Balıkesir Sanayi Odası ve Ticaret Odası seçimleri için geri sayım başladı.
Ticaret Odası'ndan Mahmut Yavuz ile Recai Gürcan, Sanayi Odası'ndan Ahmet Kula ile Rona Yırcalı, Ticaret Borsası'ndan Faruk Kula ile İbrahim Aytekin imzalarıyla yayınlanan muhtıra gibi deklerasyon..
Ardından  AK Parti Genel Başkan Yardımcısı A. Edip Uğur'un sanayici kimliğiyle yaptığı çarpıcı olduğu kadar yankı uyandıran, hâlâ konuşulmaya tartışılmaya devam eden açıklamaları...
Genç kuşak sanayici ve işadamlarının oluşturduğu 'Balıkesir Değişim Platformu'yla "Sanayi ve ticaret odalarımızdaki yerleşik yapıyı değiştirelim.Toplumun bütün kesimlerine kucak açıp ticaret ve sanayi odalarını monologdan kurtaralım" mesajını vererek yönetimlere talip olmaları..
Dikkatleri ve ilgiyi, güçlü ve saygın iki sivil toplum örgütünün seçimlerine çekti.
Hatırlayabildiğim kadarıyla ilk kez böylesine  üzerinde duruluyor, konuşuluyor, tartışılıyor, önemseniyor Sanayi ve Ticaret Odalarının seçimleri.
Dört dönemdir BTO'nun başında bulunan Mahmut Yavuz'un selefi İlyas Yılmaz'a karşı aday çıktığında yaprak kımıldamıştı hafiften.. 
Bunun dışında Sanayi ve Ticaret odaları seçimleri sessiz-sedasız yapıldı hep.
Hele hele Sanayi Odası'nın seçimlerinde yaprak bile kıpırdamazdı. Seçim yapıldığını, seçim sonuçlarının açıklanmasıyla öğrenirdi Balıkesir.
Sosyal paylaşım sitelerindeki yorumlara baktığımızda kendi üyelerinin bile bugüne kadar haberdar olmadıklarını görüyoruz iki güzide kuruluşun seçimlerinden.
Bugün öyle mi?
Kimi çevrelerin konuyu farklı boyutlara taşımasını dikkate almazsak eğer, Balıkesir'in gündemindeki ana konu haline dönüştü Sanayi Odası ile Ticaret Odası'nın seçimi.
Bu bile Balıkesir'de artık hiçbirşeyin eskisi gibi olmadığının, olmayacağının göstergesidir. 
Dolayısıyla bugün gelinen nokta bile kazanç görülmeli.
Sanayici ve işadamları açısından, il ekonomisinin lokomotifi durumundaki iki güçlü sivil toplum kuruluşu yönünden ve Balıkesir adına..
Tekrar paylaşmamda yarar olacağı görüşündeyim.
Sanayi Odası ile Ticaret Odası'nın seçimlerinde iki liste yarışacak, ama bu yarışın tek galibi Balıkesir olacak. 
Neden mi?
Gayet basit.
Kazanan alternatifi bulunduğu gerçeğinden hareket ederek çok çalışıp iz bırakan projeleri hayata geçirmeyi planlayacak. Kaybeden ise kazanan ekibi "gölge yönetim" gibi izleyecek.  
Böyle olacağına inancım tam.
Bunun artısı iş dünyasıyla birlikte Balıkesir'e yazacak.
Olaya herkesin bu yönüyle bakması, deyim yerindeyse öküz altında buzağı aramaması gerekiyor.
Üzülerek görüyorum ki, iki odanın seçimine mini bir referandum havası verilme gayretleri var.
Kimi çevreler, önce siyaseti işin içine çekmeye çalışıp, sonra da aklınca "seçimlere siyaset bulaşmasın" diye maval okuyor.
Kimi aklıevveller ise, kelime oyunlarıyla ırkçılığa kadar vardırıyor işin boyutunu.
Güler misin, ağlar mısın bu çevrelere..
Hem ayrıca kim söyleyebilir ki siyasetin olmadığı bir yer.
Siyaset dünde vardı, bugünde var. Yarınlarda da olacağı kesin.
Siyaset kurumunun içinde olmadığı hangi sorun çözüme kavuşmuş söyleyebilir misiniz?
Karıştırılan şu:
Bu kuruluşlar siyasi partilerin il veya ilçe örgütleri değil.
Oraya talip olanlar veya bu kuruluşları yönetenler siyaset değil, camialarının çıkarları noktasında görevlerini yerine getirmeye çalışır.
Bunun çabasını verirkende, gerektiği an ve zaman siyaset kurumuyla işbirliği yapmak durumundadır.
Şimdiki Ticaret Odası'nın yönetimine baktığımızda Ak Parti, CHP ve MHP'li kimliğiyle tanıdığımız birçok isim göze çarpıyor. Aynı şekilde Sanayi Odası yönetiminde çok hemşerimiz var. 
Siyaset mi bulaşmış, bulaştırmış oluyorlar bu arkadaşlar şimdi Sanayi ile Ticaret Odası'na?
Balıkesir Değişim Platformu'yla yarışa giren ekibin içerisinde de AK Parti, CHP ve MHP'li çok sayıda isim bulunuyor.
Bu arkadaşlar, "değişim istiyoruz" diyerek yola çıkmakla siyaset mi yapmış oluyorlar?
Veyahut, iki kuruluşun seçimlerine CHP, MHP veya Ak Parti adayı olarak mı katılıyorlar?
Durum, hal, vaziyet böyle iken, siz kalkıp; bu Ak Parti'nin adayı, şu CHP'nin veya MHP'nin adayı derseniz.. Bunlar gerici, şunlar çağdaş gibi yaftalar yapıştırırsanız eğer, sapla samanı karıştırmakla kalmaz, insanları 80 öncesi gibi kutuplara ayırır, 28 Şubat sürecinde olduğu gibi fişlemiş olur, toplumsal barışın temeline dinamit yerleştirirsiniz.
Yapmayın, etmeyin.. 
Ayıptır, günahtır...
________________
GÜNÜN SÖZÜ
Kendinizi boş, çaresiz ve yararsız hissediyorsanız kötü… Bu demek oluyor ki, tez elden despot bir yönetimi başınıza efendi olarak getireceksiniz. Akıllı despot bunu bildiği için köleleri arasında yararsızlık ve çaresizlik hissini pekiştirmeye çalısır. Frank Herbert