Gün geçmiyor ki, yolda, otobüste, metroda, Marmarayda velhasıl toplumumuzun olduğu her yerde özellikle başörtülü hanımlarımıza, kızlarımıza, talebelerimize durup dururken aşağılık bir saldırı olmasın.

Her ne hikmetse saldırganlar hep açık saçık olduğu kadar da nursuz ve çirkeflikte çağ atlamış tipler.(!) Ağızlarındaki ortak sloganları ise; Atatürkçülük, Atatürk ilkeleri, Lâiklik, Cumhuriyet, ilericilik Vs. alışılmış ve klişeleşmiş teraneler.

Hâlbuki milletimizin ortak değeri diye tanımlanan Mustafa Kemal’de bu kadar kötü sıfatı görmek mümkün değil. Ama her nedense bütün bu kötü sıfatlara sahip olanların hep Kemalistlik, Lâiklik, Cumhuriyet, Atatürk ilkeleri gibi klişeleşmiş ve fosilleşmiş sloganların ardına sığınmaları oldukça ilginçtir.!

Bir zamanlar gazetelere manşet olmuştu; adamın birinin kuytu bir yerde olan evinin duvarına gelen giden hep küçük abdestini yapıyormuş. Adam duvara kocaman kocaman harflerle ‘’bu duvara işemek yasaktır’’ diye yazmış ama bir türlü önleyememiş. Adam düşünmüş taşınmış ve sonunda çareyi duvara koskocaman Mustafa Kemal portresi asmakta bulmuş ve duvarda pislikten kurtulmuş(!)

Şimdi ben de düşünüyorum; İnançlı ve tesettürlü hanımlarımıza en adi şekilde saldıran, küfredip hakarette bulunan bu sahte Kemalistlerde, sahte Cumhuriyetçilerde, sahte Lâiklerde acaba kanuni takibattan kurtulmak için Mustafa Kemal kalkanına mı sığınıyorlar diye…

Saldırganların hepsi Kemalist, hepsi Atatürkçü ve hepsi Lâik (!) Sorsanız Laikliğin ne olduğundan bihaberdirler. Ama saldırıları hep Lâiklik ve Kemalizm adınadır. Tıpkı altı okun ne olduğundan bi haber CHP liler gibi.(!)

Küfredip saldıracağı zaman ve inançlı tesettürlü insanı seçerken, gayet akıllı hareket eden bu aşağılık mahlûkların, karakoldaki salaklık, aptallık rollerine kanılmamalıdır. Hele hele savcılar bu duruma özellikle dikkat etmelidir. Devlet millet kaynaşmasını dinamitlemeye çalışan bu asalakları salıvermenin aynı zamanda bu milletin özünü teşkil eden inançlı insanlarımıza hakaret mesabesinde olduğu da gözden ırak tutulmamalıdır.

Kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi giyinmeyen insanlara saldırmayı ve hakaret etmeyi, kendilerine özel verilmiş bir hak gibi gören bu zavallı tiplerin bir diğer ortak yönleri ise, bir kısım halk düşmanı yazar-çizer takımı tarafından hemen korumaya alınmalarıdır. Millet düşmanı bazı mihraklar bu tip saldırgan Kemalistler için; ‘’efendim akli dengesi yerinde değildi, sarhoştu, şizofrendi, tedavi görüyordu’’ gibi bayat numaralarla kanunu yanıltmaya çalışırlar.

Kemalist saldırgan azınlığın hücumlarına maruz kalan tesettürlü bacılarımız, milli mücadele yıllarında yağmurda, çamurda, karda ve tipide, vatan müdafaası için sırtında mermi taşıyan nene hatunların, kara Fatmaların, Ayşe bacıların günümüzdeki temsilcileridirler.

Saldırgan azınlığa şöyle bir bakın bakalım; Nene hatuna, Kara Fatma’ya, Mustafa Kemal’in hanımı Latife hanıma, annesi Zübeyde hanıma benzer bir yanları var mıdır?

Tesettürlü hanımlarımıza, evlatlarımıza saldıran bu utanmaz ve azgın Kemalist tipler, aslında bu kızlarımızın-hanımlarımızın şahsında Zübeyde hanıma, Latife hanıma, Kara Fatmaya, Nene hatuna saldırdıklarının pek alâ bilincindedirler. Çünkü saldırıya maruz kalan kızlarımız hanımlarımız günümüzün birer Lâtife hanımı, Zübeyde hanımı, kara Fatması ve Nene hatunudurlar.

Şair ne güzel söylemiş: Kızımın örtüsü batmakta rezilin gözüne… Acırım tükrüğe billâhi, tükürsem yüzüne.!