Gücü elinde bulunduran ve bu gücü zalimane bir şekilde mazlumların, zayıfların ve genellikle Müslümanların aleyhinde kullanan ABD, Hıristiyan dünyasının ‘’yenilmez Armadası’’(!) olarak Siyonistlere desteğini olanca acımasızlığıyla ve alenen devam ettiriyor. ABD, Filistin’de soykırıma dönüşen katliamda, insanlığını yitirmiş Yahudi yaratıklara asker ve mühimmat desteğinde zirve yaparken, adeta zıvanadan çıktı dense yeridir.

Filistin Dünya haritasında toprak parçası ve nüfus olarak pek fazla yer tutmuyor. Ve fakat Bir avuç imanlı, azimli İzzettin El Kassam mücahitleriyle dünya savaş tarihinin seyrini değiştiriyor ve adeta dünya zalimlerine parmak ısırtıyor, savaş nasıl yapılır diye ders veriyor.

Gazze’ye karadan yağdırılan bomba ve füzelerin yanı sıra, geceli gündüzlü 100 gündür uçaklardan atılan envai çeşit bombalarla şehirde taş üzerinde taş, omuz üzerinde baş kalmadı. Ve fakat Gazze şehri de El Kassam Mücahitlerinin şanlı direnişiyle dünyanın en büyük Tank ve zıhlı araç mezarlığına döndü.

Hamas mücahitlerinin açıklamalarına ve sosyal medya yayınları yanı sıra aldığımız istihbari haberlere bakılacak olursa şimdiden Siyonistlerin 300 den fazla tankı ve zırhlı aracı patlatıldı. Normal bir tankta 5 asker bulunurken, normalden daha büyük tanklarda 10 asker görev yapar. Bu durumda tanklarda bulunan askerlerin canlı çıkma ihtimali % 2 veya 3 bile olmadığına göre, Siyonistlerin sadece Tank ve zırhlı araçlardaki asker kayıpları daha şimdiden 1.500 ün üzeridedir. Kara savaşlarında öldürülen Yahudi askerlerin sayısı tank ve zırhlı araçlarda öldürülenlerin belki de iki – üç katı.

İzzettin El Kassam Tugayı Mücahitlerinin öldürdüğü Binlerce Siyonist Yahudi askerlerin cesetlerini dahi alamadan kaçtıkları, dünya gündeminde ilk haberler arasındadır. Netenyahu hükümeti öldürülen Binlerce askerini kendi halkından ve dünyadan gizleme derdinde. Mossad’ın prestiji ve Siyonist Yahudi köpeklerin yenilmezliği bir avuç İzzettin El Kassam Mücahidi karşısında yerle bir oldu.

2023 yılının son günlerinde dünyamız, küçücük Filistin’in uçaklardan, karadan ve denizden bombalanmasını ve Filistinli Müslümanların özellikle bebek ve kadınların Alman Nazi yöntemiyle nasıl soykırıma tabi tutulduğunu izledi. Soykırıma dönüşen Müslüman katliamı halen olanca hızıyla devam ediyor.

Dünya Devletlerinin halkları vicdanlarının sesine uyarak meydanlarda Filistin’e destek yürüyüş ve mitingleri yapsalar da vicdan yoksunu ve insanlıktan bihaber Devlet yöneticileri, Yahudi’ye her türlü desteğe devam ederek katliam ve soykırıma ortaklıklarına devam ediyorlar. Çünkü and içmişler Filistin’den Müslümanların kökünü kazımaya (!)

1947 den bu yana yapılan savaş ve saldırılarda İsrail, tüm cephelerde 6-7 Arap ülkesiyle aynı anda savaşmış ve tümünü Amerikan desteğiyle mağlup ederek topraklarını daha bir genişletmişti. 1917 de başlayıp 1947 de ABD ve İngiliz desteğiyle şekillenen Siyonist İsrail işgali şimdi, dünyanın gözleri önünde katliam noktasından soykırıma dönüştü.

Amerika kıtasını Kızılderili mezarlığına dönüştürerek dünyanın en vahşi medeniyetini (!) kuran emperyalistler, şimdi aynı vahşeti Filistin de sergilemek için Hıristiyan dünyasını Telaviv’de bir araya getirdiler. Netenyahu denilen vicdanı kör elleri kanlı bebek katili yaratığın önünde diz çöküp soykırımını, katliamlarını tebrik ettiler, Yahudi köpeklerin sırtlarını sıvazladılar.

Siyonist uşağı emperyalist yamyamlar, Amerika kıtasının gerçek sahipleri Kızılderilileri çoluk-çocuk, kadın-erkek, yaşlı-bebek demeden nasıl soykırıma tabi tuttularsa, şimdi de Siyonist Yahudiler bin bir çeşit hile ve desiselerle kadın, çocuk, yaşlı ayırımı yapmadan masum Müslümanları katletmekten geri durmuyorlar.

Amerikan Devlet Başkanı Joe Biden denilen bunak adam Yahudi efendilerine; Kızılderililerin soyunu sopunu nasıl yok ettiklerinin taktiğini verirken, Alman Devlet Başkanı Holokostçu Hitler kalıntısı adam da Yahudi neslini fırınlarda nasıl yaktıklarının, asit banyolarında nasıl erittiklerinin ve bu günkü soykırımcı Yahudilerin babalarını nasıl sabun yaptıklarının taktiğini vermek için İsrail’e geldiler.(!)

ABD başta olmak üzre tüm Avrupa Devletleri katliam ve soykırımda tecrübelidirler (!) Amerika kıtasını Kızılderili kanlarıyla yoğurdular yetmedi, Afrika kıtasını kan gölüne çevirerek, Milyonlarca Afrikalıyı gemilerle Avrupa ve Amerika’ya taşıyıp köle olarak ölünceye kadar çalıştırdılar. Bu katliam ve soykırımlar hiç unutulur mu?

Şimdi de aynı soykırımı Siyonist Yahudi marifetiyle Filistin’de, bir avuç Filistinli Müslüman üzerinde yapma uğraşındalar. Siyonist Yahudi köpekler için; Kadın, çoluk-çocuk ve bebek öldürmek çok kolay, ah şu Hamasın askeri kanadı İzzettin El Kassam yiğitleri olmasa (!)

Hıristiyan Batı dünyası ve Siyonist Yahudi ortaklığının dünyamızı ve özellikle İslâm diyarlarını nasıl yerle bir edip, çoluk- çocuk genç-ihtiyar, yaşlı-bebek demeden katliam yaptıklarını görüyoruz. O halde yapılacak iş: uzaktan seyretmeyi bırakıp,‘’İslâm birliğini’’ kurma yönünde ciddi adımlar atmaktır.

islam-birligi-e

Emperyalistlere uşak olmuş Müslüman ülke idarecileri kolay olmasa da biran önce uyandırılmalı, dikkatleri çekilmeli ve halklarının sesine kulak vermeleri sağlanmalıdır. Halkı Müslüman ülke idarecilerinin tamamının aynı anda bir araya getirilmesi mümkün olmasa da, bir araya gelebilenleriyle ‘’İslam Birliği’’ için ciddi adımlar atılmalıdır.

İslâm ümmeti ben inanıyorum ki,‘’İslam Birliği’’ için atılacak adımı bekliyor ve bu adım için Türkiye’ye, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a bakıyor.

On paralık İsrail’in ve dolayısıyla Siyonist Yahudilerin dünya egemenliği yönündeki adımlarını seyretmek, kurbanlık koyunların kasabının bıçağını yalaması ve kesim için sırasını beklemesinden farklı bir şey midir.

Bu sebeple, Rahmetli Erbakan hocamızın ortaya attığı D-8 ülkeleri, tekraren ve biran evvel ziyaret edilmelidir. Hâlâ bıçak kemiğe dayanmadı mı? Sıra bize ne zaman gelecek diye beklemek yerine, Ya Allah Bismillah deyip ‘’İslam Birliği’’ için yola çıkılmalıdır.

54. Türkiye Hükümeti Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın öndeliğinde sanayileşmiş ve en gelişmiş ülkeler, Türkiye, Endonezya, İran, Mısır, Pakistan, Malezya, Nijerya ve Bengladeş. Bu ülkeler aynı zamanda İslâm işbirliği örgütünün de üyeleridir. Tabii kaynakları, kalabalık nüfusları ve potansiyel pazarlarından dolayı kendi bölgelerinde önemli konum arz etmektedirler.

Selâhaddin Eyyübi KUDÜS’ün Haçlı Siyonistlerin işgali altında olduğu günlerde hep şöyle düşünüyordu: ‘’Kudüs İşgal altındayken bir Müslüman nasıl olur da gülebilir, nasıl olur da rahat uyuyabilir, nasıl olur da rahat yemek yiyebilir ve rahatça su içebilir…’’ Eğer bugün de ümmetin bütün fertleri bu duyguyla yaşar ve bunu hayatının bir parçası haline getirirse ancak o zaman, etrafı Allah tarafından mübarek kılınmış olan Kudüs ve mukaddes mescit ve dolayısıyla Filistin Siyonistlerin kirli ellerinden ve işgalinden kurtulacaktır. O HALDE İSLÂM BİRLİĞİ BUGÜN DEĞİLSE NE ZAMAN?

Cahit Zarifoğlu’nun dediği gibi ‘’Farzet ki körsün… sen de bir taş al ve at…"