Benim hemşehrilerim ayağa kalkmış!
Bölgede yapılacak 'katı atık depolama tesisine' karşı başkaldırmış!
Yerel gazetelerdeki haberlere göre, hemşehrilerimin isyanına
AK Parti, CHP, MHP ve Saadet Partisi destek vermiş. 
Başrolde CHP milletvekili Namık Havutça var. Hemen yanıbaşında partinin Balıkesir İl Başkanı Av. Muzaffer Mavuk.
Yine gazetelerde yer alan fotoğraflara bakılırsa bayram gibi gibi gün yaşamış benim memleketim. 
Yaşlı genç, kadın kız, çoluk çocuk meydana çıkmış, şenlik havasında protesto gösterisi yapmış.
Demokratik haklarıdır, bunu kullanacaklar elbette, benim devletine karşı  boynu kıldan ince olmuş, 'devletim her şeyin en iyisini bilir, yapar' anlayışına sahip ve bundan asla sapmamış olan hemşehrilerim. 
Bunu kullanırken de, oyuna gelmemek, neyin ne olduğunu bilmek, anlamak gerekiyor. 
Bildiğim kadarıyla bölgeye yapılması planlanan depolama tesisi için halkı bilgilendirmek, onların projeye ilişkin görüş ve önerilerini almak üzere toplantı düzenlendi.
Her nedense bir tek hemşehrim bile katılmadı, yapılacak işin ne olduğunu ve ne getirip götüreceğini öğrenemedi.
Keşke kelimesini kullanmayı asla sevmem ama, keşke katılsaydılar o toplantıya. 
Ne söyleyeceklerse orada dillendirseydiler.
Kayıt altına alınsaydı, tarihe not düşseydi hemşehrilerim. 
Belli ki, birilerinin dolduruşuna gelip böyle davrandılar. 
Aksi olsaydı eğer, benim hemşehrilerim önce neyin ne olduğunu öğrenir, ölçüp biçerdi. 
Ortada gerçekten zararlı birşey varsa, tek yürek, tek ses olup o işin yapılmasına mutlaka engel olurdu. 
BENİM HEMŞEHRİLERİMİ 
DOLDURUŞA GETİRENLER KİM?
Benim hemşehrilerim dolduruşa gelmezler aslında ama, bu kez ne olduğunu anlayamadım.
Ençok garibime giden de, birileri tarafından hazırlanıp çocukların ellerine tutuşturulan yaftalardaki sloganlar idi. 
Hele bunların içinde bir tanesi var ki, 
"El insaf!" dedirtiyor insanoğluna..
Bakın ne yazıyor bir çocuğun elinde taşıdığı yaftada: 
"40 can aldın yetmedi mi? Daha ne!!!!  istiyorsun????"
Bu yaftayla Odaköy'deki maden ocağında yaşanan iki ayrı grizu facialarında hayatlarını kaybedenlerin azraili olmakla suçlanıp hedef gösteriliyor Erhan Ortaköylü.
Şimdi de, o maden sahasına yapılacak tesisle yeni canları yok edeceğinin mesajı veriliyor.
İçinde Allah korkusu olan böyle bir ithamda bulunabilir mi? 
Hedef gösterebilir mi?
Hem kim isterdi ki, o lanet olası grizu facialarının yaşanmasını.
Bölge halkını iyi tanıdığım için bunları söylüyor, savunuyorum. 
Böyle bir ithamda ne bulunurlar, ne de bulunulmasına onay verirler. 
Belli ki oyuna geldiler. 
Diyeceğim şu;
Böyle bir yaftayı ancak tek bir kişi akıl edip hazırlar,
Ardından da çocukların eline tutuşturur..
Bu kişi kimdir derseniz;
O kişi provokatördür. 
Provokatörlük kimin ilgi veya uzmanlık alanı derseniz eğer; 
İş güçleri güçleri protesto, eylem, işgal olan ve kaoslardan medet ummayı alışkanlık haline getirenler kimlerse, provokatörlük de onlara mahsus bir iş dalıdır bizim ülkemizde..
BERGAMALI HOPDEDİKS VE
YEŞİLLER PARTİSİNİN PERUKLU BAŞKANI..
Sanılmasın ki, burada birilerinin avukatlığını yapıyoruz. 
Asla..
Çevreye, doğaya ve herşeyden önemlisi bir tek canlının bile canını tehdit edecek, alacak bir işin yapılmasını istememiz, buna onay vermemiz mümkün mü?
Milyon dolarlar olsa da getirisi o yatırımın, bir insan hayatı kadar önemi yoktur benim için. 
Bunları yazarken aklıma, Havran Küçükdere'deki altın madeniyle ilgili yıllar önce yapılan eylemler aklıma geldi. 
15-20 yıl öncesiydi sanırım. 
Yeşiller Partisi diye bir parti vardı. Bu partinin peruğuyla nam salan İl Başkanı merhum Şerafettin Arman, Balıkesir'i ayağa kaldırırken, "Bergamalı Hopdediks" ve ekibi de desteğe gelmişti.
Tıpkı bugün Dursunbey'de yaşadığımız eylemler gerçekleştirilmiş, benzeri yaftalar taşınmış, sloganlar atılmıştı. "İstemezük" diye boğazlar yırtılırcasına bağırılmıştı!
Sonuç malum!
Ne zehirlenen oldu, ne ölen, ne de doğa tahrip oldu. 
Diyeceğim şu; 
Bir işin aslını-astarını öğrenmeden provokatörlerin oyununa gelmeyin. Alet olmayın. 
Hem düşünsenize bir kere; 
Hangi devletin, hangi kurumu kendi vatandaşına zarar verecek bir faaliyete bile bile izin verir?
Bunun aksini düşünmek bile sakat bir bakış ve anlayıştır bence..
KURALIM İDAM SEPHASINI,
İPİNİ ÇEKELİM BİRLİKTE!
Neden mi böyle söylüyorum.
Bilip bilmeden, sorup soruşturmadan birilerinin gazına gelen, provokatörlerin ekmeğine yağ süren davranışlar içerisine girilmesi; değişen, gelişen yeni Türkiye'ye yakışmıyor çünkü..
Odaköy'e "1. ve 2. sınıf düzenli depolama tesisi" yapılacağını duyduğumda önce Dursunbey'deki gazetecileri aradım, "Neyin nesidir?" diye sordum.
"Bizde tam olarak birşey bilmiyoruz. Duyduğumuza göre, zehirli atıklar burada depolanacakmış. Hayvanlarımız ölecek, insan sağlığı tehdit altında olacakmış" şeklinde oldu aldığım karşılık. 
Belediye Başkanı M. Ruhi Yılmaz'ı aradım.  Hocam da benzeri cevaplar verdi. 
Ardında, Şentaş'ın sahibi Erhan Ortaköylü'yle paylaştım hemşehrilerimin kaygılarını..
"Birinci ve ikinci sınıf atık depolama sahası yapılacak. Bölgede yaşayan insanlar kimyasal olduğunu, radyasyon yayacağını düşünüyor. Ancak bu doğru değil. Yaklaşık 30 yıldır bölgede iş yapıyorum. Bölge halkına bugüne kadar yalan söylemedim. Ne çevreye ne bölge insanına zarar gelebilecek bir işin içinde asla olmam" dedi. 
Erhan Ortaköylü'yü iyi tanırım.
Sözünün eri olan tanıdığım ender isimlerden biridir. 
Bilirsiniz söz; namustur, güvendir, ödevdir, borçtur..
Onun için, "40 can aldın, yetmedi mi?" diyen provokatörlere alet olmadan önce; bir bekleyelim bakalım, devletimizin yetkili kurumlarının ve işin uzmanlarının vereceği kararı..
Ondan sonra kurulacaksa idam sephası, kuralım.. İpini birlikte çekelim!
30 NİSAN 2012