- Yazılarında bazı konulara hiç değinmediğini fark etmiyor değilim…

Ben de her şey hakkında yazmak zorunda değilim…

Ama bazen yazmadığım şeyler de aslında bir mesaj içeriyor olabilir, kim bilir?

-Peki, en çok yazmaktan keyif aldığın konular neler?

Tarih, anılar, eski zamanlar, Susurluk’un unutulmaya yüz tutmuş hikâyeleri…

Ve tabii ki çocukluk, gençlik günlerim.

O günleri anlatırken kelimelerin içine gizlediğim duyguların, okuyan herkeste farklı bir kapı araladığını görmek hoşuma gidiyor.

-Zaman zaman nostalji yapıyorsun. Eskiyle bu kadar ilgilenmek seni bugünden uzaklaştırmıyor mu?

Hayır, tam tersine…

Geçmişi anlamadan bugünü anlamak mümkün değil.

Bazen bir eski gazete ilanı, bazen bir unutulmuş mekân, bazen bir çocukluk anısı…

Hepsi bugünün Susurluk’unu şekillendiren parçalar.

Geçmiş sadece hatırlanmak için değil, bugünü doğru kurmak için de önemli.

-Bazen yazılarında eski kelimeler kullanıyorsun. Bunu bilinçli mi yapıyorsun?

Kesinlikle.

Eskiden sık kullanılan ama artık unutulmaya yüz tutmuş kelimeler bana göre sadece kelime değil; içinde yaşanmışlık barındıran, duygusu olan ifadeler.

Bunları yazılarımda kullanarak, belki birkaçını hatırlatabilirim diye düşünüyorum.

-Bu kadar eskilerden bahsediyorsun. Geçmişin izini sürerken hangi kaynakları kullanıyorsun?

Benim için her insan bir kaynak…

Yaşanmış hikâyeler, Osmanlı arşivinden belgeler, eski gazete kupürleri, hatta bazen bir çay sohbetinde anlatılanlar...

Bazen küçücük bir detayda koca bir tarih saklı olabilir.

Bunları kaydetmezsek, geçmişimiz eksik kalır.

-Arada mizahi yazılar da denemek ister misin?

İsterim ama beceremem.

Aslında mizaha hiç de uzak değilim.

Gençlik yıllarımda karikatür çizerdim. Dönemin ülkede en çok satan mizah dergileri olan Gırgır’da, Çarşaf’ta birçok karikatürüm yayımlanmıştı.

Ama yazmak farklı…

Bu tarzı değerli kardeşim Özkan Çetin yazılarında çok başarılı yapıyor. Ben de tebessümle okuyorum.

-Yazılarında en çok neyi önemsiyorsun?

Samimiyeti…

Ne yazarsam yazayım, okuyanın içten bir şeyler hissetmesini istiyorum.

Çünkü ancak hissedilirse, yazılar bir anlam taşır.

-Son olarak, bu röportajın devamı gelecek mi?

Eğer kendime yine soracaklarım olursa, neden olmasın?