Sizi bilmem ama ben Balıkesir Üniversitesi’ni fazlasıyla önemsiyorum. Yaklaşık 30 bin öğrencisi, yüzlerce akademisyeni, 14 fakültesi ve neredeyse her ilçeye yayılan yüksekokullarıyla Balıkesir’e yalnızca akademik değil; ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda da değer katan dev bir yapıdan söz ediyoruz.
Çok değil, 15–20 yıl öncesine kadar üniversite bu şehrin ekonomisinde adeta bacasız bir fabrika, esnaf için ise şah damarıydı.
Organize Sanayi Bölgesi henüz yokken bu rolü neredeyse tek başına üstlenmişti. Bugün OSB, hayvanların otladığı arazilerden çıkıp 20 bine yakın insanımıza iş ve aş kapısı olmuş olabilir; ancak üniversiteyle birlikte bu iki yapının Balıkesir için ne anlam ifade ettiğini bir anlığına düşünün. İkisi de olmasa, bu şehir yoğun bakımdaki bir hastaya döner!
★
Her ne kadar üniversite–şehir ilişkileri hâlâ arzu edilen seviyede olmasa da, Balıkesir Üniversitesi’nin akademik ve kurumsal gelişimini gururla izliyorum.
Bana “Bu şehrin olmazsa olmazı nedir?” diye sorsalar, hiç tereddüt etmeden ilk sıralara Balıkesir Üniversitesini yazarım.
Neden mi?
★
Ona birazdan geleceğim ama önce bir fotoğraftaki isimleri tanıtmak istiyorum:

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Bahadır Çağlar, Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Süha Serin ve kravatlı olan Balıkesir Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Çetin… Balıkesir Çandır Köyü’nden çıkmış, işini de memleketini de yüreğiyle seven bir hemşehrimiz.
Sağlık kampında bulunduğum hastanede bu üç isim ziyaretime geldiler. Liyakatin, samimiyetin ve adanmışlığın her geçen gün biraz daha özlendiği bir dönemde, böyle insanların varlığını bilmek insana umut veriyor.
★
Başhekim Bahadır Çağlar ve ekibinin, nitelikli sağlık hizmeti sunmak için gece gündüz demeden çalıştığını; bu uğurda çalmadık kapı bırakmadıklarını yakından biliyorum. Geçen pazar günü Çağlar ve Serin’i serviste gördüğümde ilk anda tanıyamadım. Üzerleri başları toz içinde… Sanırsınız hastane yöneticisi değil, inşaat işçisi. Meğer ameliyathanenin bir an önce hizmete girmesi için yürütülen çalışmalara bizzat katılmışlar.
Cumartesi, pazar demeden… Mesai kavramı tanımadan…
Alın işte; alınlarından öpülesi iki vatansever.
“Görevlerini yapıyorlar” deyip geçmek kolaydır. Ama işini hakkıyla yapanla yapmayan bir olur mu? Yapana da yapmayana da hakkını teslim etmek, bu şehrin insanı olarak hepimizin görevidir.
★
Asıl sözü ise Mehmet Çetin için saklıyorum.
Tam anlamıyla bir babayiğit, bir Balıkesir sevdalısı, bir vatansever… Onu özel kılan yönü anlatmadan önce, Balıkesir Üniversitesi’nin kuruluşundan bugüne kimlerin ne katkı sunduğuna bakmak gerekir.
Birçok şehirde üniversiteler hayırseverlerin omuzlarında yükselirken, ne yazık ki Balıkesir’de bu tabloyu uzun yıllar göremedik. Harekete geçmekte hep geç kaldık.
Geçmişteki bir yazımda Kütahya örneğini vermiştim. Dumlupınar Üniversitesi’nin kampüsünü gezdiğimde, Çağış Yerleşkesi gözümün önüne gelmiş, boynum bükülmüş, içim sızlamıştı. “Bizim Kütahya’dan neyimiz eksik?” diye sormuştum kendi kendime.
★
Buradan şuraya geliyorum:
Balıkesir Üniversitesi’ne bu şehirden en büyük katkıyı, merhum Burhan Erdayı sağladı. Tüm mal varlığını üniversiteye bağışlayacak kadar yürekli bir duruş sergiledi Burhan amca. Ondan sonra ise uzun yıllar ikinci bir babayiğit çıkmadı.
Bir ara BAÜN yönetiminden, üniversiteye katkı sunan hayırseverlerin listesini istemiştim. Göz gezdirdiğimde, ne yazık ki dişe dokunur bir isim görememiştim. Ta ki Mehmet Çetin ortaya çıkana kadar…
Bugün Burhan Erdayı’dan sonra Balıkesir Üniversitesi’ne en büyük katkıyı sağlayan ikinci isim Mehmet Çetin’dir. Üçüncüsünü, dördüncüsünü, beşincisini ise bu topraklar yağmur bekler gibi bekliyor.
★
Hastane odamın bahçesinden baktığımda, kaba inşaatı tamamlanmış iki ek binayı görüyorum. Temeli atılırken oradaydım. Hacı Mehmet Çetin amcamızın gözleri dolu doluydu. Kısa süre sonra Rahmet-i Rahman’a kavuştu. Bugün onun adı, Tıp Fakültesi Hastanesi’nin ek binasında yaşayacak; insanlara şifa olacak.

★
Bizim şehrin uzun yıllarına yön veren Faruk Kula ve Edip Uğur’un aramızdan ayrılışından sonra sıkça söylenir ya:
“Bu şehirde bir abi eksik…”
Alın size abi.
Bana göre abilik de ağalık da Mehmet Çetin’in yaptığı gibi olur. Alnından öpülesi bir insandır. Sağ olsun, var olsun.
Rabbim; bu şehirde kazanıp, yine bu şehrin insanı için harcayanların sayısını artırsın.
★
Eğer Balıkesir Üniversitesi’nden bilime, gençliğe ve bu şehre daha fazla katkı bekliyorsak; dün bizimle kıyaslanamayacak şehirlerin bugün bizi nasıl geçtiğine bakmalı, hayırda yarışmayı ve siyaseten değil, şehir menfaatinde buluşmayı öğrenmeliyiz.
★
Son söz:
Hayırlı ve insana doğrudan dokunan bir iş yapmak istiyorsanız, Balıkesir Üniversitesi ya da BAÜN Vakfı ile mutlaka iletişime geçin.
Unutmayalım…
Vermeden almak, yalnızca Allah’a mahsustur.
Selametle…
