İşlerin zihinsel yoğunluğundan fuar gibi festival gibi bazı önemli etkinlikleri büyük ölçüde kaçırıyoruz. Ankara 10. Kitap Fuarı içinde bu geçerliydi aslında. Çünkü kızım Tuba fuara gideli 3-4 gün olmuştu. Bitmiştir diye düşündüm.

Fakat kadim dostum Mehmet Aycı’nın  ‘İKİ YÜZ’ isimli kitabının imza günü mesajı ile fuarın bitmediğini anlayarak sevindim. Hem dostumuzu imza gününde yalnız bırakmamak hem de bu bahane ile fuarı gözlemlemek istedim. Cuma namazı sonrası yolumun üstündeki büroya taşınan Avukat Dostum Gazi Özcan’nın ziyaretini de o arada çıkarayım dedim.

Dost ziyaretinin ardından ATO Kongre Merkezinin yolunu tuttum., AK Parti Genel Merkezi’nin bulunduğu cadde üzerinde.

Fuar alanının önüne geldiğimizde büyük bir hareketlilikle karşılaştım.

Fuar kapalı bir alan olduğundan hareketliliğin dışarıya kadar taştığını fark ettim. Hem de kalabalık tek düze değildi. Genci- ihtiyarı, erkeği-bayanı, kravatlısı-kazaklısı her türden insan siması ile karşı karşıya kaldım. Bu duruma sevindim. Daha kitaba olan aşkın bitmediğini düşünerek.

Özellikle çok sayıda okulun servislerle öğrencileri fuara getirdiğini fark ettim. Yarıyıl tatili öncesi öğrenciler için güzel fırsat.

Alana girmek için kapılara yöneldiğimiz de giriş ücretinin 2 TL olduğunu öğrendik. Fakat herkesin itiraz etmeden bu parayı verdiğini gördüm.

İçeri girince hiçte beklemediğim muhteşem manzara ile karşılaştım. Dev alanda tek boş alan kalmamak şartı ile her taraf stanttı. Dışarıdaki kalabalığın fevkinde arı kovanı gibi içerisi. Stantların önünde meraklı ve ilgili gözleri görmek mümkün.

Mehmet Aycı’nın imza standını ararken, salonu dolaşmaya başladım. Bildiğim bilmediğim onlarca yayınevi isimleri önüme dizildi. YKY, OTDÜ, Kaynak, İletişim, Ötüken, Akçağ, Elma, Kripto, Semerkant, Alperen, Dergah, Server, Martı, ADD, Weşanen J&J yayınları ilk etapta gözüme parpanlar.

Stantların önemli kısmında yazarların vesikalıkları var. Karşıma Nihat Genç, Metin Fevzioğlu, Saygı Öztürk, Anıl Çeçen, Engin Alan aynı karede çıktı.

En muhteşem yer ise resmen İstanbul Sahaflar Çarşısı’nın olduğu gibi taşındığı ‘Sahaflar Sokağı’ bölümü. Yalnız bir kez daha hayıflandım. Osmanlıca konusunda. Çünkü Osmanlıca bazı nadide eserlerin olduğunu bu işi bilenlerle karşılaşınca anlıyorsunuz.

Ankara 10. Kitap Fuarı, her görüşten yayınevini, her görüşten kitabı, her görüşten profili yakalamayı başarmış. Fuarın içi Türkiye mozaiğinin bütün renklerinin uyum içinde yaşadığının adeta temsili gibi.

O kadar büyük salonda tanıdık simalara rastlama imkanını zor buldum. Özel standın da Süleyman Koçabaş’la biraz sohbet ettik. Sahaflar bölümünde Ulaştırma eski Bakanı Enis Öksüz’le karşılaştık.

Salonu iki defa dolaşmama rağmen Mehmet Aycı’nın olduğu Hece ve Cümle standını bulamadım. Sonunda Aycı’yı aramak zorunda kaldım.  Bulunması biraz zor stant. Olduğu yer sanki onlara özel gibi. 

Dost ortamının önemli olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz. Çünkü vardığımızda tanıdık simalar sizi heyecanlandırıyor. Uzun süredir görüşmediğim Hece ve Cümle’den Faruk Ergezen orada. Ali Sali ve kıymetli eşleri de var. Daha ayakta iken Fatih Bayhan ve yanında çelimsiz bir görünüme sahip biri ki, tanıyorum diyeceğim derken çıkarıyorum. Bir dönemin Doğu’nun Başbuğu Yılma Durak geliyor. Uzun boyu ve kalender tavırları ile her zaman farkı fark edilen Ebubekir Kurban ve yanında Talip Işık. Bahadır İslam peşinden geliyor.

Sabahtan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr Sema Ramazanoğlu’nun fuara geldiğini Talip Işık’tan öğreniyoruz.

Stantta otururken karşıdan Meclis Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya’nın hızla Sahaflar sokağına doğru geçtiğini gördüm. Durum sonra anlaşıldı. Geri dönüşünde Hece-Cümle standına davet edilince Mehmet Aycı dostumuz anlattı. İyimaya onu tanımasa da o çok iyi tanıyor. Tam anlamı ile bir Sahaf kurdu. Kütüphanesinde bir birinden kıymetli 35 bin nadide eser bulunuyor. İyimaya sahaflarda bulduğu yeni iki kitabı poşetten çıkarıp bize gösteriyor. Osmanlıcasının da çok iyi olduğunu o kitaplardan paragraflar okuyunca anlıyoruz. 

Bu arada Ebubekir Kurban’dan Bülent Akyürek’in kitaplarını imzalamaya geleceğini de öğrenince orası da gündemimize düşüyor.

Aycı dostumuzun yakından tanıdığı yaşarken değerleri bilinmesi gereken 200 kişinin portresini içeren ‘İKİ YÜZ’ adlı kitabını özel olarak imzalatıyoruz. Bu kitap Mehmet Aycı’nın dostane üslup ve farklılık arz eden yönleri ile kişileri özetleyen enfes bir çalışma.

Daha sonra Bülent Akyürek’in C4 standına geçiyoruz. Nüktedan. Görünce hemen arka tarafa davet ediyor. Uzun süre görüşmemiştik. Sohbetimiz uzuyor. Ciddi sağlık sorunları yaşadığını bu sohbet arasında fark ediyorum. Ama şikayetçi değil. Milyonlar satan kişisel gelişim furyası ile dalga geçtiği ‘İçimizdeki Öküze (Oha) Deyin’ kitabına ilginin devam ettiğini fark ediyorum.

Fuar bugün bitiyor. Ama ardında bizde böyle bir izlenim bırakarak.