Yolları altın ile döşeseniz, köprüleri zümrüt ile kaplasanız, havalimanlarını elmas ile donatsanız, hastaneleri 5 yıldızlı otele dönüştürseniz dahi vatandaşı direk etkileyen hizmetlerde noksanlık olduğu sürece değer atfedilmiyor.

Şehrin lezzet durağı Kanaat’ta meşhur pidelisini yerken, karşımda oturan dayı çorba fiyatını sordu. Aldığı cevap karşısında kendi kendine konuşmaya başladı:

“Eskiden öyleydi, böyleydi, millet kuyruklarda heder olurdu, her şey kötüydü falan diyorlar. Ne kötüsü? Her şey iyiydi ve alırdım. Hanımlar her ay altın günü yapardı. Çay ocağında çalışmama rağmen altın almakta hiç zorlanmazdım. Şimdi bizim hanım simit günü bile yapamıyor.

Yüzüne baktım. “Kusura bakma,” dedi, “evlada düğün yapıyorum da, kafalar karışık.”

Remzi’ye, “Ver dayıya benden bir çorba, kendine gelsin,” diyerek masadan kalktım.

Sonra ben başladım, kendimle konuşmaya!

Toplumun belirli bir kesimi, eşi benzeri görülmemiş şekilde “şatafat” içerisinde yaşarken, önemli bir bölümü de bir bardak çay, bir tas çorba hesabı yapmaktan kendiyle konuşur hale geldi.

Bunu görüyorlar, ama görmezlikten geliyorlar ya, işte o acıtıyor insanın yüreğini.

Böyle bir dönemde Diyanet’in Cuma Hutbesi’ni çok önemsiyorum. Giderek toplumun her kademesinde sıklıkla konuşulmasını, kamunun öncelikli konusu olmasını diliyorum.

Siyaset ve kamudaki, özellikle de yerel yönetimlerdeki, kılıfına uydurulmuş işlerin artık yasal olmasına rağmen helal olmadığı gerçeğiyle yüzleşmek, kul hakkına riayet etmeden varsıllaşmanın önüne sağlam bir set çekmenin vakti geldi, geçti..

Elbet etrafımız "yangın" yeri gibi. "Beka" sorununun giderek daha öncelikli konu olduğunun bilincindeyiz.

Gelgelelim, dayının dediği gibi, bugünkü hanımlar simit günü bile yapamayacak duruma geldiyse, bu da önemli bir “beka” sorunudur.

Yerel seçimler kaybedildiğinde buna bahaneler üretip kendilerini avutmaya çalışanlar, kazanılanın ne olduğunu kavrayamadığı içindir belki de bugün yaşadıklarımız.

O değil de, değişim ve dönüşüme karşı direnenlere yönelik mücadelede "kimse var mı" denilmesini beklemeden, her şart ve koşulda savaşan sessiz yığınlar bugün simit günü bile yapamayacak hale geldiyse düşünmek lazım arkadaşlar...

Ez cümle;

Yolları altın ile döşeseniz, köprüleri zümrüt ile kaplasanız, havalimanlarını elmas ile donatsanız, hastaneleri 5 yıldızlı otele dönüştürseniz dahi vatandaşı direk etkileyen hizmetlerde noksanlık olduğu sürece değer atfedilmiyor.

Selametle...

#28Haziran #RamazanDemir #KendimeNotlar