Eskiden Balıkesir'de bayramlar, daha çok "köy meydanında yakılan bir şenlik ateşi" gibiydi; herkes etrafında toplanır, ısınırdı. Şimdi ise daha çok "herkesin kendi evindeki şöminesi" gibi; sıcak ama daha bireysel.

Hem Marmara Hem Ege: Balıkesir'de Tatlı Bir Bayram Telaşı Nasıl Yaşanır?

Balıkesir'de Kurban Bayramı: Efe Ruhlu Bir Aksiyon-Komedi

Balıkesir'de Kurban Bayramı, Meteoroloji'nin "sağanak yağış" uyarısından daha güvenilir bir şekilde "sağanak telaş" ile başlar. Bu, sıradan bir telaş değil, içinde bolca aksiyon, bir tutam dram ve bol kahkaha barındıran, adeta yerli bir aksiyon-komedi filmidir.

Perde 1: Seçmeler ve Transfer Dedikoduları (Arefe Günü)

Her şey, şehrin veya ilçenin hayvan pazarında başlar. Babalar, amcalar ve "bu işten anlarım" diyen eniştelerden oluşan bir "scout ekibi", yılın transferini yapmak için podyumdaki kurbanlıkları süzer. Burada Balıkesir kuzusunun o meşhur havası, büyükbaşların ise "Ben o kamyonete sığmam" diyen mağrur duruşu devreye girer.

  • Diyaloglar Efsanedir:
    • "Hayırlı işler Ağam, ne kadar istiyorsun bu Pehlivan'a?"
    • "Sana gelişi o olur, bunun dedesi Gönen'de güreşmiş, soyu sopu belli."
    • "Amca o bacaklar biraz ince değil mi? Rüzgarda devrilmesin sonra?"

Pazarlık, adeta bir zeybek oyunu gibi sert ama bir o kadar da estetik adımlarla ilerler. Anlaşma sağlanınca kurbanlık, genellikle bir Doblo'nun arkasına sığdırılmaya çalışılırken filmin ilk aksiyon sahneleri yaşanır. Kurbanlığın "Ben Ayvalık'a tatile gidiyorum sanmıştım, bu ne şimdi?" bakışları ise paha biçilmezdir.

Perde 2: Büyük Kaçış ve Acemi Kasaplar (Bayramın Birinci Günü)

Bayram sabahı, mahalle adeta bir film setine döner. Her yıl mutlaka bir "Firari Dana" haberi Balıkesir yerel basınını süsler. Kendini Kaz Dağları'na vurmak isteyen bir dananın peşinde koşan terlikli, pijamalı bir güruh, bayramın en klasik sahnesidir.

Ve tabii ki "Acemi Kasap"... Yıl boyunca eline bıçak almamış ama kurban kesiminde kendini "Salt Bae" sanan o enişte! Onun "Merak etmeyin, bende bu iş" dedikten 15 dakika sonra elinde sargı beziyle acilin yolunu tutması, bayramın yazısız bir kuralıdır. Acil servisler o gün, bayramlaşmaya gelen "hafif yaralı" kasaplarla dolup taşar.

Mutfaktaki kadınlar ise bu kaosun gerçek kahramanlarıdır. Onlar, etleri paylara ayırma, poşetleme, dağıtma ve o meşhur ilk kavurmayı pişirme görevini üstlenmiş, lojistik birer dehadır. Evin içini saran o taze kavurma kokusu, yaşanan tüm aksiyonun zafer marşı gibidir.


Karşılaştırma: Ah O Eski Bayramlar Nerde, Şimdiki "Tık" Bayramlar Nerede?

Gelelim madalyonun diğer yüzüne. Zamanın ruhu, bayramların da ruhunu değiştirdi.

Eski Bayramlar (80'ler, 90'lar)

Şimdiki Bayramlar (2020'ler)

Bayramlaşma: Bütün sülaleyi, 7 sülaleyi ve hatta komşunun halasının kızını bile evinde ziyaret etmek, el öpüp o meşhur kolonyayı avuca boca etmek.

Bayramlaşma: WhatsApp'tan yollanan, genellikle bir çiçek veya baklava fotoğrafı içeren, "kopyala-yapıştır" bayram mesajları. Görüntülü arama ise en samimi versiyonu.

Çocuk Olmak: Yeni alınan "bayramlık" ayakkabılarla yatağa girmek. Sabah erkenden kalkıp kapı kapı dolaşıp şeker ve mendil arasında sıkışmış harçlık toplamak.

Çocuk Olmak: Bayram sabahı ailenin bayramını kutlayıp odasına çekilmek ve tabletle oynamak. Harçlıklar artık EFT/Havale ile geliyor. "IBAN atıyorum dede."

Kurban Telaşı: Kurbanlığın bahçede 2-3 gün beslenmesi, çocukların onunla arkadaş olup sonra kesileceğini öğrenince küçük bir dram yaşaması. Bütün mahallenin katıldığı, imece usulü bir operasyon.

Kurban Telaşı: "Vekaletle kurban" en pratik çözüm. Kurban kesim tesisinden gelen SMS: "Kurbanınız kesilmiştir, Allah kabul etsin." Veya belediyenin hijyenik kesimhanesinde sıraya girmek.

Bayram Anlamı: Birliktelik, paylaşma, küslerin barışması, büyükleri ziyaret. Bayram, bir "kavuşma" vesilesiydi.

Bayram Anlamı: Genellikle 9 güne bağlanan uzun bir "tatil fırsatı". Bayram, bir "kaçış" vesilesi. Balıkesirliler için istikamet: Ayvalık, Akçay, Altınoluk...

İkram: Annelerin, teyzelerin günlerce uğraşıp yaptığı cevizli baklavalar, el açması börekler, yaprak sarmalar. Her evin kendine has bir lezzeti vardı.

İkram: Genellikle en yakın pastaneden alınmış hazır bir kutu baklava. Veya misafir gelirse diye dolapta bekletilen dondurulmuş ürünler.

Eskiden Balıkesir'de bayramlar, daha çok "köy meydanında yakılan bir şenlik ateşi" gibiydi; herkes etrafında toplanır, ısınırdı. Şimdi ise daha çok "herkesin kendi evindeki şöminesi" gibi; sıcak ama daha bireysel.

Ancak ne olursa olsun, o kavurma kokusu, çocukların sevinci ve paylaşmanın ruhu bir şekilde hala aramızda. Belki şekil değiştirdi ama o "Efe ruhlu" bayram telaşı, Balıkesir'in bir köşesinde hala tüm heyecanıyla yaşanmaya devam ediyor. Allah tekrarına kavuştursun!