Bir ömür boyu ‘’iyinin, güzelin ve mutlak doğru olanın yanındayım’’ diyerek söylem geliştirip, sonunda kör siyasete esir olanları gördükçe bu sözü hatırlamamak mümkün mü? İyinin, güzelin ve mutlak doğru olanın dünyamıza yansıması olan Milli Görüş’ün düşmanlarıyla bir ve beraber olmayı siyaset zannedenlere bu söz özellikle hatırlatılmalı, yalancıdan ‘’babayiğit’’ olur mu?

1969 Bağımsızlar harekâtıyla Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve arkadaşlarının açtığı çığır, 1970 yılında Milli Nizam Partisiyle yola revan oldu. Bir avuç inanmış insan ‘’Biz siyaseti futbol takımı tutarcasına yapmıyoruz. Bu gün iyinin, güzelin ve mutlak doğru olanın bayraktarlığını Erbakan hocanın liderliğinde Milli Nizam Partisi yapıyor, bu sebeple biz de onun yanındayız’’ dediler ve yola çıktılar.

Fakat şer güçler Milli Nizam sevdalıları ; ‘’Türk siyasetine yeni bir Nizam verecek’’diye korktular ve Milli Nizam’a tahammül edemediler. ‘’Memurların masasına Masonların locasına, Türk’ün anayasasına Hakyol İslam yazacaklar’’ korkusuyla Milli Nizam Partisini hayallerinde ürettikleri evhamları gerçekmiş gibi kabul ettirerek ısmarlama mahkemelerle kapattırdılar. Yıl: 20 Mayıs 1971.

Milli Görüş sevdalıları yılmadılar, Bu defa Süleyman Arif Emre başkanlığında ve daha sonra Prof. Dr. Necmettin Erbakan liderliğinde Türk siyaset ufkunda Milli Selâmet Partisi adıyla yerlerini aldılar. Yıl: 11 Ekim 1972.

Yapılan ilk seçimde Erbakan liderliğindeki MSP, 48 Milletvekili ve 3 Senatörden oluşan 51 Parlamenterle TBMM girdiler. Şanlı bir mücadele ve onurlu bir yürüyüşle memleketimiz hükümetsiz kalmasın diyerek CHP ile koalisyon Hükümeti kurdular.

MSP- CHP Koalisyon hükümetiyle Necmettin Erbakan, o güne kadar hep dışlanmış, horlanmış ve Türk siyaset arenasında sadece dolg malzemesi olarak kullanılmış Müslümanlara, Türk siyasetinin kapılarını ardına kadar açtı. Yıl: 1974.. Burada dikkat edilecek husus; Seçim sonrası ülke hükümetsiz kalmasın diye yapılan koalisyonla, seçim öncesi CHP ile yapılan koltuk değnekliğinin karıştırılmamasıdır.!

Bu Hükümet Kıbrıs harekâtıyla Kıbrıslı dindaşlarımızı Rumların bıçağından kurtardı. Başbakan yardımcısı ve Ekonomik Kurul Başkanı Erbakan Ülke sathında yüzlerce ağır sanayi tesislerinin temelini atarak 70 tanesini üretime açtı. 29 tane yeni İmam Hatip Lisesi açarak, İmam Hatip Liselerinin sayısını 101 e çıkardı.

İç ve dış şer güçler CHP ve Başbakan Ecevit’in pasif bir görüntü sergiledikleri koalisyona daha fazla tahammül edemediler. Çünkü Erbakan ve MSP adeta şahlanmış, maddi ve manevi alanda yapılanlarla ülkemizin yüzünü ağartmıştı. Ve CHP, tarihi yanılgı diyerek başladıkları koalisyonu, Kıbrıs Fatihi olabilme iddiası ve yalanıyla 11 ayda bozdular.26 Ocak 1974—26 Kasım 1974.

Rumlar Kıbrıs’ta dindaşlarımızı koyun boğazlar gibi katlederken, Ecevit İngiltere’de, İngilizlerle birlikte müdahale yolları arıyordu. MSP lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ise harekâtı başlatmış, ordumuzu Kıbrıs yoluna çıkarmıştı bile. İlk hedef Peygamberimizin halasının meftun bulunduğu Hala Sultan türbesiydi:

1980 askeri darbesini müteakip tüm siyasi partilerle birlikte Milli Görüş’ün Partisi de kapatıldı. İleriki yıllarda siyasi yasakların Referandumla kalkmasını müteakip 1983 te Refah Partisi Av. Ali Türkmen Başkanlığında kuruldu. Ali Türkmen’in veto edilmesi üzerine bu defa Refah Partisi Ahmet Tekdal Başkanlığında kuruldu. Daha sonra Prof. Dr Necmettin Erbakan 17 Arkadaşıyla birlikte Refah Partisine katıldı.

Refah Partisi Genel Başkanlığına 1987 yılında Necmettin Erbakan hoca getirildi. 1995 seçimlerinde Refah Partisi 1. Parti oldu. 28 Haziran 1996 yılında Erbakan hoca TC 54. Hükümeti Başbakan’ı olarak Çillerle birlikte Refahyol Hükümetini kurdu. 16 Ocak 1998 yılında ‘’Lâik Cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemler’’ suçlamasıyla ve daha pek çok uyduruk gerekçelerle Refah Partisi de kapatıldı.

17 Aralık 1997 de bu defa Milli Görüş’çüler Türk siyasetine Fazilet Partisiyle devam kararı aldılar. Refah Partisinin çok sayıda Milletvekili ve Belediye Başkanı Fazilet Partisine katıldılar. Daha önce de belirttiğimiz gibi iç ve dış şer güçlerin Milli olan her şeye olduğu gibi, Türk siyasetinde Milli Görüş partilerine de hiç tahammül yoktu.

Türk milletinin daha bir aşk ve şevkle teveccüh gösterdiği Fazilet Partisini de, Askerden brifing almaya aşina hâkimler vasıtasıyla ve Refah Partisinin devamı iddiasıyla 22 Haziran 2001 yılında yine kapattılar. Bilâhare 20 Temmuz 2001 tarihinde Milli Görüş Partilerinin devamı niteliğinde Saadet Partisi Erbakan Hocanın kadim dostu Recai Kutan Başkanlığında kuruldu.

Görüldüğü gibi Lâik sistemin kapı kulları, Demokrasiyi koruyup kolluyoruz iddiasıyla Milli Görüş’ün partilerini Demokrasi adına birer birer kapatmaktan, Milli Görüş lideri Erbakan da Demokrasinin gereği olarak Milli Görüş Partilerini tekrar tekrar kurmaktan bıkmıyor, çekinmiyordu ve usanmıyordu.!

Büyük emeklerle kurulan Saadet Partisine, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocanın vefatından sonra adeta bir şeyler oldu.(!) Saadet Partisi bu günkü hal ve görüntüsüyle Erbakan hocanın idealleri doğrultusunda bir Parti olmayı başarabildi mi? Müslüman Türk seçmeninin gönlünde en küçük bir iz bırakabildi mi? Merak konusu.

Türk milletinin 20 yıldan bu yana inanarak ve güvenerek Devlet idaresini emanet ettiği Tayyip Bey’le ve dolayısıyla AK Partiyle Saadetçilerin maalesef yıldızları barışmadı. Kasabının bıçağını yalayan koyun misali koltuk değneği oldukları CHP den ve Kılıçdaroğlu’ndan da vaz geçemiyorlar. Adeta Binde 6 ya demir attıklarının(!) farkında bile olamadan bir meçhule doğru dolu dizgin koşuyorlar.!

Tayyip Bey, Erbakan hocanın ideallerinin fevkinde icraatlara imza atarak ve gecesini gündüzüne katarak, Allah’ın yardımı ve inananların duasıyla inadına çalışıyor. İyinin, güzelin ve mutlak doğrunun dünyamıza yansıması olan Milli Görüş bayrağını inadına en yükseklerde tutuyor. Tayyip Bey’i, Erbakan hocanın tabiriyle; Hans anladı ve fakat bir de Saadetçi Hasanlar anlayabilseler.!

Temel bey, aralarının din ile değil, İslâm ve Müslümanlar ile hiç iyi olmadıklarını her vesile ile sergileyenlerin arasında, şen şakrak görüntü verebilmek için ölümüne gayret sarf ediyor. Bu sebeple Kılıçdaroğlu, yanı sıra CHP ve CHP seçmeni de Karamollaoğlu’nu çok seviyor. (!)

Karamollaoğlu, bu çarpık zihniyete koltuk değneği olmanın verdiği rehavetle ağzından çıkanların farkında bile değil. Gazete manşetlerine ve Televizyon ekranlarına Yalan ve iftiralarıyla malzeme olan CHP lideri için; ‘’Kılıçdaroğlu bir babayiğit’’ demekten bile çekinmiyor.

Saadet lideri Temel Bey’in bu iddiasını bir de alnı secdeli Saadetçi arkadaşlara soralım bakalım; Kılıçdaroğlu hakikatten Temel Beyin dediği gibi ‘’bir babayiğit mi’’? Bknz: Yenişafak / Gazete Duvar. vs. gazeteler. 

Yoksa Saadet cenahından bakınca öyle mi görünüyor? İyinin, güzelin ve mutlak doğru olanın dünyamıza yansıması olan Milli Görüş’ü, 6+1 görüntülü masaya meze yapma mücadelesi, alnı secdeliler açısından hiç de hoş görünmüyor da.!

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu aşkı ve diğer kayda alınmazların sevdası Karamollaoğlu’nun gözünü karartmış olmalı ki, Kılıçdaroğlu gibi bir adama,‘’Kılıçdaroğu bir babayiğit’’ diyebiliyor. Hani derler ya; babayiğit’e bak hizaya gel...

..