Bir taraftan “gazeteciyim” deyip, diğer taraftan yalnızca gazetecilik yaptığı için can verenleri yok saymaya çalışmak; ahmaklıktan başka bir şey değildir.
Bir taraftan “gazeteciyim” deyip, diğer taraftan yalnızca gazetecilik yaptığı için can verenleri yok saymaya çalışmak; cehaletin değilse bile büyük bir ahmaklığın göstergesidir. Çünkü bu meslek, konjonktüre göre eğilip bükülecek bir rozet değil; bedeli olan bir duruştur.
Gazetecilik, alkışın bol olduğu günlerde hatırlanıp, bedel zamanı geldiğinde unutulacak bir kimlik değildir. Ama ne yazık ki bugün, gazetecilerin kendi mesleklerine ve meslektaşlarına gösterdiği vefasızlığı başka hiçbir meslek grubunda görmek mümkün değil. Aynı kalemin mürekkebiyle, aynı haber masasının tozunu yutmuş insanların; birbirleri hakkında karalama kampanyalarına girişmesi, dayanışmadan kaçınması, habercilikte yarışması gerekirken dedikoduda yarışa tutuşması mesleğin en büyük iç yarasıdır.
Bir kez daha ve yüksek sesle söylemek gerekiyor:
Gazetecinin, gazeteciden başka dostu yoktur.
Üç kuruşluk hesabın peşine düşüp kişisel egosuna yenilen, mesleğine ve meslektaşına sırt çeviren; hak ve hakikat savunuculuğunu bir kenara bıraktığı an, şarlatanların gölgesinde yaşamaya mahkûm olur. O gölge serindir belki, ama kalıcı değildir.
Bugün yok sayarsın, görmezden gelirsin, hatta karalarsın…
Yarın tarih gelir, hükmünü keser.
Çünkü tarih, susanları değil; bedel ödeyenleri yazar.
Görmezden gelen silinir.
Hakikatin adı ise taşa kazınır.
Kıssadan hisse mi?
Çok eski, çok tanıdık:
Men dakka dukka…
#20Aralık #RamazanDemir #KendimeNotlar #Balıkesir