Zaman zaman hayvan barınaklarında, zaman zaman sokakta olup medyaya yansımasıyla toplumda infial uyandıran vahşet görüntüler hepimizin aklında değil mi?
Sokaklar “cinnet yeri”ne döndüğü için savunmasız hayvanlara saldıran, öldüren, işkence eden, insan dışı bir güruh da var içimizde.
Kimsenin yüreğinin dayanmadığı, içimizin kaldırmadığı o hayvan barınağında meydana gelen son olayın görüntülerinin hafızalardan uzun süre silinmeyeceği kuşkusuz.
Peki…
Neye kızıyoruz?
Vahşete di mi?
Sonuç olarak işkenceye, öldürmeye…
Çünkü sonuçta bir canlı var karşımızda.
Amma velakin bu olayları illegal olarak adlandıracaksak legalleri meşru ve mazur mu göreceğiz?
Legal ölüm mü olur demeyin.
Olur elbet.
Yıllardır var.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tüm itirazlara rağmen yaban hayvanlarını avlattırmak için ihale düzenlemiyor mu?
Tepkilere kulak tıkamıyor mu?
Teee Kanada’dan avlanmaya gelmiyorlar mı?
Geyik, yaban domuzu, karaca, keçi…
Parayla olunca mübah mı?
Av zevki için mazur mu görülecek, makul mu sayılacak?
Kim kime dum duma.
Tepki yağıyor da kamuda çıt yok.
Nedir bu, ne farkı var köpeğe kürekle vurmaktan?
Kürekle vurunca canımız açıyor, mermi sıkınca ihaleli av mı oluyor?...
Yaban hayatı hayvanların… O dünya, o hayat o canlıların.
Ne hakla, hangi mantıkla onların öldürülmesi yetkisini alıyor insanoğlu?
Özelinde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü?
Ki; bize özgü abes ve ismiyle alakasız kurumlar var, bu da onlardan biri zaten.
Çevre ve Şehircilik gibi iki kavramın buluştuğu bakanlık var… Çevre talan edilirken gık yok, şehircilik tavana vururken icraat çok!
İsminde orman geçen bakanlık var.
Ormanlar madenlerle delik deşik, kesimler gırla, orman sınırları dışına çıkarılan arazilerle ilgili Resmi Gazete’de habire bülten gibi Cumhurbaşkanlığı Kararları yayınlanıyor.
Yani ismine bakarsan hararetle ormanın veya çevrenin yanında olması gereken bakanlıklar, bakıyorsunuz her daim doğanın karşısında!
Haliyle Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü işte.
Nereye bağlı?
Tarım ve Orman Bakanlığı’na.
Üzüm üzüme baka baka kararır misali doğa korumadan anladığı bu olsa gerek.
İşte bu genel müdürlük son olarak Adıyaman’da 16 yaban keçisini avlattırmak için 7 Aralık’ta ihale düzenleneceğini açıklamıştı, ihale sonucu nedir bilmiyoruz ama ihale bedeli için 1 milyon 837 bin TL muhammen bedel belirlendiği “bir kısım” basına yansımıştı.
Buna av turizmi diyorlar.
El oğlu, kendi ülkesinde böyle rahat avlanma yapamadığı için dünyanın bir ucundan kalkıp Adıyaman’a bile gelebiliyor. 
2020-2021 av sezonu(!)nda 1835 hayvan katledilmiş.
Devlet de bir sezonda bu turizm(!)den yaklaşık 27 milyon gelir elde etmiş.
Aman ne ala!
Kızıl geyik, karaca, çengel boynuzlu dağ keçisi, yaban domuzu, yaban keçisi, Anadolu yaban koyunu ve ceylan öldürülmüş.
Anladınız mı şimdi ölümler arasındaki farkı.
İhaleli oldu mu, işin içine “av” girdi mi ve buna bir de “turizm” eklediniz mi ölüm legal hale dönüyor.
Oysa hayvan mı hayvan işte; onların dünyası ve onların hayatı mı, evet.
Sen öldürüyor musun ve öldürtüyor musun?
Evet.
Sözün bittiği kaçıncı yer bilmiyoruz ama söz biter, tepkiler uçar, kulaklar tıkanır…
Getirin gözünüzün önüne.. Bakarken kıyamazsınız ceylana, karacaya…
Turizm diye “katli vaciptir”, öyle mi?