Gazeteciler Cemiyeti'nin projesi kapsamında geldiğimiz İngiltere'de, Balıkesir'e benzer bir kentte, Plymouth'ta konaklıyoruz.
Tıpkı Balıkesir gibi sakin bir şehir! Hareketli tek noktası bizdeki gibi çarsısı..
260 bin nüfuslu kentte tek alışveriş merkezi var, o da kentin tam göbeğinde! 
08.00'de açılıp 18.00'de kapanıyor.
Pazar günleri ise 10.00 da açılıp 17.00'de kepenk indiriyor.
Sadece AVM değil tům işyerleri için bu saatler geçerli.
Gůneşin 04.00'te doğduğu, 21.30'ta battığı, havanın 23.30'da kararďığı kentte, 19.00'dan sonra yaşam adeta duruyor.
Çay kahve içebileceğiniz veya alışveriş yapabileceğiniz işyeri bulmak imkansız gibi. Cumartesi geceler ise restorantlar ile eğlence merkezleri ful dolu.
İngilizler bir haftanın yorgunluğunu bu gece atıyor.
Pazar günů kent yine sessizliğe bürünüyor. 
Hafta içi gündüzler ise hareketli.
Cadde ve sokaklar cıvıl cıvıl ve bir koşuşturma yaşanıyor.
Kent bir anda canlı şehre dönüşůyor.
Buna rağmen trafik keşmekeşliği yok.
Sağ-sol  akışlara ilk başta alışamadik.
Bazen aracın sol tarafindaki çocuğu sürücü sanabiliyorsunuz.
Yayaya değil saygı sadece herkes birbirine saygılı.
Araba çok.
Araç fiyatları bizdekine göre yüzde 60 ucuz.
Örnegin bizde 100 bin liraya aldığınız otomobil burada 40 bin lira.
2. El fiyatları şaşırtıcı.
Bizim paraya göre 900 lira ile 10-12 bin lira arasında.
Lüks araç az denecek sayıda.
Otomobilden söz  açılmışken benzin fiyatlarını da söyleyelim.
Burada akaryakıt sudan ucuz.
Bir litre suyun fiyatı 1.5 pound.
Yani bizim parayla 4.5 lira.
Bir litre  benzin veya motorin 1.3 pound. 
Dolayısıyla yurdum insanının otomobildeki yüksek vergiye, 5 liralık benzine tepki göstermesi doğal derim.
Şehiriçi yollar bizdeki duble yollara benziyor.
Kaldırımlar en az 50 yıllık!
Sık sık sökůlüp yenisi monte edilmemiş.
Sürücülerin yüzde 50'si bayan..
Bu abatılı rakam değil.
Belki daha fazla.
Trafik akışı sorunsuz. 
Tek bir trafik polisi görmedik.
Korna sesi yok.
Sinyalizasyon sistemi tıkır tıkır işliyor.
Yaya geçişi sırasındaki alarm sesi sanırım engellileri düşünülerek konulmuş.
Toplu taşıma yaygın.
Haftalık ful dolaşım 15.50 pound. Yani 50 lira. Günlůk 2 paund.
Buradaki insanların alım gücünü dikkate aldığızda abartılı bir rakam değil.
Otobüslere binerken günaydın ve iyi akşamlar, inerken teşekkur edilmesi dikkat çeken minik  bir ayrıntı.
Böyle denilmemesi kabalık olarak algılanıyor.
Şoförde aynı şekilde karşılık veriyor.
Hart-hurt  yok yani.
Birde adım başı yeşil alan.
260 bin nüfuslu kentte  benim gördüğuüm park sayısı 13-14 tane.
Öyle böyle değil hemde herbiri bizim Atatürk Parkı büyüklüğünde..
Ancak adamlar 4x4'lük parklar dinlence alanları yapmış ama, birşeyi unutmuşlar.
Bu parkların içine çay kahva gazoz meşrubat dondurma satışı yapılabilecek büfe veya çay bahçeleri yapmak akıllarına gelmemiş!
Yok aslında onlarla bizim aramızda fark.. Ama biz!!! 
 Devam edeceğiz gördüklerimizi paylaşmaya.
 Bugünlük nokta koyalım.
 Kalın sağlıcakla..