Sevdiğin ya da değer verdiğiniz biri seni üzmeye başladığında, üzerine yağmur bulutları çöker.

Bocalarsın, kimyan bozulur, küsersin ya da "insanlık hali, olur böyle şeyler” deyip sineye çekersin?

Hani bir şarkı vardır;

“Bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş, yavaş

Bir bakarsın, volkan olmuş, yanmışsın arkadaş

Dolduramaz boşluğunu, ne ana, ne gardaş

Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş”

Bu şarkıyı birçoğumuz bilir bilmesine de arkadaşlığın ne anlama geldiğini ve onu yıllarca korumanın mücadelesini her nedense bilmez yahutta öğrenmek istemez..

Hep düşünmüşümdür,

insanlar niçin bu kadar alıngan olur

ya da neden bu kadar vurdumduymaz

yahutta kinci, en kötüsü de kibirli olabiliyor!

Başkasının acısıyla mutlu olurken, diğerinin sevinciyle üzüntü duyabiliyor!

Esas konumuza dönersek, yazılışı kısa, anlamı büyük o sihirli “arkadaşlık” sözcüğün nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi?

Araştırdım..

Eski Türklerde askerler savaşırken arkadan gelecek bir saldırıyı kontrol edebilmek için sırtlarını bir ağaç, kaya veya taşa vererek ok atarlarmış.

Atalarımız genelde bozkır hayatı yaşadıklarından, bu sırta dayanan taşın ismi önce ARKA-TAŞ, daha sonra ARKADAŞ şeklinde dilimize yerleşmiştir.

Şimdi sana şunu sorayım;

Güveneceğin, seni sırtından vurmayacak, samimiyetine güvendiğin kişilere verdiğin bu sözcüğe uygun bir arkadaşın var mı?

Hadi gel bunun üzerine seninle sesli düşünelim.

Birinci tip arkadaşlıklara bakalım;

Bunlar, senin zaaflarını öğrenmeye çalışır, bulur ve kullanır.

Zayıflıklarını görür ve başına vurur.

Hazlarını kullanarak senden menfaat bekler, ayağın taşa değdiğinde, seni terk eder.

Cebine yakındır.

Sıkıntı ve sorunun olmadığında yanındadır.

Gelelim ikinci tip arkadaşlıklara;

Zevklerini tespit eder, onlara hitap etmeye çalışır.

Zayıflığını bilir ve örtmeye çalışır.

Hazlarını öğrenir ve seni mutlu etmeye kalkışır.

Ayağına diken batsa yüreğinden kan damlar.

Cebine değil, yüreğine yakındır.

Sıkıntılı anını paylaşmaya koşar.

Birincilere ARKADAŞ,

ikincilere DOST deriz biz...

Arkadaşı ve dostu çokça aradığımız ve ayırt etmekte zorlandığımız bu dünyada sadece güven ortamı değil erozyona uğrayan.

İnsani değerleri de yitiriyoruz hızla.

Gerçek dostluğa değil, sosyal medyadaki sanal arkadaşlıklara teslim olmuşuz tüm benliğimizle..

"Bu işin sonu nereye gider?" diye sorma sakın.

Onu bilebilecek yapay zekaya sahip değilim henüz .

Bakın benim yerime birileri oturmuş, kafa yormuş,

Arkadaşla dost arasındaki farkı şöyle ortaya koymuş:

Arkadaş evinize geldiğinde misafir gibi davranır,

Dost geldiğinde buzdolabını açıp istediğini alır.

Arkadaş senin ağladığını görmez,

Dostunun omuzu ise senin gözyaşlarınla ıslanır.

Arkadaş davetine katılınca bir paket hediye ile gelir,

Dost sana yardım etmek için erken gelir; toparlanman için geç gider.

Arkadaş onu o yattıktan sonra ararsan rahatsız olur,

Dost neden bu kadar geciktiğini sorar, derdini anlatmak için.

Arkadaş bir kavgadan sonra her şeyin bittiğini düşünür,

Dost ise tekrar arar.

Arkadaş senin daima onun arkanda olmanı ister,

Dost ise her zaman senin arkandadır.

Arkadaş seni ikinci görmek ister,

Dost ikinciniz olmaktan şeref duyar

Arkadaş sıkıntın olmadığında yanındadır,

Dost en küçük sıkıntın olduğunda size koşar.

Arkadaşlarına sen huzur vermeye çalışırsın,

Dostların sana huzur vermeye çalışır.

İtirazın var mı bu satırlara?

"yok, valla" dediğini işitir gibiyim.

O halde hepimizin arkadaştan ziyade gerçek dostu bulmamızdır, bu yolda aklın ve vicdanın sesini dinlememizdir doğru olanı.

Okuduğun satırları başım her sıkıştığında arayıp eteğimdeki taşları döküp beynimi resetlediğim değerli dostum Ömer yeni yıl mesajı olarak göndermiş.

Seninle de paylaşayım istedim, hemen hepimizin farklı beklentileri olduğu yeni yılda.

Bir taraftan ülke, diğer yandan şehir sorunlarıyla dertlendiğin, "ne olacak bu Balıkesirspor'un hali" demekten vazgeçtiğin, her gün, her an gelen zamlarla kafayı bozduğun şu günlerde ilaç gibi gelmiştir umarım..

Teşekkür etmeni istemem! Beğendiysen paylaş, diğer dostların mutlu olsun!

..ve şimdi gökten üç elma düşsün;

İyiyle kötüyü, güzelle çirkini, arkadaş ile dostu ayırt edebilenlerin başına.

Selametle..