Kıyamet yaklaştıkça fitneler çoğalır. 

Böyle zamanlarda kenarda kalan ileri atılandan, 

oturan ayakta olandan, 

ayakta olan yürüyenden, 

yürüyen de koşandan hayırlıdır

Evinizde oturun, dilinizi tutun.

Kendi işinize bakın, fitneye karışmayın! 

Ne mutlu fitneye karışmayana ve fitneye maruz kalıp da sabredene!

★★★

Fitne zamanında nasıl davranılması gerektiğine dair müminlere bu öğütleri verirken alimler,

bende şunu hatırlatmak istiyorum fitne ateşini yakanlara; 

Bu kez çok çetin cevize çattınız. 

Ne Edip Uğur'a, ne Zekai Kafaoğlu'na benziyor Yücel Yılmaz.

Balıkesir'de bugüne değin gördüğüm en akıllı, en becerikli ve üstlendiği her işin hakkını vermeye çalışan bir siyasetçi.

"İşinin delisi" merhum Sabri Uğur'un farklı versiyonu.. Yani XYZ kuşağı..

O içerisinden cımbızla çekilip servis edilen;

"makam sahibi olmak için ya imam hatipli olacaksın ya da Trabzonlu" sözleri hatırlatıldığında verdiği cevabı iyi dinleyip okuduğunuzda ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.

Hem ne var ki o sözlerde. Kötü örnek değil ki..

Ayrıca sen, ben söyleyince sorun yok. Yücel Yılmaz dillendirince tu kaka öyle mi!

Hem sen demiyor musun; 

"Bir Karadenizli müdür geliyor, peşinden o kuruma 3-5 şube müdürü daha getiriyor" diye..

Anlayacağınız buradan ekmek çıkmaz kimseye!

★★★

Benim tavsiyem;

Dedikodu üretmeyi

fitne-fesat tohumları ekmeyi de bırakın.

Otoyolların kesiştiği, Lojistik Köylerin peşi sıra geldiği, 

yerli yabancı yatırımcıların 20 ilçesindeki arazilerine gözünü diktiği, 

1915 Çanakkale Köprüsüyle de altın çemberin içine tam dahil olacak

"Balıkesir için ne yapabiliriz/yapabilirsiniz" onu düşünün.

Gelin enerjimizi bu yönde harcayalım hep beraber..

★★★

Sanayi şehri mi olacağız. 

Turizme mi ağırlık vereceğiz.

Tarım ve hayvancılık alanındaki varlığımızı da arttıracağız.

Natamam üniversitelere yenilerini mi ekleyeceğiz?

Karar vermek için buna, çok az bir zamanı kaldı Balıkesir'in..

Birbiriyle didişerek, birbirini döverek, birbirini yererek kalan süreci de heba ederse bu şehir insanı..

çok değil 3-5, bilemediniz 8-10 yıl sonra dönüp baktığında 

her şeyiyle 'kirli' bir şehir manzarasıyla karşı karşıya kalabilir.

Sonrasında dizlerinizi dövseniz de nafile!

★★★

Demem o ki; 

Yücel Yılmaz'ı eleştirin eleştirmesine de, bel altı çalışmayın. yani kaçak güreşmeyin

Yakışmaz âdemiyet onuruna fitne, fesat, dedikodu.

Rahat bırakın adamı. Çalışsın, üretsin.

Yapamadı mı?

Verdiğiniz yetkiyi aştı mı, emaneti koruyamadı mı?

Bir sonraki sandık konulduğunda önümüze, hesabını soralım hep beraber.

Söyleyin

Var mısınız, yok musunuz buna?

★★★

Sözün özü 

Balıkesir'in öyle güzellikleri var ki, kıskanılan.

Öyle zengin kaynakları var ki, gözlerin dikildiği.

Öyle değerleri var ki, yedi cihana nam salmış.

Öyle gençleri var ki, şeref kürsülerine çıkmış..

Bunların hiç birini lâkıyla konuşmuyoruz, yedi cedde konuşturamıyoruz da..

Saçma sapan, abuk subuk, abidik gubidik işlerle, olaylarla ülke gündemini işgal ediyoruz.

Delinin biri çıkıyor, atıyor kuyuya taşı. Bizim akıllılar ise, taşı çıkarmakla uğraşmak şöyle dursun. Delinin peşine takılıp Mina'da sanıyor kendini. Diğerinin bıraktığı yerden taşlamaya devam ediyor. Akabinde de Camilerin satılabileceğine inanıyor garibim.

En çok buna üzülüyorum.

★★★

Ulen bu şehir hiç mi güzel bir konuyla ülke/dünya gündemine gelmeyecek yahu?

sorusunu sorsam da kendi kendime...

Biliyorum ki, 

kabahatin çoğu benim, senin, onun...

Çünkü

ey benim güzel kardeşim

ayırt edemiyoruz, iyiyle kötüyü, güzelle çirkini...

Nokta!

Haydi selâmetle...