Kış geliyor ama güneş yerinde duruyor.

Dışarı çıkıp dolaşabiliyorsun misal.

İnsanlar sokakta hınca hınç.

Kafeler dolu.

Kahveler dolu.

Tostçular dolu.

Bir kahveye 150 lira diyorlar, önünde kuyruk.

İnsanlar mutlu.

Araçlar caddelere sığmıyor.

Tatil zamanı herkes yollara dökülüyor.

Ekonomi harika.

Vatandaşın cebi dolu.

İnsanlar gülebiliyorlar, eğlenebiliyorlar.

Türkiye cazibe merkezi zaten.

Herkes bize geliyor akın akın.

Cazibe merkezi olmasak gelir mi Afganlı, Iraklı, Suriyeli.

Akdeniz otelleri yaz kış dolu.

Üç yanımız deniz.

Balığı denize kıyısı olmayan ülkelerden pahalı yesek de sorun yok, alım gücü çok.

Dubai çikolatası çıktı misal…

Ülkemizde milyon çeşit fıstık gibi çikolata var ama dünyaya örnek olmak güç iş, bu alanda da birinciliğe oynamamız ve herkesin Dubai çikolatası alması gerekiyor ki herkes alabilsin diye yudumluk halini bile çıkardık.

Üzüm cennetiyiz ama Fransa, İspanya şaraptan para kırıyor, biz yiyerek mutlu oluyoruz, şarapla ihtisaslaşmaya gerek yok.

Dört yanımız bilumum vergi ve harç olsa da önemli olan vatandaşlık görevi; var ki veriyoruz.

Siyasette ve idarede erdem, ahlak, tevazu, sağduyu müthiş.

O yüzden kim hangi koltuğa oturursa otursun kaldırmıyoruz.

Belediyelerimizin hepsi harıl harıl çalışıyor.

Pırıl pırıl caddelerimiz.

Çiftçi o kadar memnun ki hayatından üretim fazlalığı var domatesleri yollara döküyor. Zenginlik alem bir şey nasıl anlatmalı.

Hele dağdan taştan altın ve çeşit çeşit maden fışkırıyor, eloğlu dünyanın ucundan gelip altın çıkarıyor; ne zenginlik…

Ormanlarımız yanıyor ama yangın olmayan ülke mi var; hem bizim farkımız az yangın söndürme uçağıyla mücadele ediyoruz; başarıya bakar mısınız, düdük kadar Yunanistan’ın bir sürü uçağı olsa ne yazar?

Dış arenada kükredikçe korkuyor dünya bizden…

Yan gözle bakanın gözünü çıkarırız.

Her ne kadar Yunan sahil botu Muğla kıyılarına yanaşmışsa da muhtemel yakıtı bitmiştir.

Yalakalık ve yandaşlık çok gerilerde kaldı, bunları aştık. Tümüyle liyakat hakim tüm atamalarda.

Mesela kavga ediyorsun devletin en tepesiyle, sonra fıstık gibi büyükelçisin.

Herkes istikrarlı, dün ne dersen bugün o.

Dün neyi eleştiriyorsan kendin başa geçince hiçbir hatayı yapmıyorsun.

Dün neyi söylüyorsan bugün de aynını yapıyorsun.

Devletin, belediyenin, üniversitenin, kamu kurumumun tüm kaynakları gayet tasarruflu olarak kullanılıyor. Herkes devletin malının deniz olmadığının farkında.

Hava bulutlu biraz.

Yağmur çiseliyor.

Toprak kokusu müthiş.

Başka ülkeler ihraç ürünlerimizi sağlığa zararlı diye iade ediyor; oysa biz radyasyonlu çay içen bakanlarla büyüdük, doğal bağışıklığa sahibiz.

Herkes Cumhuriyet’e, Anayasa’ya bağlı.

Herkes ettiği yemine sadık.

Ama şu Etki Ajanı Yasası, ısınıp ısınıp soğuyor; ikinci kez geri çekildi.

Muhakkak evrilip gelir yine; çıkar bir şekilde.

Her gün güneş batıyor, sabaha yine doğuyor.

Dünya yuvarlak netekim!