Böbürleniyoruz “büyükşehir” falan…

Şehirlerin büyük olması; sadece devasa beton sitelerle şehrin dört bir yanının çevrilmesi, şehrin göbeğinin hançerlenmesi ve acaip bir kitlesel betona gark olarak uzak tepelerin bile inşaat alanına dönmesi demek değildir ki!

Bir şehir büyük olacaksa asıl meydanlarla, parklarla, müzelerle, kültür sanat etkinliklerin artması ve salonlarının yetmemesi ile büyük olur.

Birisi maddidir, diğeri manevi.

Şehir, yaşayanları mutlu ettiğiniz sürece büyür.

O zaman kafa olarak büyükşehir olur.

Balıkesir’e son zamanlarda sonbahar yaprakları dökülüyor.

Kazanımlarımızı, değerlerimizi, elimizdekileri kaybediyoruz.

Yaylada ilk büyük örnek.

Tamam İstanbul ve Ankara gibi bir şehrin AVM’lerle istila edilmesine tümüyle karşıyız.

Ama Balıkesir, zaten öyle AVM’si çok olan bir il değil. Çünkü en basitinden AVM işi kolay değil, o markaları kaldıracak, ciroyu sağlayacak, zarar ettirmeyecek bir potansiyel olması gerek.

Balıkesir’de bu potansiyel maalesef yok.

İşte bu yüzden ve bilinmez başka sebeplerden şehrin ilk AVM’si kapandı gitti.

Oysa hatırlıyoruz da Sabri Uğur dönemindeki açılışını…

Şimdi boşaldı, akıbeti hakkında da bin senaryo!

Velhasıl Yaylada kapandı.

Dolayısıyla Yaylada içindeki sinema da kapandı.

Koca şehir tek sinemaya kaldı.

Esas 10 dışında, kentin içinde başka bir sinema salonumuz yok.

Bir zamanların Emek, Rüya, Şan sinemalarını düşünüyoruz da….

Tek sineması olan bir kentsin şimdi.

Hadi geçtik AVM’yi, hadi Esas 10’un çok salonlu sinemaları da idare eder diyelim kenti…

Asıl üzenlere bakalım…

Turgut Amcamız vardı, sahaf…

Eski kitaplar alır, uygun fiyatla kitaba-dergiye-çizgi romana erişim sağlardı…

Elinizdeki fazla veya okuduklarınızı veya eskimiş olanları verirdiniz, nakte çevirir yahut takas yapardınız. İhtiyacınız olan bir eseri uygun fiyatla bulabilirdiniz.

Onlarca yılın değeriydi Balıkesir için.

Günün ekonomik koşulları karşısında pes etti.

Dahası 2022’nin son ayına bir başka kayıp haberi ile girdi kent merkezi.

Yine onlarca yılın kitapçısı, bir anlamda Balıkesir’in D&R’ı olarak tanımlanan Tivoli Kitabevi ay sonu itibariyle kapanıyor.

Vitrininde %50 indirim ilanları.

Çok direndi, pandemiden itibaren kitap satışlarının çok büyük oranda internet üzerinden satışa kayması, artan maliyetler, yükselen giderler yüzünden o da demir alıyor limandan.

Üzülen çok.

Çünkü şehrin sadece kitap satan ve kitap müptelalarının vazgeçemediği bir kitapçıydı.

Şimdi kitaplar iki elin parmakları kadar azalmış ve kitap yanında zorunluluktan kırtasiye malzemesi de satan diğer birkaç firmada… Ki, onlara da nazar değmesin, ekonomik sıkıntılar onları da pes ettirmesin diyoruz, diliyoruz gönülden..

Bazı değerlerin kaybı üzüyor insanı.

Bir yanda güzel salonlar yapılıyor, tiyatro gibi etkinlikler artırılmaya çalışılıyor.

6 Eylül Belediyesi kitap fuarları düzenliyor.

Lakin beri yanda da yaprak dökümü yaşıyoruz.

Büyükşehir olmak kolay değil.

Sinema tek, sadece kitap satan ve kent markası haline gelmiş bir kitapçıya veda ediliyor. Sahaf Turgut amca geçmişte kaldı…

Veda busesi veriyorlar kente, üzerek, boşluk açarak!

Telafisi olur mu derseniz, umut da zor ki artık.