BALIKESİR'in gündemini sanayi ve ticaret odalarının seçimleri belirledi ay başından buyana. 
Mecburen kendimizi vermek durumundaydık kentin gündemine..
Sokakta, caddede, kahvede, iş ve esnaf dünyasında..
Karşılaştığımız her vatandaş, her dost ve arkadaşın bize yöneltip, düşüncemizi merak ettiği tek soruydu çünkü oda seçimleri. 
Öyle olunca Güneydoğu izlenimlerimizi aktarmayı kısa süreliğine askıya almak zorunda kaldık.
Allah'a şükürler olsun kazasız-belasız tamamlandı, sonucu merakla beklenen seçim. 
En başından itibaren altını kalın kalın çizerek söylediğim gibi kaybedeni yok bu seçimin. 
Tek kazananı var; Balıkesir..
Kaybeden ve kazanan tarafıyla bakıldığında da değişmez tek gerçek bu. 
Neden derseniz; 
Kaybedeni ders alıp kazançlı çıktı. 
Kazanan tarafın ise kutlamaya, sevinmeye zamanı yok.  Çok çalışıp üretmek ve Balıkesir'e kazandırmak zorunda.
Dolayısıyla tek kazanan Balıkesir oldu. 
Nokta koyalım o sürece, devam edelim ülkemizin bugününü, yarınlarını ilgilendiren önemli sürece..
***
‘Sıradışı Vali’ Yılmaz Arslan ile
önemli süreçte buluşmak varmış
Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti, Güneydoğu'ya çözüm süreci kapsamında güzel olduğu kadar anlamlı bir organizasyona imza attı. 
Aslında 'adam gibi adam' diyebileceğim güzel insanlar arasındaki  Yılmaz Arslan'ın Batman Valiliği'ne atandığı günden buyana planlarımızda vardı Güneydoğu ziyareti.
İşler, güçler, projeler derken bir türlü gidemedik. Sekiz ay sonrasına nasipmiş. 
İyi ki bugünlere nasip olmuş. Daha öncesi gitseydik, geçmişten farklı bir hava teneffüs edemeyecek, Ege'den, Marmara'dan bakarak çözüm sürecinin değerini anlamakta zorlanabilecektik. 
Balıkesir'den Zafer Akpınar, Taşkın Sarıca, Ümit Ulus, Melih Gasgar, Mahmut Acaröz, Levent Uysal, Ernur Çağır, Bandırma'dan İbrahim Aldemir, Erdek'ten Yaşar Mehmet Akif Ertan, Edremit'ten Enver Dolgun, Ayvalık'tan Selahattin Yay'la birlikte çıktığımız güneydoğu yolculuğu dört gün sürdü. 
Diyarbakır, Batman, Mardin, Siirt  ve ilçelerinde üst düzey yöneticilerle buluştuk, konuştuk, bölgeyi onlardan dinlemekte yetinmedik. Sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ettik, bölge halkını dinledik, merak edilen soruları yönelttik, beklentilerini ilk ağızdan işittik.
Bölgenin nabzını tutma fırsatı bulduk.
Daha öncede söylemiştim, anlatmak zor bölgeyi. 
Mutlaka gidip görmeniz, yaşamanız gerekiyor. 
***
Petroldan doğan şehir Batman
Balıkesirle  kıyaslanır mı?
Gördüğüm manzarayı paylaşmam gerek yine de. 
Belki içinizden tepki koyacaklar çıkacak, ama yaşadığımız süreci de dikkate alıp en azından tarihe not olarak kalmasını istiyorum aktaracaklarımın.
Bugün sadece Batman'dan bahsetmek istiyorum.  
Diyarbakır, Mardin ve Siirt'te gördüklerimi, yaşadıklarımı ve vatandaşlarda konuştuktan sonra hissettiklerimi de anlatacağım, ama "Petrolden doğan şehir Batman"a ayrı bir sayfa açmak istiyorum. 
Gitmeden önce ekipteki arkadaşlara "Batman'ı gördüğünüzde şaşırıp kalacaksınız. Tahminleriniz alt üst olacak. Ön yargılarınız kırılacak. Balıkesirle kıyasladığınızda içinize bir hüzün çökebilir" demiştim. 
Batman,  gerçekten görülmesi gereken bir şehir. 
Modern ve yaşanabilir kent anlayışında Kayseri, Gaziantep ve Konya kadar olmasa da, yerel yöneticilerin mutlaka gidip görmesi, kendi paylarına dersini alması gereken bir şehir. 
Ayrı bir yazı konusu bu, geçelim.
***
Geri adım atanı tarihin
afetmeyeceği günlerdeyiz
Batman çok hareketli. 
Her yerde olduğu gibi petrol kentinde de gündem tek.
Çözüm süreci ve barış.
Gittiğimiz her yerde, karşılaştığımız her kişiyle çözüm süreci konuşuldu.
Bizlere ev sahipliği yaptığı kahvaltının ardından Gazeteciler Cemiyeti'nde sohbet ettiğimiz BDP'li Belediye Başkan Vekili Serhat Temel, arkadaşlarımızın yönelttiği sorulara yanıt verirken çok samimiydi.
Geri dönüşü olmayan yola girildiğini ve geri adım atanın yok olacağını vurgulayan Temel'in; 
 “Artık yeter. 30 yıldır akan kan dursun. Birileri bu kaos ve çatışma ortamından nemalanacak diye çatışmanın devam etmesine göz yumulmamalı. Gözyaşı dinmeli, kardeşliğimizin tescili sağlanmalı. Silahlar susturulup hemen barış ortamına geçilmeli” ifadeleri hepimizi etkiledi.
Barış diye bağırmak isteyen isim
BDP'li başkan vekili, 90'lı yılların başına kadar var olan ayrı devlet arzularının ise 2000'li yıllarla birlikte geçerliliğini ve gerçekliğini yitirdiğini, "Kurtuluş savaşında da birdik, beraberdik. Bugünde biriz, beraberiz. Dilimiz farklı olsa da, dinimizde aynı" diyerek söylüyordu.  Ayrı bir devlet sözünü bölgede tek bir kişiden işitmedik. Ama şunu istiyorlar, “Yerel yönetimler özerk olsun, yerinden yönetim anlayışı gelsin. Polis ve Asker dışında her işin sorumluğu yerel yönetimde olsun.. Hak ve özgürlükler genişletilsin. Yeni anayasada bunlara öncelik verilsin.”
Benimle birlikte 12 meslektaşıma, bölgedeki arkadaşlarıyla güzel bir ev sahipliği yapan Batman Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Arif Aslan, geri dönüşü olmayan bir yola girildiğine vurgu yaparak “Kardeşin kardeşe kucak açma sürecindeyiz, milyonlarca kez barış barış diye bağırmak istiyorum” ifadesini kullanıyordu. 
***
Bizim ekiptekiler adına çok sıcak bir temastı bu. 
Ardından esnaf ziyaretleri, sokak ve kahve sohbetleri.. 
Hepsinde gündem aynı: “Çözüm süreci”.
Esnaf memnun, halk büyük beklenti içinde, sanayici umutlu.
Daha önceki gidişimde, zorunlu hizmet süresinin biteceği günü tezkere bekleyen askerler gibi sayıp çetele tutan kamu görevliside göremedim.
Polisi, öğretmeni, amiri ve memuru.. Rahatlamışlar. Bu yüzlerine yansıyor. 
Çözüm sürecine tam destek var.
Herkes üst düzey beklenti içinde.
Kısa süre sonra  herşeyin daha iyi olacağı görüşü hakim herkeste, herkesimde.
Mermerden seramike , mobilyadan cama, tekstilden plastike, yapı kimyasallarından çaya Batman Organize Sanayi Bölgesi bizim OSB kadar olmasada canlı ve hareketli.
Balıkesir'deki gibi Batman'da da bölge halkının sevip sahipliğindiğine tanık olduğumuz Vali Yılmaz Arslan,  çok sayıda talep gelmesi üzerine, yeni yatırımlara yer tahsisi için OSB'yi büyütme kararı aldıklarını söylüyor. 
Gördüklerimiz, barışın tam anlamıyla sağlandığında, başta Batman olmak üzere tüm bölge şaha kalkmaya ve uçuşa geçmeye hazır olduğunun işareti gibi..
***
Balıkesirliyiz
dediğimizde tepkileri ilginçti
Batman, bölgenin en gelişmiş kentlerinden biri.
Balıkesir'de bile bulunmayan görkemli alışveriş merkezleri cıvıl cıvıl..
Bölge halkı sokakta, işyerinde, alışverişte, parkta ve çay ocağında.
Artık bitsin, çok kan aktı, yeter artık diyorlar.
Artık eski günler hiç olmasın, bir daha geri gelmesin istiyorlar.
Önce barış, sonra çözüm ardından da kalkınma hayal ediyorlar.
Konuştuğumuz herkesin dilinden üç kelime çıkıyor:
Barış.. Çözüm.. Kardeşlik..
Bu sözler, bölge halkının çözüme bakışını da, beklentilerini de geleceğini de anlatıyor.
Balıkesir'den geldiğimizi öğrendiklerinde ise, daha bir umutlu, daha bir sıcak kanlı, daha bir neşeli oluyor. 
Gecenin 02.00'sine kadar yaşamın sürdüğü Turgut Özal Bulvarı'nda konuştuğum bir taksici; "Sizleri burada gördüğümüzde, kendimizi daha özgür ve daha güvende hissediyoruz.  Biz, kardeşliğin getirdiği bu ruh halini ilk defa hissediyoruz” diyordu..
***
Kaygı yok değil bölge halkında.. 
Var.. 
Önyargı çekincesi, kaygısı var. 
"Barışı bize değil, batıya anlatın" sözleriyle bir anlamda bu kaygılarına vurgu yapıyorlar. 
Uzatılan zeytin dalına sımsıkı yapışmışlar, bırakan taraf kesinlikle olmak istemiyorlar. 
Güneylisi, kuzeylisi, batılısıyla kardeşce yaşamak, ülkenin güzelliklerini, zenginliklerini birlikte paylaşmayı istiyorlar. 
Bu gezinin bizde bıraktığı veya düşünmeye sevk ettiği nokta ise, doğru olmayan bir ön yargı.
Gidip görmeyenin bu önyargılarından kurtulabilmesi için çözümsüzlüğü çözüm olarak görmekten kendini kurtarması gerekiyor.
***
“Bu adamlara selam vermem” diyen gazeteci
Şunu da eklemem gerek.
Anlattıklarımın daha anlaşılabilir olabilmesi adına..
Gazeteciler Cemiyeti kafilesinde yer alan arkadaşların Güneydoğu’ya ilk gidişiydi. 
Hatta içlerinde ilk kez uçağa binenleri vardı.
Endişeliydi birçoğu. 
Nasıl bir manzarayla karşılaşacaklarını bilemedikleri için. 
Önyargıları vardı bazılarının. 
Bölge insanının tamamına örgüt üyesi veya sempatizanı gözüyle bakıyordu. Kimi “Ellerini bile sıkmam hainlerin” düşüncesindeydi. 
Gidip gördüklerinde, yaşadıklarında hiçbir şeyin düşündükleri veya beyinlerinde kurguladıkları gibi olmadığını anladı arkadaşlarımız.. Ellerini sıkmak bir yana, kucaklaşıp yeniden buluşmanın planını bile yaptı.
“Ne olursa, olsun.. Barış gelsin..” demeye başladıklarını görmek, önyargılarını yok etmeyi başardıklarını hissetmek bölgeye yaptığımız gezinin anlamını bir kat daha arttırdı.  
Vesile olanlardan Allah razı olsun!
***
Sözün özü
Diyarbakır, Mardin, Siirt ve Batman çözüm sürecine de hazır barışa da.
Türkiye'nin aydınlık yarınlarını teminat altına alacak bir süreçteyiz. 
Yeter ki bu süreci baltalamak isteyenlere fırsat verilmesin, provokasyonlara karşı uyanık ve dikkatli olunsun..
***
Lanetliyorum
‘Ya sabır’ diyorum!
Yukarıdaki düşüncelerimi yazıya döktüğüm sırada, ajanslardan gelen haber kalbime, beynime kurşun sıkılmışcasına yaraladı beni. 
Ülke olarak tarihi sınavın arefesindeyken Hatay Reyhanlı’da yaşanan olay acı olduğu kadar düşündürücü.Buradaki patlamalar sonucu 40 kişi öldü, 29'u ağır 100 insanımız yaralandı.
Olayda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa diliyorum. Saldırıyı lanetliyorum. 
Saldırı nereden, nasıl geldi, hangi karanlık güçlerin talimatıyla hangi taşeron örgüt tarafından gerçekleştirildi henüz bilinmiyor.
Barış, kardeşlik havasından rahatsızlık duyanlar, böyle bir ortamın oluşmasını hazmedemeyen vatan hainleri ancak böylesine insanlık dışı eylemlere başvurabilir.
Aydınlatıldığında, bunu kim planlayıp gerçekleştirmişse arkasındaki güç ne olursa  olsun hesabı sorulacaktır. Bu güç ve iradeye sahip ülke olduğumuzun bilincindeyim. 
Şu anda yapmamız gereken en doğru, en sağlıklı yaklaşım sabırdır. 
Sabır her şeyin en iyi ilacıdır.
Sabır, azim ve kararlılık göstermeye değer bir şeydir.
Bekleyip görmek gerek...
.....