Bu rakam ve harfler size neyi çağrıştırıyo?
İyice düşünün bakalım, bir anlam çıkarabilrecek misiniz?.
Dünüşün taşınmadan; “hiçbir şey ifade etmiyor” dediğinizi duyar gibiyim.
Çok haklısınız.
Bende bu rakam ve harflerle ne anlatılmak, ne yapılmak istendiğini ne biliyorum, ne de anlayabiliyorum.
Zaten anlamak veya bilmek için de, e=mc2 denklemiyle atom bombasının temelini hazırlayan Albert Einstein veya matematik profesörü falan olmak gerekiyor sanırım.
Fazla meraklandırmadan siz sevgili dostları konuya geçeyim.
Şunu hatırlatayım ama önce. Başlığımıza aldığımız rakam ve harflerin ne matematik, ne de başka bir bilim dalıyla uzaktan yakından ilgisi yok.
Havasını soluyup, suyunu içtiğimiz kentlerin kaderiyle ilgili bu rakam ve harfler.
Neyi, nasıl anlattığını, geler getirip, götürdüğünü ise kapalı kapılar ardında karar veren çok çok az sayıdaki kişiden başka kimsecikler bilmiyor, bilemiyor.
Nedeni sormayın, bende bilemiyorum, anlam veremiyorum.
Anladığım ise şu;
Herşeyiyle o kentte yaşayan insanları yakından ilgilendiren bir konuda, o insanların bilgi sahibi olunması istenmiyor gibi bir anlayış hakim sanki.
***
İmar olayından sözediyorum.
Kentin imarı konusunda en yetkili mercii olan Belediye Meclislerinin bu olaya nasıl bir bakış açısıyla yaklaştıklarını, kararları nasıl aldıklarını anlamak için yazımın başlığındaki rakam ve harfleri yanyana getirmeniz yeterli sanırım..
Belediye Meclislerinin çeşitli toplantılarında gündem maddelerini oluşturan birkaçını size aktarmak istiyorum.
Birşey anlayabilecek misin bakalım. Çözebilecek misiniz ne denilmek, ne anlatılmak istendiğini?..
1- Atatürk Mahallesi 18 L II pafta, 7924 ada, 19 nolu parselde imar planı değişikliği talebi ile ilgili evrakın okunup, oylanması.
2- Akıncılar Mahallesi 19 L II pafta, 4127 ada, 10,11,18 ve 28 nolu parsellerde imar planı değişikliği talebi ile ilgili evrakın okunup, oylanması.
3- Paşaalanı Mahallesi 20 J III pafta, 6725 ada, 23 nolu parselde imar planı değişikliği talebi ile ilgili evrakın okunup, oylanması..
***
Anla anlayabilirsen, çöz çözebilirsen. Nasıl bir karar alındığını, bu kararla ne yapılmak istendiğini..
Belediye Meclis toplantılarında sadece yukarıda örneklerini sıraladığım maddeler harfiyen okunuyor, ardından Meclis Başkanı; “kabul edenler”, “etmeyenler” diye oylamaya sunuyor ve “KABUL edilmiştir” diyerek dosyayı kapatıyor.
Kabul edilen İmar değişikliğiyle yeşil alan için yer mi ayırılacak, yeşil alan için ayrılan yere beton yığını mı yapılacak, kat artışı mı verilecek, eş-dost-amcaya kıyak mı geçilecek, partidaşa vefa borcu mu ödenecek veya daha yaşanabilir bir kent için çarpık yapılar mı yıkılacak?.
Bunu ben diyeyim 3-5, siz deyin 10-15 kişiden başkası bilmiyor.
Oylama sırasında parmak kaldırıp indiren meclis üyelerinin birçoğunun bile hangisine “EVET”, hangisine “HAYIR” dediklerini bildiklerini söylersem YALAN olur.
Çünkü, toplantılar öncesinde Parti grubu toplanır, “şu..şu..maddelere kabul...bu..bu..maddelere hayır oyu vereceğiz” kararı alındığı için o partinin üyesi YANLIŞ OLDUĞUNU DAHİ BİLSE KARAYA AK, AKA KARA DEMEK, yani EVET OYU VERMEK ZORUNDADIR.
Aksi halde, grup kararına uymadığı gerekçesiyle Parti Disiplin Kurulu’na sevkedilebileceğini, ihraç edilebileceğini ve yerel iktidarın nimetlerinden yararlanamayacağını çok iyi bilir!..
***
Kentlerin kaderiyle böyle oynanıyor.
Böyle oynuyor bizlere “doğru-dürüst-şeffaf” yönetimi sözü verip, seçildikten sonra bunu hafızasından silen politikacılarımız..
Sonra da çağdaş-modern kent nutuklarının ardına sığınılıyor.
Bunun çabasının verildiği söyleniyor gözlerimizin içine bakıla bakıla..
***
Balıkesir’in sorunu değil sadece, çarpık yapılaşma ve düzensiz kentleşme.
Türkiye’nin birçok kenti kaçak binalarla dolu.
Bizler yaşadığımız ve adına da kent demekte güçlük çektiğimiz Balıkesir’imize bakalım.
Buram buram tarih kokan binaların yerinde yükselen beton yığınları mantar gibi kendiliğinden bitmedi.
Yeşil alanların üzerindeki yapılar gökten inmedi ki!
18M-XL-II/8P~JIV bilmem ne ada ve parsellerdeki imar değişiklikleri taleplerinin kabul edilmesiyle yeşil alanlar yapılaşmaya açıldı, kaçak katlara göz yumuldu, yerleşim alanları sanayi alanlanına çevrildi, yaptığı binayla bir başkasına ait alana tecavüz edenlere ”at havuza 75 milyar, al ruhsatı” denildi ve böylece KENTSEL, GÖRSEL KİRLİLİK ortaya çıktı.
Çünkü imarla ilgili çok büyük rantlar dönüyor.
Açılan havuzlar dolup taşıyor. İktidardaki siyasiler ise bu rantlara hükmediyor.
Balıkesir geçmişte yukarıda anlatmaya çalıştığım bu tür anlayışın sıkıntılarını çok çekti, hâlâ da çekiyor ve yaşıyor.
Zaten içinden çıkamadığımız trafik keşmekeşliğinin altında yatan bu değil mi?
Doğru-dürüst bir caddesi bile yok Balıkesir’in.
Sokakları labirent gibi.
Her an bir duvara çarpabilirsiniz.
Dahası iki yol üzerine kondurulmuş yapılar bile var.
Bandırma caddesini gözünüzün önüne alın. Hangi yapı hangisine benziyor boyu itibariyle.
Oradaki imar planı ve yoğunluğu her bina için ayrı ayrı uygulanmış mı, uygulanmamış mı?.
Paşaalanı yeni yerleşim merkezi sayılabilir.
Gidip bakın ve çarpık zihniyetin yarattığı çarpık yapılaşmayı, düzensiz kentleşmeyi tüm çıplaklığıyla göreceksiniz.
İşte bunun son örneği değil midir MHP'li Belediye Başkanı ve Belediye Meclisi üyelerinin grup kararına uyarak MHP'li Belediye Meclis Üyesi müteahhit Faruk Demiraslan'a sağladığı ayrıcalık?
Balıkesir’deki benzeri örnekler sıralanmak istense günlerce yazıp-çizmemiz gerekir.
Eş-dost-partidaş kayırmalarıyla, havuza girip çıkanlarla Balıkesir’de kent dokusunun içine etmişiz sizin anlayacağınız.
Bundan sonra ne olur kestirmek mümkün değil.
***
Asıl vurgulamak istediğimiz, kent ile ilgili alınacak kararlarda şeffaf olunmalı.
Özellikle de imar konusunda.
Belediye Meclislerinin üyeleri niçin, neden parmak kaldırıp indirdiklerini iyi bilmeli.
Kente karşı tarihi sorumlulukları bulunduğunu hiçbir zaman akıllarından çıkarmamalı.
İmar değişikliğiyle ilgili konular “20 J I - 21 JIV - 18 L II ada parselde” denilerek geçiştirilmemeli.
Açık ve net şekilde ortaya konularak bu kentte yaşayanlarla paylaşılmalı, uzmanlarına danışılmalı..
Bunu istemek bu kentte yaşayan her bireyin hakkıdır..
YAZIMIZA Einstein ile başladık, onun bir sözü ile bitirelim:
“Ben gelecek için hiç bir endişe duymadım. O yeterince hızlı geliyor.”
Yaşamınız sağlıklı, Cumanız mübarek olsun..
***
BİR ÖZÜR, BİR HATIRLATMA..
Bakın yine unuttum. Bizimkinden fırça da yedim, sözlü şiddete de maruz kaldım ama yine de unuttum.
Dün Kadınlar Günüymüş.
Anneler Günü, Sevgililer Günü, Babalar Günü gibi... Kadınlar Günü de bir aldatmaca benim gözümde, anlayışımda, bakışımda.
Nasıl yani demeyin.
Bir anne, bir kadın, bir baba ya da sevgili 365 günün sadece bir gününde mi 'değerli' oluyor, ya da 'akla' geliyor?
Yine de adet yerini bulsun diyelim, tüm kadınlarımızın gününü gecikmeli de olsa kutlayalım.
Bu arada, İlyas Kapusuz kardeşimizin sosyal paylaşım sitesi aracılığıyla bize de ulaşan ve şu ifadelerin yer aldığı mesajıyla yazımıza nokta koyalım..
''Kadın Hakları diye birşey yoktur...!
Çünkü onlar hep haklıdır...!
Konu kapanmıştır.. NOKTA...