Bazı tarihler unutulmaz. Unutulmamalıdır da. Unutursanız tekrar eder. Unutursanız un ufak ederler ve yok olursunuz. Unutmak hatırınızdan çıkması değildir. Unutmak ders almamaktır. Unutmak aslında hak etmemektir.

İşte hiçbir ayrıntısıyla unutulmaması gerekenlerin başında 15 Temmuz gelmektedir. Öncesi ve sonrasıyla bilinmesi gerekenlerin unutulmaması gerekmektedir.

Eğer 60 ihtilalını bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz. Eğer 71 muhtırasını bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz. Eğer 80 darbesini bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz. Eğer Özal’a suikastların sırrını öğrenemezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz. Eğer 1993 dönemi siyasi olayları Özal’ın ölümünün sır perdesini ve o dönem suikastları bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz. Eğer 28 Şubat sürecini bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz. Eğer Ecevit’in iktidara getirilişini ve sonrasında alaşağı edilmesini bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz. Eğer AK Parti’nin iktidara gelişinde yaşananları bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz. Eğer 2003’te Abdullah Gül-Tayyip Erdoğan Başbakanlık değişiminin perde arkasını bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz. Eğer İstanbul Sinagog saldırını ve HSCB Bank olayı ve sonrasındaki gelişmeleri bilmezseniz 15 Temmuz’u bilmezsiniz. Balyoz, Ayışığı, Yakomaz ve benzeri hazırlıkları bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz. Eğer 2005’te ki gelişmeleri bilmezseniz 15 Temmuz’u bilmezsiniz. Eğer 2007 Cumhurbaşkanlığı Seçim sürecini e-muhtarı dönemini bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz. Eğer 2009 Muhsin Yazıcıoğlu suikastını bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz. Eğer 2009 dünya ekonomik krizini bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz. Eğer Gezi kalkışmasını bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz. Eğer 2014’te yaşananları bilmezseniz 15 Temmuz’u bilmezsiniz. Eğer Davutoğlu’nun 21 aylık Başbakanlık döneminde yaşananları bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz.

Eğer Türkiye’nin 2002’den 2008’e kadar ki sürede milli gelirinin 2 bin dolarlardan 12 bin dolarlara yükselmesinden telaşlanan mihrakları bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemezsiniz.

Hepsinden önemlisi eğer 11 Ülkenin imza koyduğu Lozan Anlaşması ve onun eklerindeki gerçekleri bilmezseniz 15 Temmuz’u bilemez ve anlayamazsınız.

Darbe ve darbe zihniyeti tekdir. Sadece darbeci ve giydiği üniforma fark eder. Bir dönem Ergenekon elbisesi giyer, bir dönem batı, bir dönem NATO, bir dönem FETÖ gömleği giyer. Eğer giydiği üniformaya, giydiği elbiseye göre anlamaya çalışırsanız yanılırsınız. Çünkü kılık değiştirmekte, surat değiştirmekte bukalemun gibi renk değiştirmekte ustadırlar.

Bu zihniyeti alt ettiğinizi zannettiğiniz anda yanı başınızda en yakın bürokratınız, en yakın danışmanınız, en yakın akrabanız, en yakın dostunuz, en yakın müttefikiniz, en yakın dava arkadaşınız, en güvendiğiniz olarak biter. Sonrasında hakiki dostlarınız, hakiki sevdikleriniz, hakiki sevenleriniz uzaklarda kalır yanınıza dahi yaklaşamaz. İşte asıl darbeyi işte o zaman yemiş olursunuz.

Darbe zihniyetinin dengesinden hayır gelmez. Darbe zihniyetinin şerrinden emin olmanın tek yolu başını ezmekten geçer. Darbe zihniyetinden kurtulmanın yolu kesip atmaktır.

15 Temmuz’da bu millet üstüne düşeni yapmıştır. Destanını yazmıştır. Milletin yazdığı destana layık olmak gerek. Layık olunduğu ölçü de ayakta durulur.

Unutmamak gerekir. Türkiye’nin darbeler tarihi ekonomik, askeri, siyasi ve sosyal açıdan hep yükselme ivmesi yaşamaya başladığı dönemlere rastlar. 15 Temmuz darbesi Türkiye’nin orta gelir tuzağına düşürülmesi girişimidir. Darbeler Türkiye’nin Lozan Anlaşması çerçevesine çekilmesi girişimleridir.

15 Temmuz’u birde yazdığımız açılardan okumak gerekir. Aksi halde dar kalıplarda kalıp boşa vakit harcamaya devam ederiz.

Türkiye’de darbeler hep aynı şekilde değil metotları hep değişir. Kimse 15 Temmuz gibi bir darbe değil yeni kılık değiştirerek gelecektir. Dikkatli olmak gerekir.

Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…