28 Şubat, sadece o günkü MGK toplantısından ibaret değil. Öncesi ve sonrası var. Refahyol hükümeti istifaya zorlandı. Meclis işlevsiz hale getirildi. Adını sürecin aktörleri koydu zaten: ‘Postmodern darbe’ diye.
Bir darbe yani. Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak ‘postmodern darbe’ derken, İkinci Başkan Çevir Bir, Sincan caddelerinde yürüyen tankların ‘balans ayarı’ yaptığını söyledi. Darbe postmodern ama tankı, tüfeği de var. Üstelik siyasetle de sınırlı değil. Her alana müdahaleyi hedefledi. O yüzden ‘1000 yıl sürecek’ dendi.
 Bütün demokratik ülkelerde darbeler anayasal suç olduğuna göre 28 Şubat’ın yargılanması kaçınılmazdı. Şartlar olgunlaşınca yargı harekete geçti. Önceki gün adlî yılla birlikte dava başladı. 28 Şubat’ın kudretli generalleri sanık sandalyesine oturdu. Tutuksuz yargılanan dönemin Genelkurmay Başkanı Karadayı ‘sağlık sorunları’ nedeniyle duruşmaya gelmedi.  Karadayı’sız bir 28 Şubat düşünülemez. Çevik Bir ihbar mektubunda “Her şeyden haberi var.” dedi. Karadayı’nın siyasete ilgisi 28 Şubat’la sınırlı kalmadı. 2007’de cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale etti. Yüce Divan tartışması yine yaşandı. Avukatları, Karadayı’nın Yüce Divan’da yargılanması gerektiğini savundu. İlker Başbuğ’da olduğu gibi. Başbuğ’a ‘hayır’ diyen yargının Karadayı’ya ‘evet’ demesi mümkün değildi.
 28 Şubat MGK’dan ibaret değil ama ‘toplantıda konuşulanlar ve alınan kararlar’ çok önemli. Kamuoyu 9 saat süren o zirvenin perde arkası ve kararlarla ilgili çok şeyi biliyor aslında. Ama her şeyi değil. Mahkeme kamuoyuna yansıyan malumatlara göre karar vermez. Kozmik dokümanları görmek zorunda. İlk duruşmada ‘MGK’nın karar ve tutanakları göndermediği’ söylendi. Demokratikleşme sürecinde MGK Genel Sekreterliği’nin de yapısı değişti. Askerin yerini siviller aldı. Genel Sekreter koltuğunda orgeneral oturuyordu, reformdan sonra yerini sivil idarecilere bıraktı. Şu anki Genel Sekreter Muammer Türker. Türker, Hakkâri valisiydi. Görev yaptığı süre içinde terör bölgesinde devletin yumuşak yüzünü gösterdi. Hakkâri’nin en çok sevdiği valilerden biri oldu. Genel Sekreter koltuğunda bir yılı geride bırakan Türker’den geçmişin refleksleriyle hareket etmesi beklenmemeli. Sivil ve demokrat karakterinden tehlikenin kol gezdiği terör bölgesinde bile taviz vermedi.  
Mahkemenin MGK’dan istediği ‘karar ve tutanaklar’ değil. Toplantıda konuşulanların kamuoyuna açıklanıp açıklanmadığını sordu. Açıklandı ise bir nüshasını istedi. MGK ‘Açıklanmadığı...’ yönünde cevap verdi. Eksik talep söz konusu. Mahkemenin sorusunu ve talebini anlamak zor. Nitekim yadırgayanlar çok oldu. Mevzuata göre mahkeme her türlü kozmik bilgiyi, karar ve tutanakları görme hakkına sahip. Savcının durumu farklı. Aynı tartışma soruşturma sırasında da gündeme gelmişti. Yasalara göre kozmik dokümanlar iddia makamıyla paylaşılmıyor. O hak sadece mahkemenin. Hâkimler isterse 28 Şubat’ın karar ve tutanaklarına ulaşabilir. Genel Sekreterlik talep gelmesi halinde dokümanların mahkemeye sunulacağını resmen açıkladı. Mahkeme de talep etmeli. Muğlâk ve belli belirsiz değil, net ifadelerle istemeli. Aksi düşünülemez.
28 Şubat, belge ve delili yönünden en güçlü davalardan... Genelkurmay, yargının istediği her dokümanı gönderdi. Her şey kamuoyunun gözleri önünde cereyan etti. İnkârı mümkün değil. Kanaatler Balyoz ve Ergenekon gibi sürece yayılmayacağı, kısa sürede karara bağlanacağı yönünde. Şu anki dosya sadece ‘BÇG’ ile sınırlı. 28 Şubat kararlarının uygulanması için yazı yazılan kurumlar arasında Genelkurmay yok. BÇG’nin yasal dayanağı olmadığı gibi 28 Şubat kararlarının da arkasına sığınamaz.  
28 Şubat’ın başka parçaları da var. İddianamede ipuçlarını görmek mümkün. Yargı süreci 1000 yıl sürmese de ‘postmodern darbenin’ birden fazla davaya konu olması güçlü ihtimal.