Seçimler geçer… Adaylar değişir… Ama geriye hep “biz” kalırız. Bu yüzden en büyük kazanç, “birlikte yaşamanın” hakkını verebilmektir bana göre…
Yerel seçimler tamamlandığında kim kazanmış olur?
Belediye başkanlığına seçilen kişi mi? Evet, o kazanır. Peki, başkanın bağlı olduğu parti? O da kazanır. Belediye meclisine giren adaylar? Onlar da kazananlar arasında yer alır. Ve elbette, kazanan partiyi destekleyen seçmen de bir anlamda kazanmış sayılır.
Ama asıl soru şu;
Bu şehirde yaşayan “herkes” ne zaman kazanır?
Seçim günü sandıkta görevimizi yapıp, sonra köşemize çekildiğimizde mi?
Yoksa…
Birlikte yaşamaktan memnun olduğumuzda mı? Bana göre…
Asıl kazanç;
Seçimden seçime değil, her gün hep birlikte yaşadığımız bu şehrin insanlarının yüzündeki tebessümde gizli…
Asıl kazanç;
Sandıktan çıkan sonuçta değil, bu şehirde birlikte ağladığımız, birlikte güldüğümüz, düğünlerine cenazelerine gittiğimiz insanlara verilen değerde gizli…
Asıl kazanç;
Oy pusulalarının sayısında değil, Göbel’den Yıldız’a, Beyköy’den Asmalıdere’ye kadar her mahallede, her köyde yaşayan insanımıza gösterilen saygıda gizli…
Asıl kazanç;
Kutuplaşmakta, ayrışmakta değil, hangi partiden hangi görüşten olursa olsun birbirimize sevgiyle yaklaşmakta, birlikte “biz” olabilmekte gizli…
Parkında çocukların neşeyle koştuğu, Caddelerinde selamların eksik olmadığı, İnsanların birbirine saygı duyduğu bir ortam oluşturulduğunda, hep birlikte kazanmış oluruz.
Çünkü bir şehir; yalnızca yollarla, binalarla, kaldırımlarla değil, insanıyla yaşanır hale gelir. Gelişme yalnızca projelerle değil, birbirimize gösterdiğimiz ilgiyle, anlayışla, hoşgörüyle başlar.
Seçimler geçer… Adaylar değişir… Ama geriye hep “biz” kalırız.
Bu yüzden en büyük kazanç, “birlikte yaşamanın” hakkını verebilmektir bana göre…
Sadece eleştirmek yerine elimizi taşın altına koyup çözüm için çabaladığımızda,
Kavga etmeden tartışabildiğimizde,
Farklı düşünenlerle yan yana durabildiğimizde,
İşte o zaman, Asıl kazancın sandık sonucunda değil, birlikte yaşamakta, birlikte üretmekte, birlikte gülmekte olduğunu anlarız.
İşte o zaman, Küçük bir selamın, samimi bir bakışın, dostlarla içilen bir çayın ne kadar büyük anlam taşıdığını fark ederiz.
İşte o zaman,
Gerçek kazanan, içinde huzur olan, umut olan, sevgi olan Susurluk olur…