Geçen haftaki yazımda “Atatürk’ün Demirkapı’da kaldığı Taş Konak”tan da bahsetmiştim.

Birçok kişi bu konu hakkında beni aradı, bilgi istedi.

Anlatayım…

Kasım 1919…

Osmanlı Devleti, işgallerle, iç ayaklanmalarla tam bir kaos halindedir.

İşgal devletleri, kurdurdukları silahlı çeteler vasıtasıyla Anadolu’daki direnişi kırdırmaya çalışmakta, halka baskı uygulamaktadırlar.

Emekli Jandarma Binbaşısı olan Ahmet Anzavur, İngilizlerin desteğiyle Millî Mücadeleye karşı tavır almış, kurduğu çeteyle bölgemizde ayaklanma hareketlerine başlamıştır.

Çok ciddi boyutlara ulaşan Aznavur kuvvetlerine cevap gecikmez.

Mustafa Kemal, Heyet-i Temsiliye Başkanı olarak isyanın bastırılmasını emreder.

Albay Kazım Özalp ve Salihli Cephesi Komutanı Çerkes Ethem’in idaresindeki birlikler,

Demirkapı köyü sırtlarında Aznavur’un çetesini kıstırırlar.

Ama Aznavur, bu saldırıdan birkaç adamıyla kurtulur.

Çerkes Ethem yaklaşık bir ay boyunca Demirkapı köyünde bulunan Askeri Birlikte kalır.

Bir gün köyün ileri gelenlerinden Abdullah Ağa, Çerkes Ethem’i evine yemeğe davet eder.

Abdullah Ağa’nın “Taş Konak” olarak bilinen evi; kafesli pencereleriyle, oymalı tavanlarıyla, mavi kırmızı çiniyle kaplı ocağıyla, nakışlı kapıları, demir topuzlu kapı kollarıyla, işlemeli konsolları, komodinleri, aynalarıyla yörenin en gösterişli evidir.

Hemen altın kaplamalı tabaklar, gümüş çatal kaşıklar çıkartılır. Mükellef bir sofra kurulur.

Çerkes Ethem ve maiyeti o gün en iyi şekilde ağırlanır.

Sonrasında aynı Taş Konak’ta “Gazi Mustafa Kemal” de ağırlanacaktır…

Abdullah Ağa’nın torunu ve evin sahibi Nükhet Meteoğlu Birinç’le, 2015 yılında, evin tarihiyle ilgili konuşmuş, anlattıklarını yine bu köşede sizlerle paylaşmıştım.

Bandırma’da yaşayan Nükhet Hanım, o yıl Demirkapı’da düzenlenen Çerkes Yemekleri Festivaline katılmış, yemekte dönemin Büyükşehir Belediye Başkan Edip Uğur ve Susurluk Belediye Başkanı Hüseyin Hızlıoğlu’na evin tarihini anlatmış, onlar da evin hemen restore edilmesine karar vermişlerdi.

Nükhet Hanım sohbetimizde köyün gençlerinden de övgüyle bahsetmiş; “Evimize sahip çıktılar. Ev yıkılmak üzereyken ‘Nükhet Abla, bu ev yıkılmasın, biz çatısını onarırız’ dediler. Bu beni çok mutlu etti.” demişti.

Birinç Ailesi Demirkapı’dan ayrıldıktan sonra Taş Konak yıllarca boş kalmış ama konağın hikâyesini bilen kötü niyetli kişiler boş durmamış.

Evimizde hazine aramışlar” demişti Nükhet Hanım, “Evimizi talan etmişler. Kapı kollarından çinilere kadar ne varsa çalmışlar.”

Neyse ki Gazi Mustafa Kemal’in ve Çerkes Ethem’in yemek yediği tabaklar, kaşıklar evinde özel koleksiyon olarak muhafaza ediliyormuş.

Nükhet Hanımdan köydeki caminin hikâyesini de öğrenmiştim.

Sultan Abdülmecid’in 4. Hanımı ve Osmanlı’nın son Valide Sultanı Rahime Pirüstü, Nükhet Birinç’in üvey annesinin öz halası, Sultan Abdülhamid Han’ın da manevi annesiymiş. Köydeki camiyi Sultan Abdülhamid Han, manevi annesinin yani Nükhet Hanımın halasının isteği üzerine yaptırmış.

Atatürk’ün ve Çerkes Ethem’in kaldığı bir evden haberimiz olmamışsa, şimdiye kadar bu eve, tarihimize sahip çıkamamışsak bu tamamen bizim eksikliğimiz…

Umarım 150 seneden fazla geçmişi olan ve çok önemli olaylara tanıklık eden “Taş Konak”, restore edilir ve tarihimize ışık tutmaya devam eder…

Umarım 150 seneden fazla geçmişi olan ve çok önemli olaylara tanıklık eden “Taş Konak”, restore edilir ve tarihimize ışık tutmaya devam eder…