“Devlet vatandaşına tuzak kuruyormuş” Hadi canım sende...Şehir içi trafikte öndeki araç ile bir öndeki aracın arasındaki doğal takip mesafesi olan 30 m. arayı kafasına takıp sürekli önündekini diğerinin tamponuna yapışması için selektör ile taciz eden, dangalak bir trafik görgüsü olan bir milletiz biz.

Son iki gündür sosyal medyada hep beraber izliyoruz.

“Devlet vatandaşına tuzak kuruyormuş”

“Uçak pisti gibi asfaltta 70 km. hız mı olurmuş?”

“Radar cihazı değil para toplama makinasıymış”

11 yıl önce, 2014 yılında Norveç’te Oslo’dan Bergen’e 463 km yolu kiraladığım araçla gittim. Yol boyunca kenarlarda her 20-30 km de bi tane 1,5 metrelik bir direk üzerinde, projeksiyon cihazı büyüklüğünde otomatik flaşlı, radarlı kameralar vardı. Bizi dikkat edin diye özellikle uyardılar.

Asgari ücretin 3000 avro olduğu Norveç’te, hız aşımı radar cezası 1000 avroyu buluyordu.

Ve ben o yol boyunca hiç 90 km hızla gidemedim. 30 km ye düştüğü yerlerde de ben tabelayı görmemiş olsam bile sağımda solumda önümdeki herkes direk 30 km le gittiği için otomatik olarak hızımı 30 km ye düşürüyordum.

Almanya’da hız sınırı olmayan otobanda araçların 250 km hızla ile gittiğini de gördüm, vahşi hayvan yola atlayabilir diye kilometrelece 70 km hızla gittiğim yol da oldu.

Hepsi koyulan tabelaya ve kurala uymaktı.

Uymaya mecbursun. Uymayana psikolojik vak’a diye bakarlar.

Ve bu tüm Avrupa’da böyle.

Uymayanı uydururlar.

Türk milleti kurallara, yaptırımlara ve kanunlara uymak istemiyorsa mutlaka bir çözüm bulur ve bir şekilde kalıbına uydurarak bunu deler. Bunu hepimiz biliyoruz.

Ve yine hepimiz hiç bir zaman tabelalara bakıp aracımızın hızını düşürmüyoruz.

Neymiş?

Yol cila gibiymiş, burada frene mi basılırmış.

Ama direksiyondaki kuralsız bu sefer aşamadı. Delemedi.

Onun için veryansın ediyorlar. Onun için gerçekte olanı ve olması gerekeni saptırıyorlar.

Biz keyfimize ve kendi işimize geldiği gibi yorumlayıp, çevremizi ve sosyal hayatı düşünmeyen bencil bir milletiz. Bu kulaklar yıllar önce şehirler arası otobüslerde ve trenlerde sigara yasaklandığında da aynı kuralsızlıkla aynı veryansınları duymuştu.

Kurallar yerini bulsun diye, yerleşim yerlerinden 50 km hız aşılmasın diye, kazalar olup canlar gitmesin diye, devlet üzerine düşeni yapıp yaptırımlar getiriyor.

Bize düşen ise sadece buna uymak.

Kafamıza göre değil tabelalara göre hareket etmek.

Ben daha iyi biliyorum. Burada hız düşürülmez arkadaş” diye bağıranlar, 1 saat içinde 4 radar cezası yiyenler sizin aklınızla trafik kuralları şekillenmiyor.

Bunu anlayın artık.

Devletin amacı da para değil, bizim ve tüm yoldakilerin canını korumak.

Senin canının emniyeti yoksa, en azından diğer yolda olan araçlara olan saygınızdan tabelalara uymaya MEC-BUR-SUN…

Ehliyet alırken sınavda sana tabelaları nasıl uyulmasını öğretiyorlar, Kuralsızlığı değil.

Velhasıl;

Şehir içindeki trafikte 30 dakikada gideceği işyerine 28 dakikada girmek için 3 şeritli yolda onlarca kez şerit değiştiren,

Şehir içinde içtiği sigarasını, şehirler arası yolda kola kutusunu dışarı fırlatan,

Yaya geçitlerini şekil olsun diye çizilmiş sanan,

Sinyal kolunu kullanmayı erkeklik onurunu kırdığını düşünen,

Şehir içi trafikte öndeki araç ile bir öndeki aracın arasındaki doğal takip mesafesi olan 30 m. arayı kafasına takıp sürekli önündekini diğerinin tamponuna yapışması için selektör ile taciz eden, dangalak bir trafik görgüsü olan bir milletiz biz.

Kazasız belasız, kayıpsız bayramlar geçirmeniz dileği ile.