ÖLÜM... 
Bu kelimeyi kullandığımda kimi eş, dost, arkadaş irkiliyor. 
Sanki çok korkunç bir şeymişçesine. 
Ben ise her an aklıma gelmesini arzuladığım gibi hiç çıkmasın istiyorum beynimden. Ölüm denildiğinde ürperenlerin aksine, unuturum diye endişe ediyorum. 
Nasıl olsa geleceğini bildiğimden, korkuyla değil severek, yürekten karşılamak istiyorum.
Hatta şu an, şu okuduğun satırları yazarken karşılamaya hazırdım emrihakkı..
Düşünüyorum da, 
Ne güzel olurdu böyle veda etmek size..
‘Ulen Ramazan ölümün güzeli mi olur?’ diyen varsa eğer,
Cevabım net, kararım kesin;
Olur...
Hem bilmez misin.
Her hangi bir şeyden korkmak kadar insanın içini kemiren, yaşarken ecel terleri döktüren başka ne olabilir ki?
Hayattaki ölüm korkusu, ölümden daha korkunç bir şey bence. 
Unutma! 
Ecel bir kez gelir. 
Korku ise yaşadığın sürece seni sana bırakmaz..
İşte sırf bu yüzden bile memat sevilir. Nefesi şah damarında hissedilerek yaşanır derim.
Kimi insan  saçmaladığımı düşünebilir. 
Merak etmesinler, aklım başımda. 
Üstüne üstlük bundan 15-20 yıl öncesine göre daha da iyi çalışıyor, daha iyi algılayabiliyor ve kapsam alanı daha da geniş olduğu için gayet rahat şekilde başka ufuklara yelken açıp yolculuk yapabiliyorum.
Hayatta neyin ne olduğunu görüyor, ölümün korkulacak bir şey olmadığına inanıyorum.
Kardeşlerim, 
Bir de ölüm olayına şu pencereden baksanıza.
Allah’tan başka ne olduğunu gerçekte hangi birimiz biliyor ölümün. 
Belki de canlılar arasındaki en değerlisi olan biz insana verilen en büyük iyiliktir.. Ama, en büyük kötülükmüş gibi korkuyoruz her nedense ölümden.. 
Bakın ne diyor üstad;
İnsan ne zaman ölür bilir misiniz;
Tembellikten, inançsızlıktan ve hayatı yaşamaya değer kılmayı becerememekten...


***

KİMİNE ÇOK UZAK, BANA YAKIN ve SICAK...
Kardeşlerim,
Kayınpederim Mehmet Akarsu’nun vefat haberini aldıktan sonra yazıyorum bu satırları. 
Kimi okur hatırlayacaktır; ‘Kalbi makine yardımıyla atıyor şu an, ha bugün ha yarın  bekliyoruz, duanızı eksik etmeyin’ demiştim.
Üzerinden tam iki ay 12 gün geçmiş.
Hayırlısı bugüneymiş.
Rabbim, Postacı Mehmet kulu başta olmak üzere, kayınvalideyle kızlarına gücünün kaldırabileceğinden daha fazla acı çektirmedi.
Hanım babasının vefat haberini verirken ağlıyordu doğal olarak. 
O an için söylenmemesi gereken bir söz çıktı ağzımdan;  “Ölünün arkasından ağlanmaz” diye. 
Büyük pot kırdık, azarı da işittik; 
İyi tamam. Sen öldükten sonra arkandan tef çaldırırız..”
Teselli etmeye çalışırken acısının üzerine tuz biber bastık. Üzüldüm, özür dileyecektim ama, telefonu suratımıza haklı olarak kapattığı için edemedim!
Galiba kimine çok soğuk gelen ölümü ben çok sevdiğim ve onunla barışık yaşadığım için olsa gerek böyle soğukkanlı ifadeler kullanarak bazen kalpleri kırabiliyorum.
Neyse ki Başçeşmeye  babası için mezar yerini bakmaya gittiğimizde, oradaki atmosferin de katsıyla hanımın gönlünü kazandık..
Diyeceğim şu;
Ölümden korkmayın.
Ağrısız, acısız.. Çekmeden, çektirmeden gelen her ölüm güzeldir ve sevilir bence..
Hem, Necip Fazıl’ın dediği gibi;
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?”
Rabbim hayatın da ölümün de hayırlısını versin...
***
HEMEN BUGÜN ŞUNU YAPIN!
Kardeşlerim,
Ölümün kime ve ne zaman geleceğini Allah’tan tan başka bilen yok.
Hazır yaşıyorken, nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın. Yalnız azığınızı hazırlarken en hayırlısının takva olduğunu da sakın aklınızdan çıkarmayın. 
Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın. 
Bilerek veya bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin. 
En önemlisi;
Verdiği vermediği.. aldığı almadığı her şey için  şükredin, hamd edin Yaradan’a...
...
------------GÜNÜN SÖZÜ-----------
Dünyaya geldiğiniz gün, bir yandan yaşamaya, bir yandan da ölmeye başlarsınız!
06 MAYIS 2017