kim söylemiş beni
süheyla’ya vurulmuşum diye?
kim görmüş ama kim,
elene’yi öptüğümü,
yüksek kaldırımda güpe gündüz?
melahat’ı almışım da sonra
alemdar’a gitmişim, öyle mi?
onu sonra anlatırım, fakat
kimin bacağına sıkmışım tramvayda?
güya bir de galataya dadanmışız;
kafaları çekip çekip
orada alıyormuşuz soluğu;
geç bunları, anam babam, geç;
geç bunları bir kalem;
bilirim ben yaptığımı, 
ya o, muallayı sandala atıp,
ruhumda hicranını söyletme hikayesi?
***
Ünlü şairimiz Orhan Veli, böyle tanımlamış dizeleriyle dedikoduyu.
Yaşadığımız kentin de böyle bir karakteristik yapısı var. 
Dedikodu üretmede, çamur atmada üzerimize rakip yok. 
Elbette her ilde buna benzer yakınmalar olduğu gerçek. 
Ancak...
Havasından  mıdır, suyundan mı bilinmez Balıkesir’de daha çok.
Sadece dedikodu olsa amenna!
Kin, nefret, haset, kompleks, riyakârlık.
Biz diyelim Brezilya dizisi, siz deyin Dallas!
***
Siyaset dünyasıyla ilgilenenler iyi tanıyacaktır Baki Ataç’ı.
Hani bugün “Bir bakanımız bile yok! İşte Ankara’daki gücümüz bu kadar!” diye dert yanıyoruz ya bazı platformlarda. 
Sayın Ataç, bakanlık yaptığı dönemde; 
- “Balıkesir, fitne fesatçı, dedikodu üretmeye çok zaman ayrıldığı için başka şeyler üretmeye ayıracak zamanı bulamıyor” demişti.
..ardından eklemişti; 
- “Bizim Balıkesir’de birilerinin biryerlere gelmesini çekemezler. Her zaman ‘nasıl çelme takabilirim’ diye beyinleri yorarlar..”
O dönemde Ataç’ın bakan olmasını içine sindiremeyenler bile vardı, kabinede temsil edildiği için gurur duyması gereken Balıkesir’de.. 
***
Hak vermemek imkansız sayın Ataç’ın yıllar öncesindeki tespitlerine.
Şöyle bir düşünün ve yakın çevrenizde olup bitenlere bakın.
Objektif değerlendirme yaptığınızda sizlerin de katılacağı muhakkak bu tespite..
Kimlere neler söylenmedi, yakıştırılmadı ki Balıkesir’de. 
Hâlâ söyleniyor, yakıp yakıştırılıyor.
En çarpıcı örneği de, hiçbirşey yapmasa bile Balıkesir’in 30 yllık rüyası olan Organize Sanayi Bölgesi’ne canlılık kazandırması nedeniyle teşekkür edilmesi gereken isimlere karşı üretilen akıl almaz dedikodular, kara çalmalar..
Böyle isimler başka yerde olsa baştacı edilir, yaşarken heykelleri dikilir. Bizde  tam tersine. Tu kaka ilan edilmekle kalmıyor, her türlü pislik pardon çamur atılıyor.
***
Dönüp bakıyorumda geriye
Kavga etmekten, birbirimizin ayağına çelme takmaktan, çamur atmaktan başka birşey yapmamışız.
Balıkesir olarak ne bir proje üretmişiz, ne de üretilen projelere destek olmuşuz. 
Geçmişi gözlerimizin önünden film şeridi gibi geçirdiğimizde, üzülerek söylemek isteriz ki bunlardan başka birşey göremiyoruz.
Bizim gazetenin  Yazı İşleri Müdürü Atilla Kaya’nın dilinden düşürmediği;
Küçük düşünüyoruz...
Ve çok küçük işlerle uğraşıyoruz küçük..
sözleri sanki yıllar yılıdır kendi ekseninde dönüp dolaşan Balıkesir’in karakteristik yapısını özetliyor
***
Dünyadaki en değerli canlı varlık hiç kuşkusuz insandır. 
Dolayısıyla “insanım” diyebilmeninde gerektirdiği bazı özellikleri vardır. 
Hani özüyle sözü bir olanlar için “adam gibi adam” derler ya; olaylara bakıp değerlendirirken “sözü-özü bir adam” gözüyle bakalım.
Siz ne dersiniz bilemeyiz, ama kendi kendimize şu soruyu sorup cevabını hepbirlikte aramamız gerektiği inancındayım.
Dünyaya gelişimiz ve gidişimiz arasında geçen sürede neler yaptık?
Yoksa sadece geldik ve gidiyor muyuz?
Küçük işlerle uğraşırken, bu soru üzerine de biraz zaman ayırmaya ve çalışmaya ne dersiniz?
...
BİR SÖZ
Beraber ağlamaktaki tatlılık kadar hiçbirşey kalpleri birbirine bağlayamaz.
Rousseau