100 yıl öncesi Balıkesir ile bugünkü Balıkesir’in değişimi ve gelişimi, Türkiye’nin 100 yıllık gelişimi ve değişimi ile aynıdır. Türkiye’nin toplumsal genel yapısı içinde İstanbul’a oldukça yakın, tren-vapur bağlantısıyla bir günde ulaşılabilen bir şehir olan Balıkesir başkentteki bütün sosyal ve siyasal hareketlerden etkilenmiştir.

2.Meşrutiyet ile başlayan siyasi kutuplaşma içinde o zamanın Balıkesir gençleri 1913'de Balıkesir’e Mutasarrıf olarak gelen İttihad ve Terakki Partisi önde gelenlerinden Doktor Reşit Bey’den etkilenmişler, onun gençler arasında yaptığı çalışmalarla Balıkesir “İttihadçı” olmuştu.

Doktor Reşit Bey, “Okuma Yurdu”nu kurmuş, bütün Balıkesir gençlerini akşamları burada toplayarak onlara dünya siyaseti, Türkiye siyaseti, iktisadi, kültürel dersler vermiş, konuşmalar yapmış, tiyatrolar hazırlatmış, İstanbul’dan getirttiği filmleri izletmiş, Türkçe ve yabancı dillerde gazete, dergi, kitap okutmuş, onlara konferanslar vermiş ve verdirmişti.

Balıkesir’in Millî Mücadele’ye ilk başlayan şehir olmasında İttihadçı olması yatar. İşgal yıllarında Damat Ferit’in Hürriyet ve İtilâf Partisi yanlıları Yunanlılarla işbirliği içinde girerken, Balıkesirlilerin Yunan sürülerine on üç buçuk ay göğüs gererek etten, kemikten siper alıp, sonuna kadar Mustafa Kemal Paşa’nın yanında yer almalarında bu siyasi tavırla olmuştur.

Kültürel açıdan Balıkesir’de ilk tiyatro 1915 de kurulmuştur. İşgal yıllarında aksayan ve yapılamayan tiyatro çalışmaları 1925 de Türk Ocağı’nın kurulmasıyla yeniden hızlanmış, 1932 den sonra da uzun yıllar Halkevleri tiyatro kolu çatısı altında devam etmişti. Halkevleri kapanınca tiyatro çalışmaları gönüllü tiyatro severlerin gayreti ile devam etmiş, askeri yönetimlerin, siyasi çalkantıların ve mali engellerin sıkıntılarıyla çeşitli aksamalara rağmen bugüne kadar gelebilmiştir.

Halkevleri döneminin kültürel faaliyetleri uzun yıllar aşılamamıştır.

Eskiden 1940lı 1950li yıllarda Balıkesirli yerel siyasetçiler, partilerini genel merkezlerinden bağımsız olarak alır götürürlerdi. Balıkesir’de bir Sıtkı Yırcalı, bir İsmail İlşekerci, bir Nadir Karaağaç çıkar, tek başlarına mitingler tertiplerler, etraflarına binlerce partili toplayabilirlerdi. Şimdi siyasi mitingler tamamen “parti genel başkanları” ile yapılabiliyor. Hiçbir partinin etkili siyasi konuşmacısı, karizmatik partilisi yok.

100 yıllık süreç içinde Balıkesir kimliğinden pek bir şey kaybetmemiştir, ama hızla büyümesi, yurtdışı ve yurt içi büyük şehirlere doğru dışarıya göç vermesi, buna karşılık büyümesine paralel olarak dışarıdan ve köylerden göç alması, bütün Türkiye’de olduğu gibi kimlik erozyonuna uğramıştır.

En büyük kazanım Üniversitedir. Üniversitenin açılması gerek maddi yönden gerekse kültürel açıdan Balıkesir’e çok şey kazandırmıştır.

Şehrin futbol takımı Balıkesirsporun bile 1.Lige çıkması şehre gerçekten çok şey kazandırmaktadır. Fakat futbolun popülaritesinin artması yanında pek çok spor dalı ise kaybolmakla karşı karşıyadır. Bu şehrin takımı Balıkesirsporumuza sahip çıkılarak bir an önce yeniden hak etkili yere gelmesi ve orada kalıcı olması için Balıkesirlinin de gayret etmesi gerekmektedir.

Hızlı şehirleşme ve sanayileşme Balıkesir ovasının tarım alanlarını daraltmıştır. Hızla büyüyen şehir tarım alanlarını ve ekilebilir araziyi bir daha geri kazanılamayacak hale sokmuştur.

Pek çok köy şehre ve büyük kasabalara doğru bir göçle boşalmıştır. Köylerin boşalması ileride tarımın da zayıflaması ve pek çok ekim alanlarının körelmesine yol açacaktır.

Balıkesir’in büyümesine paralel olarak işleyip işlemeyeceği pek araştırılmadan yeni iş yerleri açılmakta, kısa süre sonra kapanmaktadır. Bu da büyük sermaye kayıplarına yol açmaktadır. Mesela; Balıkesir pek alışık olmadığı bir lezzet olan “çiğ köfte”yi fazla tüketmemesine rağmen şehrin hemen her tarafında çiğ köfteci dükkânları açılmaktadır.

Eski yıllarda her yıl yazın özellikle “6 Eylül Kurtuluş Bayramı” gününe denk gelen zamanda Balıkesir’de açılan “Fuar” şimdi yok. Ama bu eksikliğin yeri halâ doldurulamamaktadır.

Farklı bir kültürel gelişim içine giren Balıkesir, aslında bütün Türkiye’de ve de dünyada olduğu gibi medeniyetin farklı kültürel yönlere taşınması sonucu bir takım değerlerinin yerlerini farklı kültürel değerlere terk etmiştir. Açık hava sinemaları, akşamları çıkılan açık hava gazinoları, açık hava tiyatroları artık yok. Açık hava konserleri artık yapılmamaktadır.

Elli sene önce Balıkesir’de bir “hayvanat bahçesi” olduğunu anlatsak, gençler inanmazlar. Bugün gençlerin bilmediği jonklörleri, hokkabazları, ilizyonistleri elli, altmış sene önce biz izlemiştik.

Hele “çadır tiyatrosu” denilse bizim yaştakiler dışında kimse ne olduğunun bilmez. Bunların her biri memleketimizin kültürel zenginliklerindendi.

Kurtuluş bayramlarında Balıkesir’in bir “devesi” olurdu. Kimlerdi bilmiyorum ama birileri bayramlarda içine insan girmiş bir deve geçirirlerdi.

Bize masallar anlatılırdı. Yerine şimdi internet oyunları var. Şehrin her tarafında internet kafeler açılmış. Oysa biz kahvelerde bilardo oynardık.

Sokaklarda oynayan çocuk kalmadı. Beş taş, dama, dokuz kiremit, birdirbir, saklambaç bilez oynayan, çember çeviren, onları yaparken de hayatı öğrenen çocuklar kalmadı artık. Çocuklar artık değneklerden sopalardan kendilerinin yaptıkları atlara binmiyorlar.

Şimdi test çözmeye çalışan, dünyadan ve millî değerlerden haberi olmayan sınav çocukları var. Dershane çocukları var. Sokakta top oynayan çocuk göremezsiniz. Hoş, oyun oynanacak sokak da yok artık. Her taraf ve bütün sokaklar artık birer park yeri oldu.

Son zamanlarda sokaklarda gördüğümüz Suriyeliler ve Sudanlılar da şehrin sosyal yapısı içinde yer almaktadırlar. Yakın bir gelecekte bunlar da Balıkesir’in kültürel zenginliklerinden olacaklardır. Bunlar da iki iç nesil sonra Balıkesirli olacaktır...