Yorucu bir haftayı geride bıraktık.
Hangi anda çekip gideceğimizi Yaradan biliyor ama, 
Ömürlerimizden bir hafta daha eksildiği kesin. 
Şükür etmek gerekiyor hem bugünlere ulaştığımıza, hem de sağlıklı şekilde nefes alıp verebildiğimize..
Hayatın yorucu ve zor olduğu kesin. 
Yaşamın bir o kadar da güzel olduğu tartışmasız gerçek. 
Elbette zaman zaman acılarla karşılıyoruz. 
Sizlerde karşılaştıysanız veya karşılaşırsanız bundan sonra; 
Benim gibi "imtihan" olarak görün, niteleyin o anları..
Böyle baktığınızda o zor günlerinize, anlarınıza,
İnanın, hayatınız değişecek, yaşama farklı pencereden bakacaksınız..
Gün gelecek, en yakınınızdaki, "dostum, arkadaşım, sırdaşım" dediğiniz kişi size satacak, yarı yolda bırakacak, hayal dünyasında yaşadıklarını gerçek gibi anlatıp size leke sürmeye çalışıp su yüzüne çıkmaya çalışacak ama, 
Umrunuzda bile olmayacak. 
Hatta size bunu yapanlara acıyıp, dua edeceksiniz selamete erişmeleri amacıyla..
İşte size daha iyi anlayabileceğiniz,
Yorucu bir haftanın ardından, 
Yakınlarınızla birlikte geçireceğiniz tatil gününde
Üzerinde düşünme ve kendinize pay çıkarabileceğiniz bir hikaye..

***
Adam ve hayattaki tek arkadaşı olan köpeği bir kazada birlikte ölmüşlerdi..
Gökyüzüne çıktıktan sonra bembeyaz bulutların arasında dolaşmaya başladılar.. 
Adam çok susamıştı... 
Biraz su bulabilmek ümidiyle yürümeye devam ederken, birden kendilerini muhteşem bir görüntünün karşısında buldular.
Rengarenk çiçeklerle süslü bir bahçe, altından yapılmış bir bahçe kapısı ve onları karşılayan beyazlar içinde bir kadın.
Adam köpeğiyle birlikte kadına yaklaştı ve sordu:
"Affedersiniz... Burası neresi?"
Kadın ona gülümsedi: 
"Burası Cennet, efendim
Adam bunun üzerine sevinçle;
"Harika...!!!" dedi. "Peki bana biraz su verebilir misiniz? Gerçekten çok susadım.."
Kadın cevap verdi: 
"Tabi efendim, içeri girin... İçeride dilediğiniz kadar su bulabilirsiniz.."
Böylece adam köpeğine döndü;
"Hadi oğlum içeri giriyoruz" diyerek kapıya yürüdü... 
Ama kadın onu birden durdurdu: 
"Üzgünüm efendim, köpeğiniz sizinle gelemez.. hayvanları içeri almıyoruz..." 
Bunun üzerine adam bir an durdu.. düşündü... ve geri dönüp köpeğiyle birlikte geldikleri yolun tam ters yönünde yürümeye devam etti... 
Bir süre geçtikten sonra kendilerini bu kez tozlu çamurlu bir yolda buldular ve yolun sonunda karşılarına çiftlik girişini andıran bir kapıyla yırtık pırtık elbiseli bir dede çıktı...
Adam sordu:
"Affedersiniz.... bana biraz su verebilir misiniz?" 
Dede "İçeri gel" dedi..  "Kapıdan girdikten sonra sağ tarafta bir çeşme var..."
Adam sordu:
"Peki arkadaşım da benimle gelip oradan su içebilir mi?" 
Dede "Tabii..." karşılığını vererek devam etti;
"Çeşmenin yanında köpeğinin de su içebileceği bir kap bulacaksın..."
Bunun üzerine adam kapıdan girdi... biraz yürüdükten sonra sağ tarafta çeşmeyi buldu.. Adam çeşmeden köpek de oracıktaki kaptan doya doya içerek susuzluklarını giderdiler..
Derken adam geri giderek girişte bekleyen dedeye sordu:
"Su için çok teşekkür ederim... Peki burası neresi..?" 
Dede "Burası cennet" dedi.
Bunu duyan adam şaşırdı: 
"Ama nasıl olur..? Az önce burası gibi kırık dökük olmayan muhteşem bir yere gittik ve orasının da Cennet olduğunu söylediler..."
Dede :
u rengarenk çiçeklerle süslü altın kapılı yer mi?" dedi... " Ama orası Cehennem.."
Adam iyice şaşırmıştı: 
"Peki ama orası sizin adınızı kullanarak insanları kandırıyor diye hiç kızmıyor musunuz..?"
Dede gülümsedi: 
"Kızmıyoruz...  Kızmıyoruz çünkü onlar kendi çıkarı için en iyi arkadaşını yarı yolda bırakanları Cennet'ten uzak tutuyorlar..."

***
Gökten elmalar düştü; 
Arkadaşını, dostunu yarı yolda bırakmayanların ve yolundan sapmayanların başına...!
...