Babalar askere giden çocuklarına giderken şöyle tavsiyede bulunur:

"Çok ileri gitme çok, da geri kalma!...’

Bu tavsiye çoğu zaman babalardan, bazen de askerliğini yapmış insanlardan gelir. Amacımız askere gidecek gençlere hayat dersi vermek değil elbet.

Hayat sütliman değil, böyle olmasını da beklemiyoruz, ummuyoruz da zaten. Lakin yürüyüp durduğumuz hayat otobanında karşılaştığımız büyük-küçük, açık-gizli, zor-kolay ne engel varsa onları kaldırmaya çalışıyoruz.

İnsanın, fıtratının, yolda yürümenin gereği bu. Bu engel bazen işinizle ilgili olur, bazen ruhunuzla, gönlünüzle, eşinizle-dostunuzla ilgili olur. Bu engel bazen yasal bir şeydir, bazen bir sözdür, bazen bir tavırdır. Alışkanlıklar, saplantılar, vazgeçilemeyen bir hareket tarzıdır.

Ömür boyu mücadele edersiniz bu engelleri kaldırmak için. Ömür yolunda yürüdüğünüz sürece bu engeller karşınıza hep çıkar. Her engeli aşarsınız, engelleri aşa aşa devam edersiniz hayatınıza bir gün rahata kavuşacağınız ümidiyle. Yıllar geçer, bir gün anlarsınız ki, hayatın akışının normal hali bu. Rahata kavuşacağınız o gün asla gelmeyecek, ama hayat bitecek…

Zaman geçtikçe engeller sizi yorar, başka bir yol ararsınız hayatı daha kolay yaşamak için. Şu 3 olumsuz halden kurtulmak için bir yol bulmalısınız. Zaman ilerliyor, hayat bitiyor, engeller hep var olacak.

Siz yoruluyorsunuz ve bir yol buluyorsunuz yepyeni: Kuytularda yaşamak!... Ortalıkta dolaşmazsanız, kimsenin gözünün, sözünün önüne çıkmazsanız, kimse sizi görmez, göremez. Dışınızda akıp duran hayatın, insanların, sokakların curcunasından uzakta, kendi dünyanızda yürüyüp gidersiniz. Ne siz kimsenin yoluna çıkarsınız, ne de kimse sizin yolunuza. ‘’Dövene elsiz, sövene dilsiz’’ bir hayatı seçersiniz. Siz âsûde hayatınızı yaşarsınız her şeyi dingin. Dövenler ve sövenler ise yorgun bir şekilde tamamlarlar hayatlarını.

Kuytularda yaşarsınız. İftira, gıybet, hâkimiyet alanlarınızın daraltılması, sorumluluklarınızın haksız bir şekilde arttırılması, ancak yaşadığınız çevrede, ortamda kimsenin sorumluluklarının gereğini yerine getirmemesi gibi sürekli enerji gerektiren kavgalara girmezsiniz.

Dolayısıyla yorulmazsınız. Ya sizi yoran çevrenizdekiler kadar şirretlik/çirkeflik yapacaksınız ya da bunların yoluna, izine, gözüne, sözüne bulaşmayacaksınız. Kuytulardan gideceksiniz gittiğiniz yere ve yorulmayacaksınız.

Kuytularda yaşamak güzeldir. Öyle olursa hayatı yaşamak için harcayacağınız enerjiyi kavgalara harcamamış olursunuz. Belki meydanlar sizin olmaz, belki en son sözü başkaları söyler, belki adınız en üste yazılmaz, belki sözünüzün hiçbir gücü yoktur ama inanın mutlu olursunuz.

Bırakın meydanlar onların olsun; sözlerin, seslerin en yükseği onlardan çıksın!...

Kuytularda yaşayın, dünyanın kiri size bulaşmasın; kuytularda yaşayın temiz kalın, ağzınız, gözünüz, yüzünüz, gönlünüz, ruhunuz temiz kalsın!... 

.