Sinop’ta yürekler ağza geldi. Dört BDP milletvekili, saatlerce öğretmenevinde mahsur kaldı. Bazı gruplar binanın etrafını sardı çünkü.
Tepkinin dozu kaçtı, taşkınlık yapanlar oldu. Yaşananlar Madımak kâbusunu hatırlattı. Çevre illerden takviye emniyet güçleri geldi. Saatler sonra 4 milletvekili şehrin dışına çıkarılabildi.
Ardından Samsun... Yine benzer görüntüler. Sinop’tan ayrılan BDP heyeti Samsun’a çok sıkı güvenlik önlemleriyle girdi. Bazı gruplar tepki için toplandı. Samsun’a gelecekleri duyurulmuştu zaten. Tepki, olağan sınırları içinde kalmadı. Taşkınlık yine yaşandı. BDP milletvekillerinin toplantı yapacağı TKP binası taşlandı, camlar kırıldı.
Neresinden bakılırsa bakılsın manzara can sıkıcı. Sivas’ı akıllara getirmesi boşuna değil. Bu topraklarda masum tepkiler bile bir anda felakete yol açabilir. Yangın için bir kıvılcım yeterli. Bu ülkede sokaklar, meydanlar her zaman tehlikelerle dolu. Acı örnekleri o kadar çok ki.
Coşkun duygularınıza kapılır, iyi niyetlerle sokağa dökülürsünüz, ne olduğunu anlamadan bir avuç provokatörün oyuncağına dönüşüverirsiniz. Kendinizi karanlık bir oyunun figüranı olarak bulursunuz. Kanlı bir senaryonun parçasına dönüşürsünüz. O yüzden bu ülkede sokaklar hiç de tekin değildir, köşe başları provokatörler tarafından tutulmuştur.
Aman dikkat! Karadeniz insanının duygularını istismar etmek isteyen çevreler işbaşında. Günler öncesinden hazırlık yaptıkları anlaşılıyor. Sinop’ta açıkça göründü ki, ortamın hararetini yükselten ‘organize gruplar’ var. Kendilerini sözleriyle, açıklamalarıyla ele verdiler.
Yaşananları sadece sokak boyutuyla değerlendirmek doğru değil. ‘BDP heyeti Karadeniz turuna çıkacak’ haberini okur okumaz huylandım. Neden şimdi? Neden Karadeniz? Seçim çalışması mı, siyasi mesaj mı? Karadeniz, BDP’nin en zayıf olduğu bölge. Bir parti faaliyeti olmadığı muhakkak. Yoksa başka amaçlar mı söz konusu? Nedense kritik ve hassas dönemlerde Karadeniz’e ziyaretçi akını yaşanıyor. Sadece içerisini değil, yabancı diplomatları da kastediyorum.    
BDP milletvekillerinin Karadeniz turunun zamanlama açısından uygun olmadığını görmek için öyle derin analizlere ihtiyaç yok. Çözüme doğru ilerleyen bir İmralı süreci var. Bu hafta ikinci heyetin adaya gitmesi söz konusu. Herkes sonuca odaklandı. Beklenti yüksek, umutlar diri. Bir kazaya, bir olumsuzluğa meydan vermemek için taraflar sessizliğe gömüldü. Hükümet çevreleri de BDP yönetimi de konuşurken çok dikkatli.  
Tam da böyle bir zamanda 4 milletvekilinin açılımı konuşmak için Karadeniz turuna çıkması manidar değil mi? Açılımın çok azı Ankara’da bile fısıltıyla konuşuluyor. Ne zamanlama uygun ne de Karadeniz BDP heyetinin tura çıkacağı bir bölge. Olaylara davetiye çıkarmak gibi bir şey. Bunu öngörmemek mümkün mü? Değil. Amaç ne olabilir?
O milletvekillerinin kimlikleri de ilginç geldi bana. Sadece biri BDP kökenli. O da Sebahat Tuncel. Tutukluyken İstanbul’dan milletvekili seçilmiş ve tahliye edilmişti. Diğer üçü ‘Emek, Demokrasi ve Özgürlük’ blokundan. Mersin milletvekili Ertuğrul Kürkçü kamuoyunun yakından tanıdığı biri. Eski DEV-SOL lideri. 1972’deki Kızıldere baskınından sağ çıkan tek DEV-GENÇ’li. Uzun yıllar cezaevinde kaldı. Sol çevrelerde bazı ithamların hedefi oldu. Levent Tüzel, yıllarca EMEP’in liderliğini yaptı. Son seçimde İstanbul milletvekili seçildi.
Sokakları ısıtmak isteyenler var. Aman dikkat!