Dershanelerden daha ciddi olduğu kadar kritik sorunları var aslında ülkenin.
Örneğin çözüm süreci..
Örneğin Suriye meselesi..
Elbirliğiyle, siyasi görüşe bakılmaksızın çözüm üretilmesi gereken konu bunlar.
Çözüm sürecinde önemli aşamalar kaydedildi hiç kuşkusuz.
Uzun süredir şehit cenazesi gelmediği gibi, bölgeye huzur ve barış ortamı hakim.
Bizlerde gittik, gördük bölgeyi. Sokaktaki vatandaşla konuştuk. 
Huzur ortamının oluşmasında her kimin ne tür bir katkısı varsa Allah razı olsun.
Konuya siyasi pencereden bakmıyorum.
Ülkemizin huzur ve barışı nasıl sağlanabilir boyutuyla ilgileniyorum.
Dediğim gibi bu noktada, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne zarar gelmeyecek şekilde atılan her adımı ülkemin yarınlarının daha güzel olması adına destekliyor ve önemsiyorum. 
Diyarbakır'da son yaşanan tabloya bu yönüyle bakmak gerektiği inancındayım.
Son manzara "kalıcı barış" adına önemliydi.
Böyle olunca yine bir korku sardı bazı çevreleri.
"Ülke bölünüyor. 21 ilimiz Kürdistan sınırlarına geçiyor" denilerek haritalar gösteriliyor.
Binbir türlü senaryo üretilerek halkın kafası karıştırılmak isteniyor.
Daha doğrusu kutuplaşma yaratılmaya, bu ülkenin insanları yine birbirine düşman edilmeye çalışılıyor. 
Kime faydası var ise bunun..
Bu ülkenin vatandaşına olmadığı kesin.
Peki kime ne gibi rant getirir kavga, kargaşa, kaostan beslenenler dışında. 
"Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar fakir bir ülke değildir" ifadesini alenen dillendirenlerden başka..
"Dış güçler" denilen güç odakları çok istese de inanın bu ülke parçalanmaz, bölünmez.
Bunu ne kürdü ister, ne lazı, ne çerkezi, ne alevisi, ne sünnisi..
"Biz biriz, beraberiz. Birlikte Türkiyeyiz." Bu sözler her ne kadar bir siyasi partimize mal edilmeye çalışılsa da, gerçek olan bu değil midir?
Ama siz kalkıp, bu ülke insanlarını birbirine düşman edip kırdırmaya çalışanlara prim verirseniz, işte o zaman şüphe duymalısınız ülke sevdalısı olup olmadığınızdan.
Benim çok sevdiğim bir söz var;
"Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır.."
Daha önceleri askeri kışla girişlerinde yer alıyordu bu cümle.
Şimdi birçok yerde görebiliyorum bu anlamlı ifadeyi.
Demek ki, güzel işler oluyor bu ülkede.
Neden rahatsızlık duyuluyor ki?
***
Dershaneler için diyeceğim pek sözüm yok.
Çünkü, dershaneleri var eden devletin ta kendisidir.
Okullarda çocuklarımıza yeterli eğitimin verilemediği, gerekli becerilerin kazandırılamadığına bundan başka delil gösterilebilir mi?
Aslında bir utanç kaynağıdır Milli Eğitim sistemimiz için bu tablo.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, birkaç yıldır "dershaneleri kapatacağız" diyor.
Kapatılmasından yanayım bende. İnanıyorum ki, sağduyulu herkes aynı düşünceyi taşıyor.
Ama henüz zamanı değil diye düşünüyorum. 
Kapatılması gerekiyorsa eğer, öncelikli olarak okullarımızdaki eğitim açığı ve dershanelerin var olma sebebi ortadan kaldırılmalı. 
Bunu yapacak olan, dershaneleri var eden, ihtiyaç haline dönüştüren, zorunlu hale getiren Milli Eğitim Bakanlığı'dır.
Böyle bir ortamda veya eğitim sisteminde dersahaneleri kapatmak ne işe yarar ki, göz boyamaktan başka..
...