BALIKESİR Ticaret ve Sanayi odalarında yaşanan "turuncu devrim" çok konuşuldu, çok tartışıldı. 
Neresinden bakarsanız bakın, üslup dozajının kaçırılmadığı, seviyeli konuşma ve tartışmalar ayrı kazanım oldu kent adına.
Kantarın topuzu kaçırılmadı mı?
Hayır diyemeyiz elbette. 
Kırılan kalpler oldu, kutuplaşmalar yaşandı. 
Buna zemin hazırlayıp çanak tutanların kimler olduğu, ne gibi çıkar hesapları yaptıkları biliniyor zaten. 
Fazla üzerinde durup, ciddiye almak veya geçmişi irdeleyip sorgulamanın faydası yok zira.
Önümüze bakmamız gerekiyor. 
Katedilecek uzun yol var önünde Balıkesir'in. 
Hayalini kurduğumuz geleceğin Balıkesir'i için çok çalışılması gerekiyor çok. 
***
"Balıkesir Değişim Platformu" adı altında çıktıkları yolda, iş dünyası yanında kent kamuoyu desteğiyle ilk etabı geçen Fahri Ermişler ile İsmail Uğur liderliğindeki ekip için "iş başına geldiler de ne değişti?" sorusu gündeme taşınabilir.
Bugünden böylesine yaklaşımda bulunmak yakışık kaçmayacağı gibi abesle iştigal etmeye benzer. 
Neden bunu söyleme, paylaşma gereği hissediyorum. Bazı çevrelerin bu tarz serzenişte bulunan isimlerin varlığını görüyor, söylemlerini iştiyorum çünkü. 
"Nifak" denilebileceği gibi böyle yaklaşımlara, "kente ihanet" ifadesini kullanmakta yanlış olmayacaktır. 
Doğruya doğru, eğriye eğri diyeceğiz. Kendi adımıza değil, Balıkesir'in yarınları için yapacağız bunu. 
***
Sanayi ve Ticaret odaları Balıkesir'in bugünü, yarını, geleceği için ne yapabilir. Nasıl bir misyon üstlenebilir?
İşte asıl sorulması, sorgulanması ve karşılığının beklenilmesi gereken soru bu veya buna benzer olmalı diye düşünüyorum. 
Bundan önce iki kuruluşun dünüyle bugününe bakmak gerek.
Ticaret Odası'na bakalım.
Bir asrı çoktan geride bırakmış, ikinci asrın çeyreğini bitirdi bitirecek. 
Dile kolay gibi geliyor, ama 124 yıl öyle az buz bir zaman değil.
Çok çok eskileri hatırlamıyorum. Mahmut Yavuz dönemindeki ufak-tefek hareketlenmeleri (ki bunlar içerisinde üzerine vazife olmayan işler çoğunlukta) dikkate almazsak, dönüp bakıyorsunuz geriye doğru düzgün kıpırtı görülmüyor.
***
Sanayi Odası..
Kuruluşu çok eski sayılmaz. Otuz iki yıllık mazisi var. 
32 yılda az sayılmaz aslında, ama bir Ticaret Odası'na bakında "devede kulak misali" gibi kalıyor!
Şimdi şu soruyu yöneltelim herkese;
"Balıkesir Sanayi Odası denilince aklınıza ne geliyordu?"
Objektif değerlendirme yapıldığında verilecek iki cevap vardır:
"Rona Yırcalı.."
"Süleyman Demirel'li ödül törenleri.."
Başka türlü yanıtı olan var mıdır bilmiyorum yukarıdaki soruya..
Otuz iki yıllık süreçte Yücel Aytaç ve Ahmet Kula'nın başkanlık yaptığı dönemler var. 
İkisi de değerli isimler. Ancak ikisi de sayın Rona Yırcalı'nın gölgesinde kaldı, "emanetçi" olarak görüldü, algılandı. 
Maalesef durum, vaziyet, hâl böyleydi.
***
Eleştiri anlamında kurmuyorum bu cümleleri. Sadece tespitte bulunuyorum. 
"Gelmiş geçmiş başkan ve yöneticilerinin yaptıkları birşey yok mu?" demeye mi getiriyorum lâfı. 
Katiyen. 
Ne böyle bir düşünce taşıyorum, ne de ön yargıyla bakıp değerlendirmede bulunuyorum.
Dediğim gibi, durumu aktarıp hafızalarınızı yenilemeye çalışıyorum.
Eskilerin yaptıkları yanında, çok isteyipte yapamadıkları vardır elbette.
Hepsini teşekkür etmek hemşehrilik görevidir.
Teşekkür ediyorum bende. Allah hepsinden razı olsun. Yaptıkları ve düşünüp yapamadıkları için de..
***
Bugün için iki kurumun başında, yola iddialı söylemlerle çıkan iki genç beyin var. 
Ermişler ve Uğur başkanlığındaki ekipler, nöbeti devir alalı henüz 4-5 ay oldu.
Gelişen ve değişen Türkiye'de, Balıkesir'in varlığını hissettirebilme adına güzel işler yapmaya, adımlar atmaya çalışıyorlar gördüğüm kadarıyla.
Biraz kıpırtı, biraz hareketlilik, canlılık var sanki. 
Eski Türkiye siyasetçilerinin sıkça kullandığı ve günümüzde de geçerliliğini koruyan "yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır" şeklinde klasik söylemini anımsarsınız. 
Ermişler ile Uğur'un ilk baştaki ve bugünkü söylemlerine ve attıkları adımlara baktığımda teminatları sağlam gibi görünüyor.
Bende bu gençlerin yapacakları işleri, üretip hayata geçirecekleri projeleri dört gözle bekliyorum. 
***
Ama...
Herşeyden önce yapılması ve adım atılması gereken bir nokta var. 
Demek istediğim, üzerinde ısrarla durulması ve ciddi ciddi düşünülüp hayata geçirilmesi gereken konu çok farklı.. 
Siz ne düşünüyorsunuz bilemem, ama bu konu çok çok önemli. 
Nedir bu kadar önemli olan derseniz, söyleyeyim. 
Ticaret Odası ile Sanayi Odası'nın tek çatı altında birleşmesi..
Tıpkı Türkiye'nin 8-10 ili dışında kalan sanayi ve ticaret odalarındaki gibi bir yapılanma..
Her türlü ortam ve zeminin var olduğunu görüyorum.
Sanayi Odası üyelerinin tamamına yakını aynı zamanda Ticaret Odası üyesi. 
Dikkate alındığında bu, tek çatılı yapıyı daha sağlıklı, daha güçlü kılabilir.
***
Koltuk sevdalısı, sıfat meraklısı olmadıklarını bildiğim Fahri Ermişler ile İsmail Uğur'un da tek çatılı formülü canı gönülden istediklerine inanıyorum. 
İlk adım için fırsatta var önlerinde. 
Ticaret Odası yeni bir bina yapmanın hazırlıkları içerisinde. Geçmiş yönetimin hazırladığı plan-projeyi rafa kaldırıp daha rantabl proje çalışması başlatılmış. Gerek olduğunu düşünmüyorum buna. 
Sanayi Odası'nın Organize Sanayi Bölgesi'nde güzel olduğu kadar çok geniş alanlı, kullanışlı bir binası var. 
Ticaret Odası, BSO'nun OSB'deki binasına taşınabilir. Yani ortak kullanılabilir. 
İş dünyasının bazı iş ve işlemlerinin aksamaması açısından kent merkezinde irtibat bürosu kurulabilir. Bu iki oda içinde geçerli. 
İlk adım böylece atılmış olur.
***
Diyeceğim şu;
Olmayacak iş değil bu söylediğim. 
Hâyâl hiç değil. 
Aksine Balıkesir'in hâyâllerini gerçeğe dönüştürebilecek  girişim, adım.
Başarılabilirse eğer böyle bir birleşme, hedeflere kolaylıkla kilitlenip ulaşabilir Balıkesir.
Bu birleşme; Balıkesir adına her anlamda, her mânâda hayırlı olacağı gibi turuncu devrimi taçlandıracaktır..
...