İnsana ait duygulardan yoksun gördüğünüz kişilerin hep mutlu olduğunu düşünür müsünüz?

İnsanlara, doğaya, hayata karşı duyarlı kişiler daha fazla kaygı taşır. Mutluluk ve huzur arayışı daha büyük çaba gerektirir.

Bir köşe yazısının konusu olarak “iyi” ve “mutluluk” kavramlarını felsefi düşünce sistemi içinde yerine koymanın güçlüğünü biliyorum.

O halde önce şu genellemeden kurtulalım: İyiler mutsuz, kötüler hep mutlu… Maddi varlığı açısından zenginlerin hep güçlü, kötü kalpli ve bol neşeli olduğu fikrinden de sıyrılalım.

Cahillik eşittir mutluluk da değildir. Zira cehaletin konforu, bilmenin getirdiği zihinsel sorumluluktan yoksun kalmaktan kaynaklanır. Yani mutluluğa ulaştıran bir araç değildir cahillik.

Geriye ne kaldı? diye düşünmeyin.

İyinin de kötünün de sınırı ve ölçüsü nettir.

Baştan belirteyim biraz uzun bir yazı. Ancak satırların akışı mutluluğa yönelme heyecanı verirse sonunu getirebilirsiniz.

İYİLİĞE ENGEL HER ŞEY KÖTÜ

Filozofların düşünce alanında yer alan en ilgi çekici konular iyi, kötü ve mutlak mutluluktur.

Aristoteles’ten sonra “ikinci öğretmen” diye anılan Fârâbî, düşünce dünyasından en çok istifade ettiğim bir düşünürdür.

İyi, bir yetkinlik ve amaçtır” der Fârâbî… İnsanın arzuladığı her yetkinlik ve her amaç ancak iyi olduğu için arzulanır.

Pek çok iyi vardır. Ancak mutlak iyi, son yetkinlik olan en üst mutluluktur.

Fârâbî’ye göre, mutluluk da insanın her zaman (başka bir şey için değil de) sadece mutluluğun kendisi için tercih ettiği ve istediği hedeftir.

Oysa istenilen diğer her şey ancak mutluluğa ulaşmadaki yararı için tercih edilir.

Mutluluğun elde edilmesinde yararlı olan her şey iyidir.

Her ne şekilde olursa olsun ona engel olan her şey kötüdür.

Demek ki özünde iyi olan tek şey mutluluktur. Başka iyiler de vardır. Ancak diğer iyiler, mutluluğa götürdükleri oranda iyidirler. İyilik onların özünden değil, mutluluğa aracı olmalarından, mutluluğun elde edilmesinde fayda sağlamalarından kaynaklanmaktadır.

Mutluluk sadece kendisinden dolayı tercih edildiği için, iyi şeyler içinde en çok tercih edileni, en büyüğü ve en yetkinidir. Mutluluk olan iyiliği elde ettiğimizde ondan başka herhangi bir şeye ihtiyacımız olmaz. Bu durumdaki her şey kendi kendine yeterli olmaya en layık olur.

Konuyu bakış açısı ilginç değil mi?

Fârâbî’nin “Tenbîh alâ sebîli’s sa’âde” eserinden çok yararlandım.

Üstadın bir başka görüşü şöyle: “Yine mutluluk, eğitimle veya öğrenmeyle elde edilen bilgeliğin (hikmet) karşılığı da değildir. Mutluluk, erdemli eylemlerle ulaşılan son amaçtır. Mutsuzluk ise ne erdemli eylemlerin terk edilmesine karşı cezadır ne de hatalı eylemlerin yapılmasından dolayı verilen karşılıktır.”

İYİYİ BİLİNÇLİ SEÇMEK

En yüksek iyi olan mutluluk, tesadüfen elde edilecek bir şey değildir.

Fârâbî, iyi eylemlerin insanda tesadüfen veya gönüllü olarak yapılmadan da insana yüklenebileceği kanaatindedir.

Bu sebeple iyi sadece iyi olduğu için seçildiğinde, zenginlik, devlet başkanlığı veya benzeri bir şeye ulaşmak amaçlanmayıp bizzat kendisi için tercih edildiğinde mutluluğa erişilebilir.

Yani iyi, bilinçli bir seçim olmak zorundadır. Ancak bu bilinçli tercihlere dayalı iyiler içinde en çok seçilen, iyiler arasında en iyi olan, en çok amaçlanan iyilik mutluluktur.

Konu herkesin en meşru ve en meşhur talebi “mutluluk” olduğu için öyle kısaca anlatılamayacak kadar önemli olduğunu başta belirtmiştim.

Bu yüzden kaynak verdim. Pratik yararı için birkaç görüş daha ekleyelim. Fârâbî’ye göre en yüksek iyilik olan mutluluğa götüren üç durum vardır: Eylemler, ruhta sonradan meydana gelen durumlar ve seçim…

İnsanda doğuşundan itibaren bu üçünün gerektiği gibi olmasını sağlayan bir güç vardır. Bu güçle insan iyi ve kötü eylemleri yapma imkânına sahip olabilir. Kötülüklerden kaçınıp iyiye, mutluluğa ulaşabilir.

KÖTÜLÜK VE MUTSUZLUK

Fârâbî iyilik ve kötülüğü iradi ve doğal olarak ikiye ayırır. Doğal olarak var olan kötülüğün gök cisimlerince verildiğini, iradi kötülük ve iyiliğin kaynağının ise insan olduğunu belirtmektedir.

Ancak Fârâbî'nin genel felsefesinde kötülük (şer) yoktur. O genel olarak evrende kötülüğün varlığını kabul etmez. Ona göre her şey iyiliktir. İyinin zıddı olmaktan başka kötülüğün niteliği yoktur.

Kötülük iki çeşittir:

Mutluluğun karşıtlığı olan mutsuzluk anlamında kötülük. Mutsuzluk, ulaşılan en son kötülüktür ve bundan daha büyük kötülük yoktur.

Kendisiyle mutsuzluğa ulaşılan kötülük. Bu tür kötülük, mutluluğa götüren olumlu vasıta değerlerin zıttıdır ve mutsuzluğa götüren iradi eylemlerin kötülüğünü ifade eder.

İyilik de insanda tıpkı kötülük gibi imkân olarak vardır ve onun seçimiyle gerçekleşmektedir.

Âlemde başka iyilikler de vardır. Ancak iyilik, kötülük kavramlarına girmeden mutlulukla açtığımız konuyu burada sonlandıralım.

İyilik ve kötülük başka bir yazı konusu olsun.

Mutluluk, her insanın yaşam amacı olduğundan yola çıkarak günlük hayatın hazları olmadığını anlatmak için çetrefilli bir konuya girdim.

Sonuçta varlık alanımızda sahip olduğumuz basit maddi “şeyler” bize haz veriyor.

Kalıcı ve kendi irademiz dışında bir şeye bağlı olmadan mutluluk verene yönelme açısından da bir hatırlatma kabul edin.

Mutluluğa yönelebilenlerden olmanız dileğimle.