ÜNLÜ atasözünü hepiniz bilirsiniz. 
Allah sevdiği kuluna eşeğini önce kaybettirir, sonra buldururmuş!
Demek ki Balıkesirli müteahhitler de Allah'ın sevdiği kullarıymış!
Sadece müteahhitler değil, sevgili belediye başkanı İsmail Ok 'da,  Yaradan'ın sevdiği kuluymuş. 
Yoksa halleri per-perişandı!
Bunu neden mi söylüyorum.
Hani şu MHP'li belediye meclisi üyesi müteahhit Faruk Demiraslan'ın rant getirisi yüksek Paşaalanı semtinde temelini attığı inşaatlarla ilgili gündeme gelen imardaki yüzde 5 yoğunluk uygulaması konusu var ya..
Biliyorsunuz durduk yere müthiş bir krize yolaçmıştı. 
Gazete Balıkesir'de yayınlanan haberler  üzerine paniğe kapılan belediyemiz, ateş olmayan yerden duman çıkartma hünerini göstermişti ruhsat işlemlerini durdurarak. 
İşte tam burada o ünlü atasözü geliyor akla.
Düz yolda giderken, ortalıkta tipi-kar, yağmur-çamur,  sis-pus yok iken eşek kayboldu!
Önce Belediye panikledi, ardından inşaat sektöründe 9.9 şiddettindeki depremin yarattığı sarsıntının benzeri hissedildi, büyük infial yaşandı. 
Eşeğin kaybolması üzerine, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olanların imdadına yetişen kim oldu dersiniz?
Tabii ki, sevgili başkanımızın "Sana hakkımızı helal etmiyorum. Ahirette 10 parmağım iki yakanda olacak" diye sitem ettiği, hakaretlerde bulunduğu, "derin gazeteci" diye itham ettiği bendeniz..
Çünkü, Belediyemiz, çözümü her fırsatta suçladığı Gazete Balıkesir'in önerisini uygulamaya geçirerek buldu. 
Nasıl mı?
***
Merak etmeyin anlatacağım birazdan.
Önce şunu söylemem gerek. 
Bu işin kaymağını da sayın başkanımız yedi. 
Kaymak derken farklı anlaşılmalara yol açmasın, yoksa yine hakkımızda suç duyurusunda bulunur neyimize lazım. 
Demek istediğimiz primi başkanımıza yazdı.
Müteahhit kardeşlerimize eşeği önce kaybettiren, ardından bulduğunu söyleyen belediye başkanımız Ok, inşaat sektörünün temsilcilerini topladı;
"Ben Belediye Başkanı olduğum sürece bu %5 ten Balıkesir' de herkes yararlanacak. Mecliste bunu kaldırmayacağım ve bu durumun her türlü hesabını vermeye hazırım" diyerek tabir yerindeyse hem şovunu yaptı, hemde iki gazeteciye karşı içinde olan sevgi (!) duygularını dışa vurdu.
***
Ortaya çıkan krizde asıl sorumlunun yönetiminde bulunduğu Belediye olduğu gerçeğini unutturmuş tabi!
Belediye yönetiminin paniğe kapılarak yarattığı kaosun krizin faturasını bize çıkarıp, bu kaos ortamını yaratan ekibini "tereyağından kıl çeker gibi" su yüzüne çıkarıvermiş!
İyi de eşşeği kaybeden ve kaybettiren biz değil ki!
Kaybettik diyen de sizsiniz, bulduk diyende.
***
O meşhur atasözünün anlamı, karşılığı ne diye baktığımda sözlüklere,
eksisözlükte şöyle bir cümle gözüme çarptı:
"Her türlü pazarlıkta akıllı pazarlıkçının genel geçer altın kuralı. 
Akıllı bir biçimde farkettirmeden uygulanırsa çok kazançlar sağlayan sistem."
Galiba bu yüzde 5 olayında belediyemizin, kendi kendine yarattığı ve ardından da "çözdük, %5’e devam demesi" de  buna benziyor. 
***
Şimdi gelelim mevzuumuzun asıl kısmına..
Yani Belediyemizin bize teşekkür etmesi gereken bölümüne. 
Bakın, kriz ortamını yaratıldığında Belediyemize nasıl bir öneride bulunmuşuz 27 Nisan 2012 tarihli  "Belediye yönetimi bu işin içinden nasıl çıkar?" adı altındaki yazımızda; 
"Kendi kalesine attığı golü çıkarmak ve inşaat sektöründe yarattığı infiali önlemek istiyorsa eğer Belediye yönetimi, şu mübarek Cuma gününde benden bir öneri.
Hiç Bandırma'daki gibi merdiven veya aydınlatma boşlukları gibi boş işlerle uğraşmayın. 
Ortada 1987 yılındaki meclis kararının iptali yönünde bir İdare Mahkemesi kararı olmadığına göre, kaldığınız yerden ruhsat işlemlerini yürütmek için talimatınızı verin.
Valiliğe yine yazı yazmışsınız duyduğumuza göre, bence verilecek cevabı bile beklemeyin. İşinize bakın..."
***
Sevgili belediye başkanımız, hiç sevmese de bizi, bir hafta önce yaptığımız bu önerimizi aynen dikkate aldı, kendi kalesine attığı golü çıkardı!
Şimdi bana bir teşekkür borcu olmasın da kime olsun dimi ama!!!
04 MAYIS 2012