Yıllar yılıdır duyar, işitiriz bu iki kelimeyi.
Hele hele Balıkesirspor’u yakından takip edenlerin kulaklarına küpe gibidir bu söz.
Kırmızı-Beyazlı caimada kime sorsanız
Takımda Balıkesirli oyuncu olmadığından yakınır,
Teknik kadro tercihlerindeki yanlışlara dikkat çekip;  
“Özümüze dönelim”
“Altyapıya önem verilsin”
Diyerek gelen-gidene verip-veriştirir sitemkâr konuşur.
‘Dilin kemiği yok’ deyişinde olduğu gibi atıp-tutanlar gün gelip icra makamına geçtiklerinde ne hikmetse unuturlar ağızlarından çıkanı ve günü kurtarmaya çalışır.
İşler içinden çıkılmaz hâl alınca, arap saçına dönüşünce kendi cevherlerini keşfederler!
Kendileri de inanmazlar gerçekte.
“Gelin bu çocuklara inanın” dediğinizde;
 “O bu işin altından kalkamaz”, “Onlarla yola çıkarsak, millet bizi tefe koyar, rezil oluruz”” gibi bahaneleri sıralarlar.
Güvendikleri dağlara karlar yağınca;
“Gel bakalım bizim oğlan” deyip onlardan “KURTARICI” rolünü üstlenmelerini isterler.
Geçmişte yaşadığımız ve bugünde benzerine tanıklık ettiğimiz tablo gibi.
Son örneği olan Selahattin Dinçel vakasını biliyorsunuz.
“Yapmayın-etmeyin” denildi.
Kulak veren veya feryatları duyan olmadı.
Sonuç malum.
Her dönemde olduğu gibi;
Tasını-tarağını toplayıp gitti(!)
Pardon mecburen gönderildi.
Sonrası malum.
“Gel bakalım bizim oğlan..”
Mesut, Muhammed, Bekir.
Üçü de Balıkesir’in ‘öz’ evladı sayılır.
Tarsus İdman Yurdu karşısında çaresiz kaldığımıza tanık olduğumda
Hemen yanı başımdaki Balıkesirspor sevdalılarına şöyle demiştim;
“Bizim çocuklar, bu teknik direktörden çok fazla bilgiye sahiptir. Hiç teknik direktör aramaya gerek yok. Alt yapının başındaki isimleri getirin, bundan kötüsü olmaz..”
Hüsranın ardından “gel bakalım bizim oğlan” denilen üçlü yüzümüzü kara çıkartmadı.
Telekom maçını seyretmedim. İzleyenlerin anlattığını dikkate almadan, çıkardıkları kadroya baktım; “Aferin bizim çocuklar” dedim.
Bugünkü Dardanelspor karşılaşmasını gözlerimin önüne getirince
İlk 45 dakikalık bölüm ile son 45’i kıyaslayınca
“Bu işin altından kalkamazlar” denilerek güvensizlik duyulan BİZİMKİLERİN, kendilerini pazarlamaktaki hünerleri alkışlanası teknik adamlardan ON kat daha üstün olduklarına bir kez daha inandım..
Diyeceğim şu;
Öze dönüş masallarını bırakalım
Özümüz gibi davranalım.
Soyunu-sopunu-kişiliğini bilemediğimiz, bugün ve gelecekte ne gibi artılar sağlayacağını kestiremediğimiz isimleri kendi hayâlleriyle baş başa bırakıp,
Hem dünlerini, hem bugünlerini, hem yarınlarda neler yapabileceklerini bilebileceğimiz BİZİM ÇOCUKLARA GÜVENELİM..
Yani anlayacağız, maceranın peşinden koşup ‘ben kimim’ diyeceğimize Muhammed’in yolunda MESUT olalım..
Öze dönüş size nasıp olur inşallah!..