Susurluk’un Yunanlılar tarafından işgal edildiği yıllar;

Esaret yıllarıdır…

Zulüm yıllarıdır…

Birçok acı hatıra kalmıştır bize o dönemden…

Yunanlıların Susurlukluları topraklarından mahrum edip, ettikleri zulümleri gösteren anılardan biri de o dönemin İzmir matbuatından Ahenk gazetesinde yayımlandı.

Kardeşi o yıllarda Susurluk’ta Nahiye Müdürü olan İzmir Mahmudiyeli Osman Rıza Bey’in gazetede yayımlanan ve belki de ilk kez okuyacağınız hatırasını aynen köşeme alıyorum…

1336 (1920) senesi Susurluk nahiyesinde idim.

Biraderim nahiye müdürü olduğu için İzmir’den kaçıp ma-aile (ailece) biraderimin yanına gittik.

Merkez nahiyede Yunan’ın bir alayı bulunuyordu.

Böylelikle epey bir zaman geçti.

Fakat zulüm gittikçe artıyordu.

İdare-i örfiye olduğundan akşam saat alaturka birden sonra kimse dışarıya çıkamıyordu.

Bir gün Arpacı Salih Efendi’nin hanının önünde birkaç kişi oturuyorduk.

Balıkesir havalisinin hükümdarı olan ve şimdi yüz ellilik listeye dahil Kirmastili (Mustafa Kemal Paşa’lı) Sündüklü Davut ile Yunan alayı kumandanı hükümetten çıktılar.

Bizim tarafa doğru geliyorlardı.

Ben bunları görür görmez derhal hanın içerisine girdim ve odacının odasına girip pencereden dışarıya bakıyor ve kalbimde intikam hislerinin tuğyanı (coşkusu) beni bir türlü yerimde durdurmuyordu.

Bilmem kaç dakika geçti.

Şiddetli tokatlar arasında feryat duyuluyordu.

Pencereye koştum, gördüğüm feci sahnenin önünde hareketsiz kaldım.

Neden sonra kendime geldiğim zaman facianın neden ileri geldiğini anladım.

Ben, hanın içerisine girdiğim zaman Davut ile kumandan oradan geçerken arkadaşlardan yetmiş beş yaşında Susurluk köylerinden olan Ahmet Ağa ayağa kalkıp resm-i selam ifa etmediğinden muğber (gücenmiş) olarak Ahmet Ağa’ya dayak atmış bir daha tekrar ederse kendisine çok pahalıya mal olacağını ihtar edip gitmiş.

Zavallı Ahmet Ağa’yı arkadaşlar benim bulunduğum odaya getirdiler.

Biçare ihtiyar yediği dayağın ıstırapları ve gözyaşları arasında şu birkaç sözü söyledi: ‘Ey zalim Yunan; bir gün gelecek ki Türk askerleri senin melun kalbine çizmesiyle basacak, işte o zaman benim gibi masum ve biçare ihtiyarların hakkını arayacağız.”

Ve o günden iki yıl sonra…

Tarih 5 Eylül 1922…

Bir Yunan subayı geçerken ayağa kalkmadı diye sokak artasında öldüresiye dövülen 75 yaşındaki Ahmet Ağa’nın gözyaşları içindeki sözleri boşa gitmedi.

2 yıl 2 ay 4 gün esaret altında yaşamak zorunda kalan Susurluk’un, Gazi Mustafa Kemal Paşa komutanlığındaki Milli Kuvvetlerimiz tarafından kurtarılmasıyla yerine getirildi…