Yargılama hızlansın diye yapılan pek çok değişikliği yapanlar acaba hiç uygulama nasıl, adliyelerde neler oluyor bilmezler?..
“Olur mu hiç, vekillerin çoğu hukukçu ya” dediğinizi duyar gibiyiz; haklısınz, o yüzden bizim de şaşkınlığımız tarifsiz boyutlarda ya…
Biraz hukukun tuhaf hallerini anlatacağız, vatandaş olarak bize ne demeyin, biliyoruz ki adliyelik olmayan yok gibi artık memlekette…
Birinci şaşkınlık; hedef süre…
Yeni bir dava açtığınızda elinize bir evrak veriyorlar: dosyanızın numarası yazıyor, yargılamanın tahmini bitiş süresi falan…
Kaç yıl oldu bu uygulamanın başladığı da bir tane normal yargılama seyrinde biten ve hedefi tutan dava oldu mu acep?..
Ne gerek var o zaman olmayacak duaya amin demeye?
Geçenlerde kiracısına dava açtı bir arkadaşımız.
Duruşma günü geldi; ilk duruşması teee 8 ay sonra, iyi mi?
Neyin hedef süresi?..
Bu arada kiracı kiralayan uyuşmazlıklarında arabuluculuğun da hal olmadığı belli oldu; ki zaten anlaşabilseler arabuluculuğa dahi gerek kalmayacak ve her kiracı biliyor ki ev sahibi kendisiyle dava yoluyla uğraşmaya kalkarsa asgari 3-4 yıl rahat!
Bir de aynı düzenleme kapsamında ortaklığın giderilmesi davası için de (izaleyi şüyu) arabulucu geldi…
Burada pek merak ediyoruz, bu dava grubunu arabuluculuğa dahil edenler gerçekten ortaklığın giderilmesi davasının ne olduğunun, taraf sayısının bile bilinmezliğinin farkındalar mı?..
Şaşkın halleri var bizim hukuk sisteminin….
Bir işi basitleştireceklerine iyice zorlaştırıyorlar…
Yine pek çoğunuz aşinadır; ihtiyati haciz diye bir müessese var; alacaklının alacağını cebri icra yoluyla almasından önce borçluya tebligat gitmeden belli bir teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati haciz kararı alarak sürecin hızlandırılmasına yönelik..
Eskiden pratik şekilde alınabilen ihtiyati haciz kararı öyle değişikliklerle labirent bir hale sokuldu ki, mahkemesi, kalemi, icrası, alacaklısı, avukatı illallah diyor nicedir.
Böyle bir garabeti hukuk sistemine armağan edenlerin kulakları çınlasın, işleyen sistemi bozmanın mükemmel örneği haline geldi.
Bir de öyle lüzumsuz uzatmalar var ki, yine örnekleyelim bankadan kesin süresiz teminat mektubu sunuyorsunuz icra müdürlüğüne teminat olarak…
İcra müdürü, mahkemeye yazıyor bu teminat mektubu uygun mudur diye?
Mahkemenin uygun değildir demesi zaten mümkün değil de icra müdürlüğü inceleyemiyor mu teminat mektubunu; adamın işi o zaten; mahkemeye yazışma yapmaya, ekstra süreci yokuşa sürmeye, eziyete, zaman kaybına ne gerek var?..
Dedik ya, iyi ki bu düzenlemeleri yapan hukukçu vekiller… Bir de mühendisler falan el atsa kim bilir n’olacak?
Şaka bir yana…
Bir davanız oldu bitti ceza veya hukuk davası misal…
Üst mahkemeye gideceksiniz itiraz olarak.
Bazısında üst kanun yoluna başvurma süresi karar tebliği ile başlar, bazısı tefhimle… Bazı mahkeme 7 gün, bazısı 10, bazısı 15, idare mahkemelerinde daha da farklı…
Kafa karışıklığından başka bir şey değil… Yapsanıza şunu tüm mahkemeler için standart; geneli uygula geç, tebliğden itibaren 15 gün de bitsin, evler şenlik düzenleme devam ediyor; neden farklı, ne faydası var, amaç ne; koca bir muamma…
Bir de çok ünlü Sulh Ceza Hakimliklerimiz var…
Ceza mahkemeleri adliyelerde genel olarak Sulh Ceza, Asliye Ceza, Ağır Ceza diye sıralanır ve anılır da vatandaş tabiri caizse en hafif mahkemeyi Sulh Ceza olarak bilir, Ağır Ceza da adı üstünde ağırdır ya korkutur falan..
Oysa cezaların kralıdır yine tabiri caizse Sulh Ceza Mahkemeleri…
Tutuklamaya karar verir, trafik cezasına itirazlara bakar, İşKur gelir ceza keser işletmenize, ona itiraz edeceksiniz doğru Sulh Cezaya… İdarı para cezaları kesilir itirazlar hooop yüzde 90 Sulh Cezaya… SGK müfettişi ceza kesti tümüyle teknik bir konu, itiraz Sulh Cezala…
Hakkınızda basında bir yazı çıktı olumsuz, tekzip göndereceksiniz Sulh Ceza…
İletişim yasaklatacaksınız, erişim engeli falan filan… Doğru Sulh Cezaya…
Daha nice nice nice…
Bir de çoğu kararı kesin nitelikli iyi mi, o derse o, Ağır Ceza kararını istinaf edersiniz, Sulh Ceza’da boynunuz kıldan ince!
Var mı böyle bir mahkeme hukukçulara bir sorun; 10 elinde 10 marifet… 
Yapay zeka mı hakimleri, nasıl her şeye bu kadar hakimler…
Kur’a çekip göreve başlayanı bile Sulh Ceza Hakimi yapıyorlar da mahkemelerin hali nice….
Tıpta uzmanlık sınavına soksan Sulh Ceza Hakimlerini basar geçerler; bu da ayrı bir eğlence işte…
Bu kadar yük niye, bu kadar çeşitlilik, hakim nasıl bilecek, nasıl uzmanlaşacak kimin umru?..
Aman Sulh Ceza diye ismine aldanıp zayıf veya basit görmeyin; yanarsınız yani. O derece!
Şaşkınlıklar hukukçu vekillerin gözü önünde yıllardır devam da devam…
Anla anlayabilirsen!