Ekrem Balıbek

Bizim şehirde "gazeteci" tanımlamasının en çok uyabileceği ender insanlardan biriydi.

Mesleğine, ülkesine, şehrine aşıktı.

Sevdası ve kavgası

daha yaşanabilir Balıkesir, bu kadim şehrin insanlarının hak ve hukukunu aramak/korumak içindi..

Hemen tek bir örnek vereyim size.

Bugün bir yanında daha düne kadar "Kaçaksanayi" diye anılan bölge ve hemen karşısındaki çökülmüş (!) olan "kan eksen, can bitecek" topraklarla ilgili az mı mücadele vermedi.

"Ayşebacı ve Üçpınar topraklarına dokunmayın! Burası 1. sınıf tarım arazisi. Şehrin gıda deposu. Bakın hem deprem kuşağındayız. Orası da alüvyonlu topraklar. Cinayete zemin hazırlamayın..." vb. cümlelerle günlerce, haftalarca. aylarca, yıllarca yazdı çizdi, tarihe not düştü.

Dikkate alan olmadı tabi.

Çünkü rant tahmin edemeyeceğiniz kadar büyüktü!

Köylünün topraklarına bir güzel çöktüler!

Bu arada Ekrem abiye de hemen "komünist" yaftasını yapıştırıp;

"Bunlar zaten her şeye karşı" algısı oluşturmayı ihmal etmediler.

Aslında karşı çıktığı ne Küçük Sanayi Sitesiydi, ne de yeni yerleşim alanlarının açılmasıydı. 

"İstanbul'un 3 katı büyüklükteki topraklara sahip Balıkesir'de başka yer mi kalmadı da, köylünün elindeki birinci sınıf tarım arazilerine göz dikiyorsunuz" demek istiyordu Ekrem abi..

Tıpkı Araf Suresinde; 
"Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir." diye buyrulduğu gibi...

O  günlerde yetkili ve paranın etkisinde kalanların gözleri ranttan başka bir şeyi görmüyordu maalesef.

Ustanın karşı çıktığı şehre ihanet projeleri arasında bakın şunlar da var; 

- Hilkat garibesi gibi gözümüzün içine bakan Hasanbaba Çarşısı..

- Önce gökdelen diye projesi yapılan, ardından 18 kata düşürülen, sonrasında 6 kata çekilen bugünkü Büyükşehir Belediye binası..

- Çağış'ta niçin, hangi akla hizmet etmek amacıyla yapıldığı hala bilinemeyen/çözülemeyen Üniversite Yerleşkesi...

....

Bunlar benzeri onlarca örnek verebilirim size 21 yıl çıraklığını yaptığım Ekrem Balıbek'in şehir ve insanı için kafa yorduğu, boynunu ve kalemini eğip bükmeden ele aldığı konu

Ne hazindir ki,

Küçük Sanayi Sitesinin kaldırılmasını/taşınmasını, Hasan Baba Çarşısı ile Büyükşehir Belediye binasının yıkılmasını gündemine alıp konuşurken, Üniversite Kampüsü'nü de canlandırmaya/adam etmeye çalışıyor Balıkesir bugün..

Sahi niye böyleyiz biz!

İki yakamız bir araya gelmiyor! 

Doğru/Dürüst adımlar atamıyor, şehrin geleceğine yönelik sağlıklı kararlar alamıyoruz!

Günü değil, geleceği kurtarmaya yönelik öneriler getirenleri hangi akla hizmet için tu kaka ilan ediyoruz. 

"Ortak akıl" diye diye aklımızın almadığı işleri yapınca cezasını hepbirlikte çekerek 2 ileri 1 geri gidiyoruz!

Hiç iyi anılmayacağınız için size de yazık, kanser ettiğiniz bize de yazık!

Keşke
Ekrem abi ve onun gibi düşünenler yerine, o kararları verenler haklı çıkasıydı da; Balıkesir adı gibi 10 numara şehir olma yolunda gereksiz işlerle  zaman/enerji kaybetmesiydi!

Bugün de şehrin kalbine hançerler saplanıyor, rezidans adı altında mezar taşları dikiliyor, tarihi dokusu yok ediliyor.

Bir şehrin ruhu ölmüşcesine ne gören, ne duyan, ne de sesini çıkaran var.

Demem şu ki,

Şehr-i Balıkesir'de ustayı da, bizi de tek anlayan merhum Sabri Uğur oldu!

Bu iki güzel insanı yakinen tanımak, yaptıklarıyla yapamadıklarından ders almak, onların yolundan gitmeye çabalamak tarifi olmayan zenginlik benim için.

Hayatta "kimi anısıyla anılır kimi anasıyla...!!" deyimi de buna en iyi örnek olsa gerek.

Ekrem abinin vefat yıldönümü vesilesiyle,

Yaptıkları işleriyle arkalarında iz bırakıp bizlerden önce Hakk'a yürüyen iki güzel insanı saygı ve rahmetle anıyorum.

Selametle...