Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde, çöp dağlarıyla ve mahalle aralarındaki kokuşmuş çöpleri yanı sıra çeşmelerinden su yerine pislik akan ve CHP li Belediye anlayışıyla inim inim inleyen bir İstanbul varmış fi tarihinde.

Ta ki 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde Erbakan hocanın Refah Partisinden Recep Tayyip Erdoğan isimli bir babayiğidin %25.19 oy alarak CHP li Belediye anlayışını tarihin çöplüğüne gömdüğü tarihe kadar.

Erbakan hocanın Refah Partisinin Milli Görüş anlayışıyla ve geceli gündüzlü halk ile bütünleşerek yapılan çalışmalar sonucunda İstanbul’un çöp dağları bir anda yok edilmiş, Istıranca dağlarından ve daha pek çok bölgelerden getirilen sularla İstanbul ve İstanbul halkı temiz ve berrak suya kavuşturulmuştu.

Milli Görüş Belediyecilik anlayışının şahikasıyla (doruğa) ulaşan Erbakan hocanın Refah Partili Milli Görüş Belediyeleri, Refah Partisini bir yıl sonra birinci parti olarak iktidara taşıdı. Çünkü Refah Partili Belediyelerin hizmet anlayışında milletin paralarını ve dolayısıyla Belediye bütçelerini şarkıcılara, türkücülere, konser adı altında yapılan rezilliklere peşkeş çekmek yoktu. İktisat ve bereket vardı.

Uyduruk haber yaptığı için para alan gazeteciler yanı sıra, nokta kadar hizmeti noktalı virgül kadar uzatan yalaka gazeteci ve gazeteler Refah Partili Milli Görüş Belediyelerine adımlarını dahi atamazlardı. Peki: şimdi Ak Partili Belediyeler öyle mi?

Tayyip Beyin emir ve direktifleri doğrultusunda Milli Görüş Belediyecilik anlayışıyla çalıştıklarını zannettiğimiz, Ak Partili Belediyelerde Milli Görüş, Milli ruh ve milli Şuurla çalışıyorlar diyebilirmiyiz.?

Ak Partili Belediyeler Şarkıcılarla, Türkücülerle, konser adı altında yapılan rezilliklerle mesafelidir demek mümkün mü? Milletin paralarını dolayısıyla Belediyelerin bütçelerini şarkıcılara, türkücülere ve konser adı altında yapılan rezilliklere harcayarak naylon faturalar peşinde koşmadılar, koşmuyorlar diyebilirmiyiz? İnşallah koşmamışlardır, koşmuyorlardır(!)

Refah Partili Belediyelerin Milli Görüş Belediyecilik anlayışıyla yaptığı hizmetler kısa zamanda Refah Partisini iktidara taşımıştı. Peki, şimdi AK Partili Belediyelerin şarkıcılara, Türkücülere ve Konser adı altında yapılan rezilliklere lokomatif olması ve Belediye bütçelerini bunlara peşkeş çekmeleri Ak Partili Belediyelere yakışıyor mu ve bu durum Ak Partiye iktidar mı getirir yoksa pek çok Belediyeyi kaybetmesine vesile mi olur?

Ak Parti Genel Merkezi maalesef bu güne kadar yapılan uyarılara kulak asmadı. Tayyip Bey’in ‘’biz yağan yağmurlarda beraber ıslandık’’ dediği arkadaşlarının uyarılarına önem vermedi. Tayyip Bey’le beraber, yağan yağmurda ıslanmadığı ve hatta AK Partiye ve Tayyip Bey’e küfrettiği halde, ıslandık diye bağırırken mangalda kül bırakmayanları el üstünde tuttular. Bu asalak görüntülü adamları Belediye Başkanlıklarına, Belediye Meclis üyeliklerine, il ve ilçe teşkilatlarının yönetim kadrolarına taşıdılar.!

Hatta o kadar ki, yanlış yapıyorlar uyarılsın dikkatleri çekilsin denilenler hakkında Genel merkeze verilen raporları dahi, bu yamuk adamlara göndererek adeta işi, ‘’yahu biraz dikkatli olun yamuk işlerinizi millete çaktırmayın, bakın hakkınızda raporlar geliyor’’ demeye getirdiler. Belediyelerin bu tür halleri apayrı bir inceleme konusudur.!

Gelelim Ak Partili Belediyelerin su konusuna. Refah Partisinin Milli Görüş Belediyecilik anlayışında su ve çöpten kâr etmek ve kazanç sağlamak olmadığı için Tüm Refah Partili Milli Görüş Belediyeleri Ferhat gibi dağları delerek, ovaları aşarak getirdikleri suları maliyetinin altında insanlarımızın hizmetine sundular.

Suyu bir kazanç kaynağı, daha ağır bir deyimle soygun aracı olarak görmediler. Milli Görüş Belediye hizmet anlayışında insanımızı temiz ve berrak sulara maliyetinin altında bir fiyatla ulaştırmak vardı.

Refah Partisinin Milli Görüş Belediyecilik anlayışıyla, başta İstanbul olmak üzere tüm vatan sathı temiz ve ucuz suya gark olmuştu. Ucuz ve berrak suya kavuşan vatandaşlarımız Refah Partisine, Erbakan hocamıza, İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve tüm Refahlı Belediyelere teşekkürler ediyor, Sağ olun, Allah Razı olsun, su gibi aziz olun diye dua ediyorlardı.

Peki şimdi de; Ak Partiye hâkim Belediyecilik anlayışı öyle mi? Muhalefet Belediyelerinin yaptıklarını kaale almaya gerek yok. Onlar insanlarımıza tabir caizse zulmedip, zulümlerini iktidara yıkma uğraşındalar. Peki; AK Parti Belediyeleri ne yapıyorlar? Onların yaptıkları Milli Görüş Belediyeciliğine yakışıyor mu? Onlar çöpü ve Suyu bir kazanç kaynağı, soygun aracı olarak görmüyorlar mı? Fahiş zamlı su faturaları zulüm değil mi?

Son zamanda yapılan su zamları milletimizin belini iyice büktü. Pazar yerlerine hâkim olan pahalılık bir dereceye kadar kabul edilebiliyor ve fakat su faturaları da öylemi? Dağlardan gelen kar ve yağmurlardan oluşarak barajlara dolan suyun faturaları insanımızı adeta intikam hissine kapılmaya itmiyor mu?.

Eline; Tonu 19-20 liraya tırmandırılmış acayip zamlı su faturasını alan vatandaş AK Parti İl Başkanlığına koşuyor. İl Başkanlığında ilgi alâka ve çare bulamayınca derneklere koşuyor. Balıkesir’de ‘’İnsan-Tarih-Kültür ve Kültürel Varlıkları Koruma-Yaşatma Derneği’’ İNFAK-DER de bu tür derneklerden birisi.

Vatandaşa gelen su faturası, daha önce gelen su faturasının tam iki misli. Sanki faturayı ana muhalefet partisi hazırlamış gibi! Ak Partili Belediye suya yaptığı zamla vatandaşı adeta, neden AK Partiye oy verdin dercesine cezalandırıyor ve yüksek su faturasıyla vatandaşı adeta soyuyor. 1 Ton suyu 19-20 liraya vatandaşa fatura etmek bilmiyoruz hangi adaletin gereğidir.?

Hani bir hikâye vardır hep anlatırlar. Bir akşam bir hırsız demir testeresiyle bir dükkânın kapı kilidini kesiyormuş. Oradan geçenler hırsıza, ne yapıyorsun demişler. Hırsız gayet rahat keman çalıyorum demiş. Eee bu kemanın hiç sesi yok ya demişler. Bu defa hırsız gayet rahat bir şekilde, beyefendi bu kemanın sesi yarın sabah çıkar demiş. Sabah olduğunda ise dükkân sahibinin feryatlarını duyanlar hırsıza hak vermişler ve akşamki kemanın sesi şimdi çıkıyor demişler.

Çöpe, suya yapılan zamların faturasının sesi 2023 seçimlerinde Ak Partiye ve Ak Parti Belediyelerine çıkarsa hiç şaşmamak gerekir. Sözün burasında ifade edelim ki; Zam peşinde koşan Ak Parti Belediyelerinde Milli Şuur ve Milli Görüş ruhuyla çalışan Belediye Başkanları olsaydı böyle mi olurdu? Zaten dünya ölçeğinde yapılan global zamlarla beli bükülen vatandaşlarımıza bu tür insafsız su zammı yapılırımıydı?

Şarkıcılara, türkücülere, konsercilere verilen milyarlar su faturalarından, vatandaşın sırtından çıkarılırmıydı? O halde yapılacak iş; Belediyelere Başkan, Meclis üyeleri ve il Başkanlıklarına aday belirlerken mutlaka Milli ruh, Milli şuur ve Milli Görüş sahibi olup olmadıklarına bakılmalıdır. Vatandaşın mecburen kullanmak zorunda olduğu kullanma suyuna yapılan zam, kümesteki tavuğu veya akvaryumdaki balığı avlamaktan farksızdır

Önümüzdeki seçimlerde Belediyelerin yanlış icraatlarından dolayı hiç hoş olmayacak sonuçlar alınırsa, Milli Şuur, Milli Ruh ve Milli Görüş’ü bu güne kadar içlerine sindiremeyen ‘’AK PARTİLİ GÖRÜNTÜLÜ’’ ve fakat AKP’liler rahatlıkla başka yerlere gidebileceklerdir, bunun işaretleri şimdiden görünüyor. Yuvada yine kıymeti bu güne kadar bilinememiş ve bilinemeyen gerçek dostlar, inadına Milli Görüşçüler kalacaktır. Hani bir deyim vardır; Ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar..