Balıkesir siyasetini az çok bilenler hatırlayacaktır Baki Ataç ismini.
Hani “Bir bakanımız bile yok!" diye için için dert yanılıyor ya bazı platformlarda. 
Baki Ataç, Balıkesir'in bakanıydı. 
Hemen burada küçük bir hatırlatma yapmakta yarar var.
Tıpkı bugün AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olan A. Edip Uğur'un geçmişte MKYK'na seçilmemesi için yoğun kulis çalışmaları yapan, hatta oy vermeyen Balıkesirli siyasetçiler olduğu gibi, Ataç'ın da kabinede Bakan olarak yer aldığı için gurur duyulması gereken Balıkesir'de, bunu hazmedemeyen, içlerine sindiremeyenler vardı!
Genelleme yapmak yanlış olabilir. Herkes üzerine alınmasın hemen.
Siyaset penceresinden bakıldığında böyledi.
Geçmişten bugüne değişen birşey yok aslına bakarsınız.
İstenmiyor her nedense içimizden birilerinin önemli noktalara ulaşması, kent adına, ülke adına hizmet edebileceği mevki ve makamlara ulaşıp oturması..
Anlayacağınız tencere aynı, tava aynı, hava aynı.
***
Bunu zaten biliyoruz, biliyorsunuz. 
Nakarata gerek yok. Konumuza dönelim.
Sanayi ve Ticaret ile Devlet Bakanlığı görevlerini yürüttü Baki Ataç. 
Siyaseten severseniz sevmezsiniz. Bakanlığı döneminde öyle ya da böyle katkıları oldu Balıkesir'e..
"Neler yaptı, neleri yapamadı?" derseniz, işin o tarafıyla ilgilenmiyorum bugün.
Bakan olduğu dönemde kullandığı ve hâlâ kulaklarımı çınlatan sözlerine dikkatinizi çekeğim çünkü. 
Hem de eş dost sohbetinde değil, Balıkesir'in etkili-yetkili diye bilinen yüzlerce kişinin katıldığı toplantıda dillendirdi birazdan okuyacağınız kelimeleri sayın Ataç..
İşte o ilginç olduğu kadar çarpıcı sözler:
- “Balıkesir, fitne fesatçı.. Dedikodu üretmeye çok zaman ayrıldığı için başka şeyler üretmeye ayıracak zamanı bulamıyor..” 
..ardından şu cümleyi kurmuştu:
- “Bizim Balıkesir’de birilerinin biryerlere gelmesini çekemezler. Her zaman ‘nasıl çelme takabilirim’ diye beyinleri yorarlar..”
***
Ne diyorsunuz bu ifadeler için.
Hemen herhangi bir yorum getirmeden önce birkaç saniye olsa da düşünün.
Sağınızda solunuzda, yakın çevrenizde olup bitenlere bakın.
Objektif değerlendirme yaptığınızda sizlerinde katılacağı muhakkak bu tespite..
Kimlere neler söylenmedi, neler yakıştırılmadı bu Balıkesir’de. 
Hâlâ söyleniyor, yakıp yakıştırılıyor kimi isimlere..
Balıkesir'i 'kasabadan kente' dönüştürme adına gecesini gündüzüne katan isimler bile 'hırsız' ilan edilmedi mi bu kentte merdiven altında bastırılıp, gece yarısı kapı altlarından atılan, araçların sileceklerine tutuşturulan yaftalarla?
Var mı bundan daha iyi örnek?
***
Kavga etmekten, birbirimizin ayağına çelme takmaktan, çamur atmaktan başka işlere fırsat yaratamıyoruz. 
Balıkesir olarak ne bir proje üretmişiz, ne de üretilen projelere destek olmuşuz. 
Yaptığımız en güzel işlerin başında, "Devlet yapsın" kolaycılığı ve herşeyi devletten bekleme alışkanlığı geliyor.
Geçmişi gözlerimin önünden film şeridi gibi geçirdiğimde, dedikodu üretim merkezlerinden başka faaliyet göremiyorum.
Küçük düşünüyoruz...
...çok küçük işlerle uğraşıyoruz..!
sözleri kendi ekseninde dönüp dolaşan, başka anlatımda "kendi çalan kendi oynayan, kendi söyleyip kendi dinleyen" Balıkesir’in karakteristik yapısını özetliyor.
***
Yeryüzündeki en değerli canlı varlık hiç kuşkusuz insandır.
Eskilerin eşref-i mahlukat dediği yaratılmışların en şerefli olandır insan..
İnsan olabilmek zor. 
İnsanlığın gereğini yerine getirebilmek imkansız değil, ama bir o kadar da çok zor..
“İnsanım” diyebilmenin kriterleri var hiç kuşkusuz. 
Biliyoruz neyin nasıl olması gerektiğini aslında.
Uygulama anında ise kolaycılık işimize geliyor!
Kendimizden başkasını anlamak istemiyoruz.
İşimize geldiği gibi yaşamak, egolarımızın tatmini yönünde reflesk geliştirmek neredeyse normal davranış biçimi haline dönüştü.
Sizin, bizim, hepimizi içten içe kemiren en büyük virüs bu aslında. 
Biliyoruz bunu, ancak başkalarının sorunu gibi algılıyoruz. 
Oysaki hepimizin yüreğini sızlatıyor, içimizi kan ağlatıyor bu halimiz.
***
Öyle anlar olur ki, karşılaştığınız bir olayda veya sohbette biri çıkar, yaptığı tespitlerle nalına da mıhına da vurup doğruları söyler ıkınmadan-sıkınmadan, çekinmeden-korkmadan..
Dersiniz ki; "adam gibi adamsın.."
Özüyle sözüyle bir olanlar için kurulur genelde cümle.
Yaradan'ın yarattığı en şerefli varlığa bu kalp gözüyle bakıp değerlendirebilsek keşke. 
İşte o içimizdeki virüs yok mu? 
İşin kolayına kaçırıp yiyip bitiriyor bizleri..
***
Siz ne dersiniz bilemem, ama kendi kendimize şu soruyu sorup yanıtını hepbirlikte aramamız gerektiği inancındayım. 
Dünyaya gelişimiz ve gidişimiz arasında geçen sürede neler yaptık?
Yoksa sadece geldik ve gidiyor muyuz?
Gerçi Büyükşehir yolundaki Balıkesir'in kaybedecek zamanı yok, ama yine de şunu bir düşünün.
Küçük işlerle uğraşırken, bu soru üzerine de biraz zaman ayırmaya ve çalışmaya ne dersiniz?
***
Devletten almış alacağını Balıkesir aslında.
Ulaşımdan tutunda neredeyse her alanda altyapı sağlam temeller üzerine taşınmış.
Organize Sanayi Bölgesi'nin 8-10 yılda geldiği noktaya bir bakın.
Hemen karşısındaki Lojistik Köyü göreniniz var mı bilmiyorum, ama gidip görmenizi isterim. 
Körfez ve Marmara bölgelerinde de güzel işler oldu.
Ağlayıp sızlanmak niye?
Çelme takmak, çamur atmak, dedikodu üretmek, nifak tohumları ekmek niye?
Bu nankörlük niye?
Sevmek zorunda değil, kimse kimseyi.
Değil, ama söz konusu insanlık ise eğer..
İşte o zaman eşref-i mahlukat olmanın değeri bilinmeli, hakkı verilmeli.
Her şeyi bırakın bir yana.. 
Büyükşehir olduk, büyükşehir..
Küçük işlerin büyük adamları size sözümüz. 
Balıkesir'e bundan böyle küçük düşünmek yakışmaz! 
.....
___GÜNÜN SÖZÜ______
Sonuna kadar çaba gösterin ve asla şüpheye düşmeyin. Hiçbir şey o kadar zor değildir, araştırın yeter.