12-15 Nisan arası gezilebilecek Uluslararası Doğu Akdeniz Turizm ve Seyahat Fuarı EMITT kapılarını 26. kez açtı.

Balıkesir Büyüķşehir başta, bir çok ilçe belediyemiz de 10-15 kişiden oluşan ekipleriyle İstanbul'a çıkarma yaparak TÜYAP'taki alanda yerini aldı.

"Balıkesir EMITT'e damga vurdu.." vb. haber bültenlerinin eli kulağındadır!

Belediyelerin basın birimleri birbiriyle yarışır; "En büyük damgayı biz vurduk.. Standımız ziyaretçi akınına uğradı.. Suyumuz, yağımız müthiş ilgi gördü.." benzeri süslü-püslü cümleler ile hazırladıkları bültenleri servis etmekte...

Çeyrek yüzyıldır değişmez kuraldır bu.

İnanmıyorsanız, google'ye "EMITT'e damga vurduk" veya "EMITT Balıkesir" yazın... Ekranınıza belediyelerce hazırlanıp yayın kuruluşlarına servis edilmiş yüzlerce haber bülteni çıktığını göreceksiniz.

Her yıl damga vurulur, vurulmasına da getirisi/götürüsü hiç açıklanmaz.

Hep merak etmişimdir.

Turizm gelirleri artışında EMITT ve benzeri fuarların katkısı ne kadardır?

Balıkesir, Edremit, Ayvalık, Bandırma, Erdek, Sındırgı, Marmara, Gömeç, Havran, Gönen, Burhaniye gibi belediyeler hemen her yıl kesintisiz tanıtım fuarlarında yerini alıyor bildiğim kadarıyla.

Belediyelerimizin yetkili birimleri, ilçelerindeki turizm hareketliliğinin fuarlar öncesi ve sonrası istatistiklerini açıklasa da getirisini/götürüsünü öğrensek!

Tanıtım fuarlarından bazılarına katılarak gözlem yapma şansım oldu.

Manzara hiç öyle yansıtıldığı gibi değil.

Benim gözlemim şu;

Bu tür fuarların açılmasını dört gözle bekleyen potansiyel ziyaretçi profili var. Sayıları az/buz değil, yüzlerce. 

Açılış kurdelası kesilir/kesilmez belediyelerin açtıkları standlar önünde sıraya giriyorlar ellerindeki özel pazar çantalarını eşantiyonlarla doldurmak gayesiyle.

Milyonlarca lira harcanarak kuşe kağıda basılmış tanıtım materyallerine dönüp bakan olmuyordu bile. 'Ayıp olmasın' misali alan da dışarı çıktığında ağırlık olmasın diye çöpe atıyordu!

İstanbul'da da, Ankara'da da, Bursa'da da gördüğüm tek manzara buydu. 

Aklıma gelmişken, katıldığım bir başka fuardan aklımda kalan şu anekdotu paylaşayım.

MÜSİAD'ın organizasyonuydu. Orada da Balıkesir'in eti, sütü, denizi, havası tanıtılıyordu, ama dünyanın dört bir yanından gelen insanlar, masalara karşılıklı oturup ticari anlaşmalar yapıyordu aynı zamanda...

Buraya kadar yazdıklarımdan bu tür organizasyonlara karşı olduğum anlamı çıkarılmasın .

Tanıtım ve motivasyon önemli.

Dijital çağda bunun farklı yollarını aramak da çok önemli.

Demem şu ki,

En azından bu sene fuzuli masraflardan kaçınmak ve bunu deprem yaralarının sarılması için kullanmak Balıkesir ve insanlık adına daha makbul olabilirdi.

Fırsat kaçmış değil.

Önümüz yaz.

İncik/boncuk adı altındaki festivaller birbirini izleyecek.

Ekonomik sıkıntılar bir yana, "asrın felaketi"ni yaşadığımız, acısını bütün sızısıyla hissetmeye devam ettiğimiz ve uzun süre de yüreklerimizden atamayacağımıza göre, şenlik ve festivallerde göbek atacak, incir çekirdeğini doldurmayacak kadar faydasız işlere kaynak aktaracak değiliz herhalde!

Hem ne emrediyor bize kutsal kitabımız;

"Yiyiniz içiniz; fakat israf etmeyiniz! Çünkü Allâh isrâf edenleri sevmez." 

Sözün özü;

Mesele “damga vurmak” ise, 16 milyon insanımızın yaşamını alt/üst eden şehirleri kısa sürede yeniden ayağa kaldırarak vuralım.

Selâmetle...