“Tasarruf tedbirlerine uymakla mükellefsiniz. Gelin görün ki bu öyle olmuyor, taşıt kullanımından tanıtım giderlerine kadar. Ben defterleri sonuna kadar kullanıyorum. Beyaz kağıt kullanmıyorum. Bu seviyeye kadar inmemiz lazım. Bu babamızın parası değil. Hepimizin parası, milletin parası. Gösterişten uzak, mütevazi bir kamu anlayışına her alanda mecburuz.”

Burada noktalasak yazıyı günün fıkrası niyetine, bir kilo pirzola yemiş kadar mutlu oluruz…

Kahkaha at; pirzola yemek zaten hayal artık.

Kim dedi bu sözleri?

Sayın Mehmet Şimşek.

Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanı.

Kime söyledi?

Valilerimize.

İyi de valilere gelene kadar Ankara’nın kemer sıkıp örnek olması gerekmez mi?..

Lüks makam aracı alamadık diye TBMM’de partiler arası sorun bile çıktı.

Her tarafa makam aracıyla gitmek, habire araç kiralamak; devletin malını har vurup harman savurmanın kaç örneğini kaç yıllardır yaşıyor Türkiye?..

Cumhurbaşkanlığı emrindeki uçak sayısından tutun Cumhurbaşkanlığı’nın, bakanlıkların, bakanlıkların bütçesini kat kat aşan Diyanet’in…

Belediyelerin nasıl lüzumsuz harcama yaptıklarını yazsak kaç sayfa tutar?,,

Devletin içindeki usulsüz harcamalara karşı Sayıştay raporları -budana budana iyice cılızlaştı ama- bile facia görünümünü yansıtmıyor mu?..

Ve düzelen bir şey var mı?..

Sayın Maliye Bakanı beyaz kağıt kullanmadığını, defterleri sonuna kadar kullandığını söylüyor…

Şahsen biz de bir süredir beyaz kağıt kullanmıyoruz, müsvedde olarak kullandığımız kağıtların arkalarını, boş neresi kaldıysa orasını bile kullanıyoruz tasarruf olması amacıyla.

Ama Ankara’dan tutun her ilde ne görüyoruz?

Yüksek makamların yüksek sahiplerine bakın…

Soğuk havada makam araçları 15-20 dakika önceden çalıştırılıyor; sebep, muhterem makam sahibi üşümesin.

Namaza giderken bile korumalarla, özel makam araçlarıyla gitmek..

İki adım ötedeki camiye araçla gitmenin mantığını açıklayabilir mi Sayın Bakan?...

Konuşmalar güzel.

Mütevazi yaşamalıyız.

Ama bunu ilk yapması gereken siyasetçiler.

Yönetenler.

Çünkü bu iş silsile usulü yürür ancak.

Sen israf edersen, şatafata gösterişe boğulursan, yüksek ve lüzumsuz promosyon, tanıtım, reklam gibi giderlerin oluk oluk harcanmasına izin verirsen, söyledikleriniz ancak fıkra gibi gelir.

Valilere seslenen Sayın Bakan; Valilerimizin ikamet ettikleri konaklara(!) bakıyor mu son yıllarda nasıl bir değişim olmuş?..

Mütevazi konaklardan saray yavrusuna dönen nice vali konağımız olmadı mı?..

Son 20 yılda ülke genelinde yenilenen, yeni inşa edilen konaklar allasen çok mu elzemdi?..

Valilerimizin kaç makam aracı var misal?..

Sayın Bakan bunları söyleyince Fatih Portakal’da X platformunda milletin parası nasıl harcanıyor diye anket yaptı, katılanların yüzde 75’inden fazlası “babasının malı gibi” dedi, iyi mi?..

Güldürdü Sayın Bakan.

Gösterişten uzak.

Mütevazi.

Bir kamu anlayışına her alanda mecburuz.

Sonuna kadar haklı.

Peki kaldı mı Türkiye’de böyle bir kamu anlayışı?..

Hüngür hüngür ağlamak gerek… 

İnadına komik(!) ülkeyiz vesselam!