle diyerek
kestirip atılmayacak kadar ciddi bir konudur konuştuğumuz.

İşte tam da bu yüzden
saygılı, hakaret ve nefret söylemi
barındırmayan bir dil ve üslup kullanılması
sefil ve karanlık zihniyetin yok edilmesi için
mutlaka, ama mutlaka bir şeyler yapılmalı.

facebook, twitter, instagram
vb. sosyal paylaşım ağlarına girişte
TC kimlik numarası zorunluluğu getirilmelidir.
sağ, sol veya parti meselesi değildir bu
tamamen insanlıkla ilgili
dir.



Bir kaç kez yazmıştım,
tekrar altını çizerek belirteyim;

Bizim ülkede sosyal medya bir sorundur.

Türkiye acilen bu ciddi sorununu çözmelidir
.

Nefret dili, linç kültürü yok edilmediği sürece, istikbal de istiklal de tehlikededir.

Nokta!



Bir de söz bırakalım şuraya;

Bir başkasının yüreğinin parçalanması sizi neden ilgilendirsin ki!

Önemli olan sizin zevk almanız.

Başkasının acısı sizin mutluluğunuz oluyor. Sevinciyse üzüntünüz!

Ahlak bekçiliğine soyunulurken, ahlaksızlığın dik alası yapılıyor!

Yalan mı!



Yazıyı bu sözle bitirecektim, ama tam da buna örnek yaşanmış an geldi aklıma.

Hemen paylaşayım.

Balıkesir çarşısında kuyumcu bir arkadaş vardı.

Her ziyarete gittiğimde, elindeki gazeteyi bana büyük zevkle gösterir;
"Bak gördün mü, nasıl da çakmış bizim .......... efendiye" derdi.

Yaklaşım biçiminin yanlışlığını; "Bu kadar heyecan yapma. Gün gelir de seni seni manşet yaparlar. Oturur kalırsın..." vb. sözlerle anlatmaya çalışırdım.

Dinlemezdi, 
taa ki o gün gelene kadar...

"Ben şimdi ne yapacağım. Yazılanlar külliyen yalan, iftira, yargısız infaz..." deyişi vardı ki...

Sadece güldüm, geçtim!

Tarihe not düşülmesi gereken bu olay, aslında gülüp geçilecek konu değil, okullarda ders okutulması gereken ibretlik kısas idi...



Demem şu ki;

Çamur atanın eli, hakikaT ve empatiden uzak olanın vicdanı kirlidir...

Haydin selametle...


30 Haziran 2022 | Ramazan Demir | Balıkesir