YİRMİBİRİNCİ asırda ve bilgi çağındayız ya!
Yedi-sekiz yaşındaki çocuklar bile face, tivittir, instagramda..
Hesap açmış, ahkâm yürütüyor. 
 Yeni nesille söz yarışına girmek her aklı selim sahibinin işi değil. 
Hadi onlar çocuktur. Ne yapsa yeridir diyelim de biz büyükleri ne kime havale edeceğiz?
Sosyal medyaya bakın. 
Yetmedi, gazeteleri açıp okuyun. 
Televizyonların haber bültenlerini izleyin.
Şiddet içerikli haber ve siyasetçilerin karşılıklı söz düellolarıyla dolu. 
Kin, nefret, hedef gösterme, asparagas paylaşımlarla algı oluşturmalar ve yargısız infazlar... 
Sokak, kahve, eş-dost sohbetlerine kulak misafiri olun. 
Hiç fark yok gazetede okuduğunuzla televizyonda izlediklerinizden.

★★★
KENDİNİ DEV AYNASINDA
KUSURSUZ GÖRMEK GİBİ..

Doğal olarak duyduklarınıza inanmakta, konuşulup yazılanları anlamakta zorlanıyorsunuz.
Herkes kendini bir başkasının yerine koymuş.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan adına rol kesen de var. Kılıçdaroğlu ile Bahçeli yerine kendini gören de..
Spora girmeyelim, bu ülkede hemen herkes kulüp başkanı, teknik direktör ve yıldız zaten!

Kendi çevremdeki insanlara bakıyorum. Çok var böylesi.
Kabine kuruyorlar, belediyeleri yönetmeye kalkıyorlar. Yapılan her işe kulp takıyorlar!

★★★

Sanırsınız ki, her biri alanında tartışmasız üstünlüğü kabul edilen bir zat-ı muhterem. 
Sanırsınız ki, söz, yetki, karar verici makamı elinde bulunduran otorite.
Akıl üzerine akıl veriyor. Bununla yetirmiyor, atıp tutuyor, kırıp döküyor, asıp kesiyor. 
Mangalda kül bırakmamakla kalsa iyi.. Yer üstünde kendisi gibi düşünenin dışında canlı kalmıyor!
Tüyleriniz diken diken olmasa da, "neydik, ne olduk, nereye gidiyoruz?" sorusu akla geliyor, dalıp gidiyorsun uzaklara..

***

OLTAYA
YEM OLMAYIN

SİZ siz olun her yazılana, çiziline, söylenene sakın ola ki inanmayın. Sosyal medyadaki her paylaşımın üzerine de balıklama atlamayın.
Her konuda ahkâm kestiğine inandığınız biriyle de tartışmaya girmeyin. Ne sen onun fikrini değiştirebilirsin, ne de o senin görüşünü.
Çünkü tarihte görülmemiş tartışma yöntemiyle birinin düşüncesini değiştirdiği. 
Asıl amaç; kaos ortamı yaratmak.
Çünkü kavgadan, kargaşadan, kutuplaşmadan beslenenler var toplumda.
Siz siz olun, bu tür kişiliklerin attığı oltaya yem olmayın derim.

***

NORMALLEŞMEDEN
ANORMALLEŞMEYE!

Kardeşlerim, 
Elbet her konuda aynı şeyleri düşünmek zorunda değiliz. Lâkin sen benim görüşümü, ben senin bakışını hoşgörüyle karşılamakla mükellefiz. 
“Herkes benim gibi düşünmeli!” demek yerine “Farklı düşüncelerden nasıl istifade edebilirim?” deme sorumluğu da olmalı insanım diyebilenin. 
Ümmetimin ihtilafında rahmet vardır” deniliyor bir hadisimizde.
Alimler bunu bir ayrışma, bir aykırılık değil, çok seslilik olarak algılamamız gerektiğini söylüyor bize.
Rahmetin de farklı fikirlerin rengârenk bir kanaviçe haline gelmesiyle görünür ve anlaşılabileceğine inananlardanım.

★★★

Biraz değil, her zamankinden daha çok sakin olmaya ihtiyacımız var. 
Siyasi yorumlarda çok katı, öfkeli, kardeşi kardeşe hedef gösteren bir üslup kullanılıyor. 
Durum, hal, vaziyet böyle olduğunda olumlu düşünceler değerlendirilemez hale geliyor. 
15 Temmuz belâsını hep birlikte def ettikten sonra yakaladığımız ruhla normalleşiyoruz derken, anormalleşiyoruz sanki!
Ana muhalefet lideri öyle ifadeler kullanıyor ki, saygı sınırlarını da aşıyor bazen..
Biraz sakin, azıcık mutedil olalım.

İşin özü;
Bilge Kağan’ın “Ey Türk titre ve kendine dön” dediği gibi, idolü, rolü bırakıp gerçek hayata dönelim.
Bizim insanımızı birbirine düşman etmeyelim. 
Zaten yeterince düşmanı var bu ülkenin...
Yoksa bu gidişin sonu belli. Çünkü biz o filmi geçmişte izleyip gördük.

...
Kardeşlerim;
Bayramınızı bugünden kutluyor, sevdiklerinizle birlikte sağlıklı nice bayramlara ulaşmanızı diliyorum Rabbimden..
23 Haziran 2017