Teeee 2018’de başvurdu CHP’li 138 milletvekili Anayasa Mahkemesi’ne.
“Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”ye ilişkin bir dizi iptal istemiyle…
AYM 7 Aralık’ta karar vermişti, gerekçeli kararı ancak yayınlandı.
Neler var neler?
Neler yok ki neler?
Üniversitelerde rektörlerin ve kurulların cumhurbaşkanınca atanması vardı düzenlemede.
Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi iptal etti ve dedi ki: Söz konusu düzenleme, sıkıyönetim ve olağanüstü haller dışında Kanun Hükmünde Kararname(KHK) ile düzenlenemez. 
Keza YÖK üyelerinin de KHK aracılığıyla cumhurbaşkanınca atanmasını da iptal etti mahkeme.
Yine AYM, KHK kapsamında Diyanet’in bir kurulu olan Din İşleri Yüksek Kurulu’na verilen özel yetkileri de anayasaya aykırılık gerekçesiyle iptal etti.
Bir kişinin en fazla iki kez Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi olarak atanabilir” ifadesinin kaldırılmasının da yine KHK ile yapılamayacağını ifade ederek bu hükmü de iptal etti.
Bitti mi?
Bitmedi.
Anayasa Mahkemesi, Diyanet’in “öğrenci yurtları ve eğitim kurumlarında faaliyette bulunması”na yönelik düzenlemeyi iptal etti.
Ne dedi?
Bunun anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlama amacı yoktur” dedi.
Bitti mi?
Bitmedi.
TRT Genel Müdürü’ne en yüksek devlet memuru aylık ve sözleşme ücreti ödenmesine ilişkin düzenleme de iptal edildi.
Kamudaki taşınmazlar TRT’ye bedelsiz tahsis edilebilir” şeklinde yapılan düzenlemeyi de, TRT’nin şirket kurma, satın alma ve ortaklık düzenlemesini de iptal etti.
Özet olarak aktarabileceğimiz en önemli iptale konu maddeler bunlar…
Hukuki açıdan şaka değil kıyamet gibi bir tablodur bu..
Neden?
Çünkü bunu kaleme alanlar da hukukçular olduğuna göre KHK ile her şeyi düzenlemeye çalışmanın zaten yanlış olduğunu bilmeleri gerekirken nasıl böyle bir düzenleme yapabilmektedirler, gerçek bir hukuk devletinde bunun adına “skandal” denir. Zira KHK’lar başlıbaşına hukuki bir garabettir ve çok istisnai olarak çok istisnai hallerde uygulanması gereken düzenlemelerdir ki bizde maalesef yönetmelik çıkarır gibi her alanda KHK’ler var.
Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz modelde herşeyi KHK ve Cumhurbaşkanı kararlarıyla yürütmenin zaten hukuka aykırı olduğu bilinirken bu uygulamanın, örneğin 2018’den bugüne bu maddelerle devam ettiği gerçeği karşısında yeni sistemin hukuka aykırı olarak uygulandığı ortaya çıkmamış mıdır?..
Bu da ayrı bir ikinci skandaldır.
Bitmedi.
2018’de yapılan başvurunun “ben zaten hukuka da anayasa da aykırı olarak doğdum” diyen bu düzenlemelerin 6 yıl sonra sonuçlandırılması ise skandalın yargı boyutudur.
Hal böyleyken yani Yüksek Yargı kararının gerekçelerini de açıklamışken ne yapacağız?
Yargının gereğini mi; yoksa yine “AYM kapatılsın” söylemleriyle gün mü tüketeceğiz…
Bu arada yukarıda “skandal” olarak nitelesek de onları yaya bırakan başka bir skandal daha var ki belirtmeden geçemeyeceğiz…

  • Bu iptal kararları çok önemli kararlardır, dünyanın hangi ülkesinde olursanız olun “haber”dir. Önemli bir haberdir, manşetlik haberdir.

Gelin görün ki Türk Basını’na…
Marka değerleri olarak artık sadece isimleri kalsa da ne bir zamanların “amiral gemisi”nde, ne bir zamanların nazar boncuklu ve kendine kendine “Türkiye’nin en çok satan, en iyi gazetesi” diye böbürlenen gazetesinde ve bunların nice yavru gazetesinde bırakın ilk sayfada bunların bulunmasını, iç sayfalarda bile haber olarak yer almadı bu kararlar.
Vah basının geldiği yere ki skandalın başka bir boyutu da bu haliyle!