Aklımdan çıkmasına izin vermediğim, eş-dost sohbetlerinde sık sık telaffuz ettiğim bir sözüm var:

Topraktan geldik, sonunda yine toprağa gideceğiz! 
Yaşarken bu topraklara çınar olabilmektir önemli olan. 
Döndüğümüzde toprağa, üzerinde bir yaprak bırakabilmektir.
Ticaret Odası'nın mesajıyla Suat Bilsem'in ölüm haberini aldığımda aklıma ilk gelen bu kelimeler oldu.
Çünkü dönüşü erken olsa da, çınar gibiydi Suat abi.
Çınar devrilmişti ama, köklerinden fışkıran dalları görebiliyordum toprağın üzerinde.
Neredeyse hayatını adadığı, varını-yoğunu ortaya koyduğu, gecesini gündüzüne katıp enerjisini tükettiği Başakspor geliyor gözlerimin önüne.
Birlikte de görev yaptık bir dönem Başak'ta..
Eş-dost grubundan öyle bir yönetim oluşturmuştu ki, şimdi oğlunun görev yaptığı Balıkesirspor Kulübü'nün o dönemdeki yönetim kadrosunu kıskandırmıştı!
İşin latifesi bir yana, Balıkesirspor'u da çok cok severdi. 
Başakspor'un alt yapısından bir futbolcuya talip olduğunda Balıkesirspor, akan sular duruyordu!

***
Balıkesir'in en köklü gençlik kulübü Başakspor'a adamıştı kendini Suat abi. 
Amatör sporun gelişmesine katkı koymak, futbolumuza yeni yıldızlar kazandırmaktan başka düşüncesi, gayesi yoktu..
Bunu yaparken en büyük amacı, "derenin öbür tarafındaki gençleri" kötü alışkanlıklardan korumaktı. 
Balıkesir'in yerlileri iyi bilir Ege, Toygar, Alihikmetpaşa, Sakarya mahallelerinin gençliğini ve ne anlatmak istediğimi.
En büyük ideali, kimilerin horladığı, küçümsediği, dışladığı "derenin öbür tarafı" çocuklarından da yıldızlar çıkabileceğini herkese göstermekti. 
İşte sırf bu nedenle, Balıkesir futbol liglerinde her yaş grubunda mücadele eden tek gençlik kulübüydü Başakspor.
Hem de ne devletten, ne Türk futbolunun patronu olduklarını iddia edenlerden yardım görmeden, almadan..
"Köstek olmasınlar yeter!" diyordu sadece.

***
Dertleşirdik zaman zaman. Gençlik kulüpleriyle ilgili buruktu düşleri, hüzün kokuyordu kırık dalları.
Nede çok emek vermişti oysa, bu kıymet bilmez ellere!
"Hiç saymadım yılları" derdi.. Öleceğini düşünmemiştim böyle. Çünkü unutulmak demekti ölmek, gömülmek fikirleriyle birlikte..
Oysa, Başakspor'la geçen ömrünü anımsatıp "yetişen, yeşeren filizlerim var", diyordu son nefesinde bizlere Suat abi.
Suat Bilsem, adam gibi adamdı. 
Sosyal yaşamın her alanında vardı. Adıyla vardı, sanıyla vardı, madden vardı, manen vardı.. 
Tanıyanlar bilir nasıl bir insan olduğunu. 
Bilmeyeniniz varsa, merakta ediyorsanız Suat Bilsem'i, amatör sporun içinde olan veya ilgi duyan yakınınız varsa size anlatacaktır nasıl biri olduğunu..

***
Diyeceğim şu;
Birine veda etmek ne zormuş böyle. 
Sadece dilimdeki bir kelimeden ibaret değilmiş meğerse elveda...
Gidenin ardından söylenecek onca söz varken onun hiç birini duyamayacak olduğunu anlamakmış, elveda demek.
Öyle kolay veda edilmiyormuş birine. 
Hele hele hiç dönmeyecekse! 
İlk yağmur taneleri sizin yanağınızı ıslatırken, onun toprak altında, nefessiz, ümitsiz olduğunu bilmek canını fena yakıyormuş insanın.
Bizde çıkacağız vakti saati geldiğinde o yolculuğa diyerek teselli ederek geldiğimiz toprağa uğurlayıp Allah'a emanet ettik Suat Bilsem'i..
Nur içinde yatsın dileğimizi yollarken bu güzel insanın, bu koca çınarın bıraktığı yaprakları şimdiden görebiliyorum yaşadığımız topraklarda..
Balıkesir spor camiasının başı sağ olsun..
...
23 Ocak 2014